Aslında bu olayı yeni nesil ne kadar bilir, bilmiyorum. Bu konu pek çok kişiye göre magazin konusu gibi de görünse, penisperestliğin ve çürümüşlüğün en net göstergesi olduğu için yazıyorum.
Bir de onediocular olayı eksik anlatmışlar ve bundan sonraki pek çok belge olayı eksik anlatacak. Hatırlayan birleri en azından her şeyi tam olarak anlatsın istiyorum.
Bir kere olay Ayşe Özyılmazel'in, Reklamcı Ali Taran'ın boşanmasından 20 (yirmi) gün sonra evlenmesinden ibaret değili. Söz konusu kadının (Selma Desmond) kanser hastası olması ve hasta olduğu öğrenilince otuz yıldan fazla aynı yastığa baş koyduğu ve çocuk verdiği eşi olması bunu daha trajik yapıyor ama Ayşe hanımın şımarıklıkları olayı daha rezil hale getiriyor.
Diyorlar ki Ali Taran'ın hiç mi suçu yok? Kadın hasta ve üzüntü haldeyken boşanıp, yirmi gün sonra başka bir kadınla evlenmek insanlığa sığar mıymış?
Ali Taran mı Ayşe'ye dedi git twitter hesabından 10 gün, 5 gün diye teskereci askerler gibi gün say? Ali Taran mı dedi kadın hastalıktan ve terk edilmekten inim inim inlerken twitter ve Türk basınının amiral gemisi Hürriyet gazetesindeki köşende düğününün ve aşkının reklamı yap diye. Kadının üzüntüsünü görmezden gelerek düğün yap diye.
Ayrıca o ne biçim düğündü öyle? Düğünden çok, komplo teoricilerinin varlığını iddia ettiği gizli tarikatların, işemeli-şıçmalı ayinlerine benziyordu. Öyle çılgın atmalı, havuza atlamalı, sonra bunları sosyal medyada bol bol paylaşmalı bir düğün, olabilecek en görgüsüzce bir düğün.
O ölmek üzere olan kadının gözüne sokarcasına düğün yapmak zorunda mıydınız?
O yıllarda da moda olan Roma büyük elçiliğinde dostlarla mütevazi bir nikah ile geçiştiremez miydiniz?
Sonra rüya çabuk bitti. Muhtemelen sıkı bir antlaşma yapmış olan Ali Taran, fazla bir tazminat-nafaka vermeden boşandı. Tek kaybettiği, zaten pek olmayan itibarı ile televizyon yarışmasındaki jüri koltuğu oldu.
Benim buradan sonra diyeceğim farklı. O zamanlar hatırlarım nasıl da feministlere laf çakıyordunuz siz boyalı medyanın kadınları. Tam o zamanlarda da feminsitlere saldırmak yeniden moda olmuştu.
Şimdi femistlere laf çakın. Şelma Desmond'a (Ali Taran'ın eski eşi) en azından acıyan, üzülen vardı. Size ise tek üzülen, muhtemelen sizle aynı haltı yemiş, yiyen veya yemeye hazırlanan yarım-çeyrek ünlüler, maaşlı trolleriniz ve parası rdıilereklam yaptığınız Onedio gib basın kuruluşlar.
Onlar bile feminist söylemlerle sizi savunuyor. Oysa kanserli bir kadının acılarına rağmen yaptığınız gürültülü düğün, penisperestliğin kutsanmasıydı. Siz erkeğe, gerekirse sizi de Selma gibi bir kenara atma hakkı verdiniz.
Bu gün başkasına ihanet eden, yarın da size ihanet eder.
Doksanlardan kalma bir söz vardır. Komünizm parayı, feminizm kocayı bulana kadardır. Ben tam tersini diyorum. Komünizm parayı, feminizm kocayı kaybedince ortaya çıkar.
Feministlerin genelde çirkin olduğu iddialar doğrudur zira düzenimiz erkek egemenden ziyade penisperesttir ve bu düzende güzel bir kadının erkeklerden elde etmeyeceği şey yoktur.
Güzel bir kadın feminist ise ya kendisi bir erkekten darbe yemiştir ya da annesi veya annesi kadar yakın bir kadın erkeklerden darbe yemiştir.
Komünizm ya da diğer sol düşünceler de kısmen varlıklıyken birden fakir olanlar arasında daha yaygın olmuştur. Refahını kaybetmek, yoksul olarak yaşamış olmaktan daha kötüdür çünkü.
Herkes bir gün engelli olma ihtimalini unutup engellilere; mülteci olma ihtimali oma ihtimalini unutup mültecilere düşman olur. Hatta hayata tutunan mülteci ya da mülteci çocuğu yeni gelen mültecilere düşman olur. Zenginler ise genelde yoksul kalma korkusu ile yoksullara düşmandır.
Kadınlar ise bir gün feminist olacaklarını bile ile feministlere düşman olur.
Bu düzende kadınlar güzel olduklarında, gözde olduklarında kıymetlidir. Güzel ve gözde olmak da dinç bir vücuda bağlı olduğu gibi de görecelidir.
En güzel kadın bile, bir süre bıkkınlığa sebep olur. Hele de zengin bir erkekse, bu düzende kadınlar, erkekler üzerinden zengin olmayı kültür haline getirdiği bu düzende, kadından çabuk bıkar. Çünkü başka kadınlar zaten etrafında pervanedir.
Nasıl Alevi, Aleviyi ; Kürt Kürdü savunursa; kadın da kadını savunmalıdır. Sonra papaz Neilmöller gibi erkek dünyasında yalnız kalırsınız.
O ölmek üzere olan kadının gözüne sokarcasına düğün yapmak zorunda mıydınız?
O yıllarda da moda olan Roma büyük elçiliğinde dostlarla mütevazi bir nikah ile geçiştiremez miydiniz?
Sonra rüya çabuk bitti. Muhtemelen sıkı bir antlaşma yapmış olan Ali Taran, fazla bir tazminat-nafaka vermeden boşandı. Tek kaybettiği, zaten pek olmayan itibarı ile televizyon yarışmasındaki jüri koltuğu oldu.
Benim buradan sonra diyeceğim farklı. O zamanlar hatırlarım nasıl da feministlere laf çakıyordunuz siz boyalı medyanın kadınları. Tam o zamanlarda da feminsitlere saldırmak yeniden moda olmuştu.
Şimdi femistlere laf çakın. Şelma Desmond'a (Ali Taran'ın eski eşi) en azından acıyan, üzülen vardı. Size ise tek üzülen, muhtemelen sizle aynı haltı yemiş, yiyen veya yemeye hazırlanan yarım-çeyrek ünlüler, maaşlı trolleriniz ve parası rdıilereklam yaptığınız Onedio gib basın kuruluşlar.
Onlar bile feminist söylemlerle sizi savunuyor. Oysa kanserli bir kadının acılarına rağmen yaptığınız gürültülü düğün, penisperestliğin kutsanmasıydı. Siz erkeğe, gerekirse sizi de Selma gibi bir kenara atma hakkı verdiniz.
Bu gün başkasına ihanet eden, yarın da size ihanet eder.
Doksanlardan kalma bir söz vardır. Komünizm parayı, feminizm kocayı bulana kadardır. Ben tam tersini diyorum. Komünizm parayı, feminizm kocayı kaybedince ortaya çıkar.
Feministlerin genelde çirkin olduğu iddialar doğrudur zira düzenimiz erkek egemenden ziyade penisperesttir ve bu düzende güzel bir kadının erkeklerden elde etmeyeceği şey yoktur.
Güzel bir kadın feminist ise ya kendisi bir erkekten darbe yemiştir ya da annesi veya annesi kadar yakın bir kadın erkeklerden darbe yemiştir.
Komünizm ya da diğer sol düşünceler de kısmen varlıklıyken birden fakir olanlar arasında daha yaygın olmuştur. Refahını kaybetmek, yoksul olarak yaşamış olmaktan daha kötüdür çünkü.
Herkes bir gün engelli olma ihtimalini unutup engellilere; mülteci olma ihtimali oma ihtimalini unutup mültecilere düşman olur. Hatta hayata tutunan mülteci ya da mülteci çocuğu yeni gelen mültecilere düşman olur. Zenginler ise genelde yoksul kalma korkusu ile yoksullara düşmandır.
Kadınlar ise bir gün feminist olacaklarını bile ile feministlere düşman olur.
Bu düzende kadınlar güzel olduklarında, gözde olduklarında kıymetlidir. Güzel ve gözde olmak da dinç bir vücuda bağlı olduğu gibi de görecelidir.
En güzel kadın bile, bir süre bıkkınlığa sebep olur. Hele de zengin bir erkekse, bu düzende kadınlar, erkekler üzerinden zengin olmayı kültür haline getirdiği bu düzende, kadından çabuk bıkar. Çünkü başka kadınlar zaten etrafında pervanedir.
Nasıl Alevi, Aleviyi ; Kürt Kürdü savunursa; kadın da kadını savunmalıdır. Sonra papaz Neilmöller gibi erkek dünyasında yalnız kalırsınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder