SEVMEK ZAMANI- RESMİNE AŞIĞIM
Geçen gün karşılaştığım bir öğrencim,
filmleri de eleştirmemi istedi. Kendisi yönetmen olma hayallerinde. Ben de bu
bloğumda keşfedilmesi gereken, çok fazla bilinmeyen kitaplardan bahsetmekteyim.
Filmler için de aynısını yapmaya karar verdim. 1965 yapımı, Metin Erksan’ın
yönettiği sevmek zamanı da, böyle bir film. Filmi bayağı bir kesim, internetten
izledi. Ben henüz izlememiş olanlar için yazıyorum.
Film, bizim bu çağda çok tükettiği
bir şeyden başlıyor, fotoğraf. Bu gün ne anlamsızca tüketiyoruz fotoğrafı,
hatta videoyu. Pek çok kızı instagramdan ya da diğer sosyal medyadan takip
edenler, kızlara değil, resimlerine âşıktır. Başkarakter, İstanbul’un Büyük
Adasında, badana yaptığı bir evdeki fotoğrafa tutkundur. İstanbul adalarındaki
köşkler yazlıktır ve genelde buralara kışın giden olmaz. Bunun en başta gelen
sebebi, adaların aşırı soğuk ve rutubetli havasıdır. Fakat fotoğrafın sahibi
kız, kışın ortasında çıka gelir ve fotoğrafına bakan gençle karşılaşır. O da,
erkeğin, kendi resmine olan aşkına âşık olur.
Filmin geri kalanında olup, biteni
çok da anlatmak istemiyorum. 2016’da bile Recep İvedik’e gülen ülkede, böyle
bir filmin salon bulamamış olması üzücü ama normaldir. Meşhur Canım Kardeşim
filmi de gişede iflas etmiş, yapımcısını iflasın kıyısına getirmiştir. Van
Gogh’un yaşarken sadece bir resim satması, Mobby Dick’e karşı eleştirilerin
Herman Meville’nin yazarlığı bırakmak zorunda kalması gibi bir şeydir bu.
Gerçek sanat her zaman çağdaşları tarafından anlaşılmaz.
Filmse, derin bir felsefe içerir.
Modern yaşamın topluma nüfuzu ile insan anlayışındaki değişimleri
sorgulamaktadır. Genç adam, kızı merak bile etmemekte, kızın hayatına girme
çabalarına tepki göstermektedir. Kız ise, oğlan hakkında bir şey öğrenmek
istememekte, resmine karşı olan ilginin, kendisine yönelmesini istemektedir.
Kız, bu uğurda nişanlısından ayrılamaya bile razıdır. Filmin sonu ise, felsefi
bir sondur ve bu sonu mutlaka izlemelidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder