Dünyanın en büyük palavrası, piyasanın gizli eli kanunudur ve neredeyse tüm iktisat bilimi bu palavraya dayanır. Kurucusu Adam Simth dahi buna inanmamış, İskoçya gümrük bakanıyken, İngiltere'den gelen ucuz kumaşlara fahiş gümrük uygulamıştır. Dünyada tam rekabet piyasası çok azdır. Üniversitede iktisat hocamız, dünya buğday piyasasının tam rekabet var sayılır. Yani o da şüpheli. Adam Simith, denilene göre antik İran (Pers-Akhamenid) devletinden almış bu ilkeyi. Yunanlılar, İranlılarla ilgili pek çok yanlış bilgi ve önyargıya sahiptir. Mesela Lidya kralı Krezüs'ün, Pers kralı büyük Kiroisos tarafından diri diri yakılmak üzereyken Solon'un adını söyleyince son dakikada kurtarılarak, nedenini sormuş, konuştuktan sonra onu danışmanı yapmıştır. Bu olayı anlatan testi resimleri de vardır. Oysa Persler Zerdüşt'tü ve Zerdüşler için ateş kutsaldı ve insan ceseti, ateşi kirletirdi. Bu yüzden cesetleri sessizlik kulelerine koyup, akbabaların yemedi beklenir yada ceset başka türlü yok edilirdi. Dolayısı ile Yunanlıların, Persler ve diğer milletlerle ilgili anlattıkları ve diğer Avrupa milletlerine anlattıkları, büyük ölçüde duyum, dedikodu ve hatta palavra. Meşhur Yunan tarihçisi Herodot bile, bazı yerleri, buraları da aptallar inansın diye yazıyorum diye özetlemiştir. Persler, Mısır'ı üç kere işgal etmiştir. Mısır, antik çağda Doğu Akdeniz yada Orta Doğu dediğimiz bölgenin buğday deposuydu. Yunanlıların zenginliği, Mısırlılara zeytinyağı ve şarap satıp, buğday almasıydı. Antik Pers devletinde, tam rekabet piyasası diye bir şey, çok mümkün değildi.
Tarih oyunca piyasanın gizli eli, piyasaları oligopol piyasa haline getirdiğini görürüz. Rekabet, Darvinci evrime uygun olarak, güçsüzlerin yok olmasına, belli güçlerinde ayakta kalmasına sebep olur. Devletin piyasalara müdahale etmemesi diye bir şey yoktur. Devlet piyasalara müdahale etmezse, piyasalar devlete müdahale eder. Rusların dediği gibi, sen siyasetle ilgilenmezsin ama siyaset seninle ilgilenir. Devlet, bizim üzerimizdeki en büyük güçtür. Kimse bu güçten vazgeçmez. Hele günümüzün büyük şirketleri, dolar milyarderleri ve milyonerleri: piyasa kendisini toplasın, biz zarar etsek de olur, devlet müdahale etmesin, diyebiliyor mu? Hiç bir büyük yatırımcı, piyasaların (o da ne demekse) yatışmasını beklemez. İşçi, esnaf ve çiftçiler de, her an siyasete müdahale için örgütlü olmalı, monopolleşen oligarklara karşı savunma, icabında saldırı durumunda olmalıdır. Sovyetler Birliği ve sosyalist ülkelerde sorun, sendikaların, kooperatif ve diğer örgütlerin, devrimlerden sonra pasifleşmesiydi. Devrim olması demek, her şeyin sonsuza kadar mutlu olması demek değildir.
Devlette piyasalardaki oligarklaşmaya karşı dikkatli olmalı, halkı oligarklara ezdirmemelidir. Devlet, bir kişi değil, bir kurumdur. Madem ki demokrasi, halkın rejimidir. Halk daima yönetime müdahaleye hazır olmalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder