21 Ekim 2024 Pazartesi

KAMU MALI-MÜLKÜ BAĞIŞLANAMAZ, GERİ ALINABİLİR-VERGİ FELSEFESİ





 Neoliberalizm devlet nimetlerini burjuvalarının malı haline getirdi. Devletin  malları özelleştirme adı altında bir keç büyük burjuvaya peşkeş çekildi. Bu peşkeşler, Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra hızlandı. Aslında  özelleştirmelerin ideolojisi, 12 Eylül'den, hatta 12 Mart'tan önce hazırdı. İdris Küçükömer, Düzenin Yabancılaşması kitabı ile taslağını çizmişti. 12 Eylülle beraber hepsine bir cesaret geldi.Halit Narin o meşhur sözünü söyledi. Bu vakte kadar işçiler gülmüştü biz ağlamıştık, bundan sonra işçiler ağlayacak, biz güleceğiz. Başka biride milletin a... diye bir cümle kurmuştu hatırlarsanız. Sözlerini aynen gerçekleştiriyorlar. Bir gün bu iktidar devrilecek. O zaman 12, hatta daha önce, Turgut Özal'ın Devlet Planlama Müsteşarlığında bedavadan ucuz faizle verilen teşvik krdeileri bile bu yüzsüz ve tekel burjuvalardan geri alınmalı.

Özelleştimeler başlamadan evvel bize, yani halka, ucuzluk, verimlilik, hatta üretkenli vaat etmemiş miydi? Burada konu özelleştimelerinde ötesinde. daha doğrusu satışların ötesinde, zenginlere daha da zenginleşsin diye bağışlanan kamu ve şahıs mülklerinden bahsedeceğim. Kapitalizm, Adam Simith'in yazdığı gibi serbest piyasa rejimi olmadığı gibi ; John Locke'un yazdığı gibi özel mülkün güvenceye alınması rejimi de değildir. Büyük kapitalistlerin mülklerinin ve gelirlerinin savunulmasıdır. Bu açıdan feodalitenin devamıdır. Feodalitedeki toprak sahiplerinin yerini, sermaye sahipleri almıştır. Feodallerin, topraksız köylüler ve küçük toprak sahipleri ile olan kavgasının yerini; burjuvalar işçi ve küçük burjuvalarla olan kavgası almıştır. Küçük burjuvalar ve lümpen proleterya, bu kavgada burjuvadan yana olursa, zenginleşeceğini zanneder.  Karl Marks'ta,  Paris komünü sırasında orduyu destekleyen esnafla alay eder. İsyan bastırılnca burjuvalar, esnaftan alacaklarını hacizle tahsil etti ve onları sefil hale getirdi. Avrupa ve Kuzey Amerika işçi sınıfı ve küçük burjuvasının da böyle şeyler yaşadıkça akıllandı. Sosyalist yada komünist bir düzen kurmadılar yada kuramadularsa da, kendilerini burjuvalara ezdirmemeyi öğrendiler. Kapitlaizmi kendi çıkarlarına göre yönlendirdiler. Sendikalar her zaman siyasette kendi sınıfının çıkarını düşünerek çalışır ve sendika üyeleri de sendikaları buna göre yönlendirir.

Orta çağda nasıl ki krallar-sultanlar, birilerini şövalye-sör ilan eder, mir-hassa-arpalık (atların beslenmesi için) topraklar dağıtırdı; şimdi de devletler birilerine teşvik kreedileri ve yok pahasına kamu mülkü verip, zenginleşmesini sağlıyor. Orta çağda köylüler ara ara isyan ederek, bu mülkleri geri alır yada almaya çalışırdı. Günümüzde de benzeri oluyor. İspanya'da, General Franco ve etrafındakilere bağışlanan kamu mülkleri, neredeyse elli yıl sonra parça parça geri alındı. Franko ve etrafındakilerin mezarları da şehitliklerden, katedrallerden birer ikişer koparıp, aile kabristanlarına gömdü. İspanya'nın bunu yapması için Franko iktidarının ardından kırk yıl kadar zaman geçmesi gerekti ve kırk yıldan sonra da parça parça yapabildi bunu. Bu kırk yıl içinde on dört yıllık keisntisiz sosyalist (sosyal demokrtat) tek parti iktidarı da vardı. On dört sene boyunca tek parti olarak İspanya'yı yöneten sosyalsitler, Franco'nun mezarını taşıyacak, Franco ailesene bağışlanan mülkleri geri alacak kadar muktedir olamamıştı.

Çünkü bunun için gerekli zihniyet, metaliteye sahip değilerdi. Franco ölünce, Falanjistlerle (İspanyol faşistleri) ile demokrasiye geçiş uzlaşmasına varılmıştı. Franco'yu iktidara getirense üç sene süren, cephe savaşı şeklindeki bir iç savaşın kazanılmasıydı. Ülkemide ise bu bağışlar, seçimiş politikacılar ve darbeciler tarafından yapıldı. Özelleştimeile bedavadan ucuza satış, vatandaştan akmulaştırma yada bağış yolu ile alınıp, özel sektöre peşkeş çekiş, yada bedelsiz tahsis yolu ile birilerine bağışlana kamu mülkleri geri alınmalıdır. Aynı zamanda vatandaş vergiler ile dünyanın en pahalı benzinini-mazotunu kullanırken,  verginin vergisini verirken, vergileri yada devlete olan borçları affedilen, kredileri yeniden yapılandırılan  iş insanlarına da acımamalıyız. Acıdığımız şey, hepimizin malı-mülküdür.

Halktan çalınanları, halka geri vermelidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder