Her yıl olduğu gibi, bu 24 Nisan'da yurt içinde ve yurt dışında Türklere karşı saldırılarla geçti.
Yurt içinde de diyorum, çünkü bir zamanların meşhur köşe ve kitap yazarı, 23 Nisan tam 24 Nisan olurken bir özür tweet'i yayımladı.
Bu beyfendinin adını anmayacağım, zira yeni nesil adını bilmiyor ve öğrensin de istemiyorum. Doksanlı yılları hatırlayanlar , kollarını çapraz bağladığı ve bazen gazetenin yarısını kaplayan meşhur pozunu hatırlayacaktır. İnce ipek gömleğinin altında sıkı vücut geliştirme çalıştığını gösteren kasları belli olurdu. Özenle bağlanmış kravatı ve kalın çerçeveli gözlükleriyle okurlarının gözünün içine bakardı. Sık sık gazete değiştirse de, bu karizmatik pozu değişmezdi.
Geçenlerde google'da bir şey ararken karşıma çıktı. Amatör tasarımlı bir sitede yazıyormuş. (Bu sitenin de adını vermek istemiyorum) Bu sitede kendisi gibi yetmez ama evetçi pek çok yazar yazıyor. Amatör bir tasarımı var ve sosyal medyada pek popüler değil. Muhtemelen yazarların maziden beri takip eden okurlarından başka izleyicisi yoktur.
Sonra tartışmalara devasa kalçaları ile ünlü olmuş Ermeni bir hanım da katılınca, ben de bu soruyu sordum. Bu soruya cevaplar:
1)Ermeniler Türklerden daha ne talep edebilir?
Sonra tartışmalara devasa kalçaları ile ünlü olmuş Ermeni bir hanım da katılınca, ben de bu soruyu sordum. Bu soruya cevaplar:
1)Ermeniler Türklerden daha ne talep edebilir?
Topraksa aldılar, bir şekilde devletleri pek çok ülkeden daha büyük bir Ermenistan devleti var ve bunu Azerbaycan'ın bir kısmını da işgal ederek daha da genişlettiler. Trabzon'dan Mersin'e o hayali Ermenistan'ı kurunca başları göğe mi erecek?
Tazminatsa Türk halkı dolaylı olarak ödüyor. Özellikle Türkiye ile iş yapan Amerikan ve Fransız şirketleri, elde ettikleri kardan Ermeni kurum ve derneklerine halen ödeme yapıyorlar. Doksanlarda bir ara gündeme geldi, sonra unutuldu gitti.
2)Halen mi ciğerleri soğumadı?
Şehit edilen diplomatlar bir yana, Türkiye aleyhine olan her eylemi, terörü destekleyen Ermenilerin bu öfkesi, onlarca saldırganlıklarına rağmen halen dinmemiş olması da vahşice.
3)Bu tehcir ülke güvenliğini sürekli tehdit eden bir terör hareketine karşı alınmıştı.
Sanki Ermeniler kendi hallerinde dururken, 1915'de birden soykırıma kara verilmiş gibi bir algı var uluslar arası kamu oyunda. Oysa Ermeni isyanları bir yana, terör örgütleri bile çoktan kurumsallaşmış, İngiliz ve Ruslardan gizlemeye bile gerek duymadıkları destekleri alıyorlardı.
4)Ermeni göçü, tehcirden ibaretmiş gibi gösterilmektedir.
Ermeni göçü tehcirden, hatta Ermeni terör örgütlerinin kurulmasından çok önce başlamıştı. Osmanlı devleti, 19. yüz yılın itibaren Amerika kıtalarına göç vermeye başlamıştı. Hatta Toplumsal Tarih dergisinde yayımlanan bir yazıya göre 1960'dan itibaren bu göçler,de devlet göçmene bir Terk-i Tabiyet (vatandaşlıktan çıkma) belgesi imzalatıp, fotoğrafın yaygınlaşması ile de fotoğraf ister olmuştu.
Aslında Ermenileri dünyaya yayılmaları, Osmanlıdan da öncedir. Mesela Polonya-Litvanya Ermenilerinin göçü, Türklerin Anadolu'ya gelmesinden de öncedir.
5)Tehcir'in katliama dönmesinin asıl suçluları hep göz ardı edildi, Hamidiye alayları. Aslında tehcirin bu kadar can kaybı ile sonuçlanmasının pek çok sebepleri vardı. Osmanlı son yüz yılında gerçek bir devlet değil, devletin bir karikatürüydü. Buna bir de Dünya savaşı ve o savaşta Osmanlı devletine danışmanlık eden Alman subayların işe bulaşması yüzünden devlet sisteminin işleyişi iyice keşmekşe dönmüştü. Çanakkale hariç cephelerde işler yolunda gitmiyordu.
Asıl katliamı yapan, kafilelerde korumaların yetersizliğinden faydalan sivil eşkiyalar, özellikle Hamidiye Alaylarıydı. Bu alaylar, Rus Kazak alaylarının kopyası olarak yapıldı ama savaşta bile devlete ayak bağı olmaktan başka bir işe yaramadı.
Buna bir de Kürt-Türk veya diğer milletlerden yağmacılar eklendi ve asıl kıyımı onlar yaptı. Ancak tarihçiler asla bu sivil oluşumların, hele Hamidiye alaylarının yağmalarından bahsetmez.
6)Tehcir kararı alan devlet görevlilerinin hemen herkesin yargılanması veya cezalandırmış olması. Talat ve Cemal olmak üzere pek çok üst düzey İttihatçı Emeni komitacılar tarafından suikastla öldürüldü.
Enver Paşa'da bu günkü Tacikistan'da bir çatışmada öldürüldü. Resmi belgelere göre çılgınca bir hücuma kalkmıştı. Zeki Velidi Togan'ın anılarına göre tuzağa düşmüştü.
Kalanları İstanbul işgal kuvvetleri ve Damat Ferit Paşa hükumeti tutukladı. Delil bulabildiklerine ve bazılarına cezalar verildi. Kaymakam Kemal bey idam edildi. Pek çok İttihatçı, Malta adasına sürgün edildi. İngiliz işgal kuvvetleri, delil aradıysa da bulamadı.
Cumhuriyet döneminden kalan İttiahtçılar ise İzmir suikastı davası ile tasfiye edildi.
Yargılanamayanlar kafilelere saldıran çetelerdi.
7)Sadece Türk nefretine dayanan bir Ermeni kimliği var ve sadece nefret etmek istiyorlar. İsrail başbakanı Netenyahu, İsrail dışındaki Yahudilerin her nesilde en az üçte birinin yabancılarla evlenmesini, bir çeşit soy kırım diye nitelemiş.
Bu oran Ermenilerde daha yüksek olmalı. Yahudiler, Holivud'un bolca yaptığı soy kırım filmine rağmen Dünyanın çoğunluğu için bir nefret objesi ve bu nefret çok eskilere dayanıyor. Öyle ki, 1, Haçlı Seferi bile Ren Vadisindeki Yahudilerin evlerinin yağmalanması ve Yahudi katliamı ile başlamıştı.
Bu gün Yahudiler halen pek çok komplo teorisinin merkezinde bulunmakta ve pek çok insana göre dünyanın kontrolü üç beş süper zengin Yahudi ailenin elinde.
Oysa Ermeniler sadece Türkiye'de ve Azerbaycan'da nefret objesi. Hristiyan dünyasında Ermenilere karşı hep bir sempati olmuştur. Hristiyanlığın doğudaki kalesi olarak görülmüşlerdir. Her ne kadar üç Ermeni bir araya gelse beş ayrı kilise kurar denilse de, Ermeniler, mezhepsel çatışmaların ötesinde görülmüştür. Kaldı ki Hristiyanlık, mezhepsel sorunlarını çok zaman önce çözmüştür.
Ermenilere karşı İslam dünyasında da çok fazla antipati olduğu söylenemez. İran, Dünyada Ermenistan dışındaki tek Ermeni üniversitesi sahiptir. Filistin özerk yönetimi posta işleri ise 2015'de bir 100. yıl özel pulu (Üzerinde Erivan'daki anıtın resmi olan) bile bastırmıştır.
Dolayısı ile Ermeniler, diğer toplumlara karışıp, yok olmaya daha meyillidirler. Üzerlerinde bir düşmanlık baskısı olmadığından, Ermenistan'a göç etmeye de gönülsüzdürler. (Sadece bulundukları ülkede dikiş tutturamayanlar ile şoven duyguları kabarmış milliyetçiler hariç)
Dünya Ermenilerinin sırf Türk düşmanlığına dayalı bir milliyetçilik duyguları var. 1999 depreminden sonra Yunanlarla bile barıştık. Osmanlı, Yunan isyanlarını da çok iyilikle bastırmamıştı.
Mesela Sakız adası isyanında ada halkının %95'in öldürülmüş, kalan %5'i de adanın güneyinden başka yerde yetişmeyen sakız ağaçlarının bakımı için sağ bırakılmıştı.
Buna karşın Yunanların da Anadolu'da yaptıkları, Osmanlı ile yarışmış. Halen de iki ülke savaş baltalarını gömmüş değil. Çünkü ellerindeki tek kimlikleri, kinleri kalmış.
8)Barış eli uzatmak bir yana, uzatılan barış eli bulduklarında ısırmasınlar. Benim diğer takıldığım nokta, Nobel ödüllü yazarımız ya da benzeri pek çok Türk'ün barış ya da özür çağrılarına, sanki birileri ülkenin doğusunu ve Çukurova'yı onlara vermeye hazır olmuş gibi bir tavır takındılar. bu arada hiç Yetmez Ama Evetçi Ermeni de görmüyoruz uzun zamandır.
Yetmez ama evetçiler, anayasadan ve iktidardan olduğu gibi, Ermenilere uzattıkları dost elinden de umduklarını bulmuş değiller.
Ermenilerden bu konuda tek eser, Leonard Ramsten Hartill isimli Amerikalı gazetecinin İnsanlar Böyledir adlı eseri. Yazar, adını vermediği bir Ermeistan vatandaşı ile konuşmuştur ve orada Ermeni, vahşetin karşılıklı olduğunu söyler ve bu güün milliyetçiler arasında bile pek anlatılmayan 1905 katliamından ucundan da olsa bahseder. (Ermeniler, 1904-5 kargaşalığında katlia)m yapıp, bu günkü Ermenistan'ı kurmuştur.
Aradan yüz yıl geçti, barış içinde onlar adım atsın artık.
Tazminatsa Türk halkı dolaylı olarak ödüyor. Özellikle Türkiye ile iş yapan Amerikan ve Fransız şirketleri, elde ettikleri kardan Ermeni kurum ve derneklerine halen ödeme yapıyorlar. Doksanlarda bir ara gündeme geldi, sonra unutuldu gitti.
2)Halen mi ciğerleri soğumadı?
Şehit edilen diplomatlar bir yana, Türkiye aleyhine olan her eylemi, terörü destekleyen Ermenilerin bu öfkesi, onlarca saldırganlıklarına rağmen halen dinmemiş olması da vahşice.
3)Bu tehcir ülke güvenliğini sürekli tehdit eden bir terör hareketine karşı alınmıştı.
Sanki Ermeniler kendi hallerinde dururken, 1915'de birden soykırıma kara verilmiş gibi bir algı var uluslar arası kamu oyunda. Oysa Ermeni isyanları bir yana, terör örgütleri bile çoktan kurumsallaşmış, İngiliz ve Ruslardan gizlemeye bile gerek duymadıkları destekleri alıyorlardı.
4)Ermeni göçü, tehcirden ibaretmiş gibi gösterilmektedir.
Ermeni göçü tehcirden, hatta Ermeni terör örgütlerinin kurulmasından çok önce başlamıştı. Osmanlı devleti, 19. yüz yılın itibaren Amerika kıtalarına göç vermeye başlamıştı. Hatta Toplumsal Tarih dergisinde yayımlanan bir yazıya göre 1960'dan itibaren bu göçler,de devlet göçmene bir Terk-i Tabiyet (vatandaşlıktan çıkma) belgesi imzalatıp, fotoğrafın yaygınlaşması ile de fotoğraf ister olmuştu.
Aslında Ermenileri dünyaya yayılmaları, Osmanlıdan da öncedir. Mesela Polonya-Litvanya Ermenilerinin göçü, Türklerin Anadolu'ya gelmesinden de öncedir.
5)Tehcir'in katliama dönmesinin asıl suçluları hep göz ardı edildi, Hamidiye alayları. Aslında tehcirin bu kadar can kaybı ile sonuçlanmasının pek çok sebepleri vardı. Osmanlı son yüz yılında gerçek bir devlet değil, devletin bir karikatürüydü. Buna bir de Dünya savaşı ve o savaşta Osmanlı devletine danışmanlık eden Alman subayların işe bulaşması yüzünden devlet sisteminin işleyişi iyice keşmekşe dönmüştü. Çanakkale hariç cephelerde işler yolunda gitmiyordu.
Asıl katliamı yapan, kafilelerde korumaların yetersizliğinden faydalan sivil eşkiyalar, özellikle Hamidiye Alaylarıydı. Bu alaylar, Rus Kazak alaylarının kopyası olarak yapıldı ama savaşta bile devlete ayak bağı olmaktan başka bir işe yaramadı.
Buna bir de Kürt-Türk veya diğer milletlerden yağmacılar eklendi ve asıl kıyımı onlar yaptı. Ancak tarihçiler asla bu sivil oluşumların, hele Hamidiye alaylarının yağmalarından bahsetmez.
6)Tehcir kararı alan devlet görevlilerinin hemen herkesin yargılanması veya cezalandırmış olması. Talat ve Cemal olmak üzere pek çok üst düzey İttihatçı Emeni komitacılar tarafından suikastla öldürüldü.
Enver Paşa'da bu günkü Tacikistan'da bir çatışmada öldürüldü. Resmi belgelere göre çılgınca bir hücuma kalkmıştı. Zeki Velidi Togan'ın anılarına göre tuzağa düşmüştü.
Kalanları İstanbul işgal kuvvetleri ve Damat Ferit Paşa hükumeti tutukladı. Delil bulabildiklerine ve bazılarına cezalar verildi. Kaymakam Kemal bey idam edildi. Pek çok İttihatçı, Malta adasına sürgün edildi. İngiliz işgal kuvvetleri, delil aradıysa da bulamadı.
Cumhuriyet döneminden kalan İttiahtçılar ise İzmir suikastı davası ile tasfiye edildi.
Yargılanamayanlar kafilelere saldıran çetelerdi.
7)Sadece Türk nefretine dayanan bir Ermeni kimliği var ve sadece nefret etmek istiyorlar. İsrail başbakanı Netenyahu, İsrail dışındaki Yahudilerin her nesilde en az üçte birinin yabancılarla evlenmesini, bir çeşit soy kırım diye nitelemiş.
Bu oran Ermenilerde daha yüksek olmalı. Yahudiler, Holivud'un bolca yaptığı soy kırım filmine rağmen Dünyanın çoğunluğu için bir nefret objesi ve bu nefret çok eskilere dayanıyor. Öyle ki, 1, Haçlı Seferi bile Ren Vadisindeki Yahudilerin evlerinin yağmalanması ve Yahudi katliamı ile başlamıştı.
Bu gün Yahudiler halen pek çok komplo teorisinin merkezinde bulunmakta ve pek çok insana göre dünyanın kontrolü üç beş süper zengin Yahudi ailenin elinde.
Oysa Ermeniler sadece Türkiye'de ve Azerbaycan'da nefret objesi. Hristiyan dünyasında Ermenilere karşı hep bir sempati olmuştur. Hristiyanlığın doğudaki kalesi olarak görülmüşlerdir. Her ne kadar üç Ermeni bir araya gelse beş ayrı kilise kurar denilse de, Ermeniler, mezhepsel çatışmaların ötesinde görülmüştür. Kaldı ki Hristiyanlık, mezhepsel sorunlarını çok zaman önce çözmüştür.
Ermenilere karşı İslam dünyasında da çok fazla antipati olduğu söylenemez. İran, Dünyada Ermenistan dışındaki tek Ermeni üniversitesi sahiptir. Filistin özerk yönetimi posta işleri ise 2015'de bir 100. yıl özel pulu (Üzerinde Erivan'daki anıtın resmi olan) bile bastırmıştır.
Dolayısı ile Ermeniler, diğer toplumlara karışıp, yok olmaya daha meyillidirler. Üzerlerinde bir düşmanlık baskısı olmadığından, Ermenistan'a göç etmeye de gönülsüzdürler. (Sadece bulundukları ülkede dikiş tutturamayanlar ile şoven duyguları kabarmış milliyetçiler hariç)
Dünya Ermenilerinin sırf Türk düşmanlığına dayalı bir milliyetçilik duyguları var. 1999 depreminden sonra Yunanlarla bile barıştık. Osmanlı, Yunan isyanlarını da çok iyilikle bastırmamıştı.
Mesela Sakız adası isyanında ada halkının %95'in öldürülmüş, kalan %5'i de adanın güneyinden başka yerde yetişmeyen sakız ağaçlarının bakımı için sağ bırakılmıştı.
Buna karşın Yunanların da Anadolu'da yaptıkları, Osmanlı ile yarışmış. Halen de iki ülke savaş baltalarını gömmüş değil. Çünkü ellerindeki tek kimlikleri, kinleri kalmış.
8)Barış eli uzatmak bir yana, uzatılan barış eli bulduklarında ısırmasınlar. Benim diğer takıldığım nokta, Nobel ödüllü yazarımız ya da benzeri pek çok Türk'ün barış ya da özür çağrılarına, sanki birileri ülkenin doğusunu ve Çukurova'yı onlara vermeye hazır olmuş gibi bir tavır takındılar. bu arada hiç Yetmez Ama Evetçi Ermeni de görmüyoruz uzun zamandır.
Yetmez ama evetçiler, anayasadan ve iktidardan olduğu gibi, Ermenilere uzattıkları dost elinden de umduklarını bulmuş değiller.
Ermenilerden bu konuda tek eser, Leonard Ramsten Hartill isimli Amerikalı gazetecinin İnsanlar Böyledir adlı eseri. Yazar, adını vermediği bir Ermeistan vatandaşı ile konuşmuştur ve orada Ermeni, vahşetin karşılıklı olduğunu söyler ve bu güün milliyetçiler arasında bile pek anlatılmayan 1905 katliamından ucundan da olsa bahseder. (Ermeniler, 1904-5 kargaşalığında katlia)m yapıp, bu günkü Ermenistan'ı kurmuştur.
Aradan yüz yıl geçti, barış içinde onlar adım atsın artık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder