17 Nisan 2017 Pazartesi


FİKRET HAKAN-TARIK AKAN
ARKADAŞIM FİLMİ  
Bloğuma, herkesin pek bilmediği başka bir şahane filmden bahsetmeye karar verdim. 1982 yapımı, Fikret Hakan ve Tarık Akan’ın başrollerini oynadığı bir film. Film, Türk sinemacılarca çok sık işlenmiş kan davası konusuna başka bir açıdan bakar.  Kan davası kinini tutan kişinin, neden kin tutması gerektiği sorusunu sorar.
Hikâye, Tarık Akan’ı oynayan karakterin çocukluğu ile başlar. Çocuğun gözleri önünde anası ile babası öldürülür. Yetimhaneye gönderilir, orada Oğuz Özatay tarafından evlatlık edinilir, çırak olarak çalışır.
Sonra kaçınılmaz olarak bu iki karakter karşılaşır. Fikret Hakan’ı, kanlısı Tarık Akan’ı öldürmek üzere İstanbul’a yollarlar. Yeterince para vermemek ve yeterince bilgi vermemek gibi iki önemli hata yaparlar. O da kanlısını bulamamış ve parasız olarak ortada kalır. Tarık Akan’la aynı taş ocağında taş kırmaya başlar. Taş ocağını işletenler parasını esecekken, haksızlığa dayanamayan Tarık Akan’ın müdahalesi ile parasını alır ve birbirleri ile böylece tanışırlar. Bir süre beraber maceralara atılırlar. Gümrük duvarlarının yüksek olduğu, döviz sıkıntısının olduğu zamanlardır. Çay ve koladan sahte viski yapıp, satarlar, epey bir zaman sonra yakalanırlar. Pek çok macera yaşarlar. Bu arada Tarık Akan’ın hastalığı nükseder. Böbrek hastasıdır. O ve pek çok arkadaşı, Tarık Akan’a yardım etmek için çırpınırlar.
Filmin tamamını anlatacak değilim. Kırılma anı muhteşemdir. Tarık Akan, böbrek ağrılarından kıvranmaktadır ve canı çok acımaktadır. Kıvranırken de hayat öyküsünü anlatır. Fikret Hakan, aradığı kanlısını bulduğunu anlamıştır. Bunu yüz ifadesinden belli eder. Orada müthiş bir oyunculuk vardır. Eline tabanca alır, izleyiciler şimdi öldürecek diye düşünür. Öldürürse, kanlısını öldürmenin gururu ile köyüne dönebilecektir. Yüz mimikleri tam kararsın, fikri gelip, giden adamı oynar. Sonra elinde tabanca çıkar ve o tabancayı arkadaşına yardım etmek için satar.
Filmin devamını anlatacak değilim. Tecavüzcü Coşkun diye bilinen Coşkun Göğen, ilk ve tek iyi adam rolü ile anılır. Bizi ilgilendiren filmin sorguladığı soru, yani felsefesi. Bize doğuştan öğretilen düşmanlıklara inanmalı mıyız? Tarık Akan, babası öldürülmüş bir çocuktur. Gene de öldürülmek istenmektedir. Olayların başlangıcı ne zamandır ve bunun babası ölmüş bir çocukla ne ilgisi vardır?
Bunu genelleştirelim. Bilimde ve felsefede genellik ilkesi vardır, benzer olaylarda, benzer kurallar geçerli olmalıdır. İnsanlar arası ırk, dil, din farkları yüzünden düşmanlığımızın sebebi nedir? Belki Fikret Hakan gibi tanısak, dost olsak insanlara karşı düşman olmamız bize öğütlenmekte. Tarih, zorunlu din derslerinde ve bir sürü derste, hiç tanımadığımız insanlara düşman olmamız öğütlenmekte. Hatta bazen tanıdığımız, hatta kötü olmadığını, çok iyi biri olduğunu bildiğimiz insanlara düşman olmamız isteniyor.

Biz bunlara hayır demeli ve direnmeliyiz, filmin bize mesajı budur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder