Böcek yiyen bir grup bitkinin adı Sürahi çiçeği. Özellikle de ağız kısmı, ismi ile müsemma, sürahiye benziyor. Böcekler bu çiçeğin kenarlarındaki tatlı sıvılara geliyor. Böcekler bu çiçeğin üstüne konduklarında hem kaygan, hem yapışkan bir yüzeyle karşılaşıyorlar. Yavaş yavaş kayıyor ve sonunda çiçeğin dibindeki suya düşüyor. Bundan sonra geçmiş olsun, böcek çırpınarak ölüyor, çürüyor ve çiçeğe gübre oluyor. Her böcek bu tuzağa düşmüyor. Pek çoğu balını-nektarını alıp, gidiyor. Çiçek için çok da dert değil, suya düşenler ona yetiyor.
Kumarhaneleri anlatan bir youtuber'ı izliyorum epey bir zamandır. Onu dinlerken akıma bu mecaz (metafor) geldi. Özelikle gazino yazılıp, kazino okutulan kumarhanelerde içeri gire kişi, parlak ışıklar, şık giyinenlere bakıp, bedava içki, sigara ve yiyecek, canlı müzik ve diğer şeyler, kurbanı kazinoya bağlıyor. Sonra kumar masalarına-makinelerine yöneliyor ve suya düşüyor. Bu sadece kumar için geçerli değil, her türlü tuzakta böyle yavaş yavaş suya düşme durumu var. Darbe girişiminin hemen ertesinde Adıyamanlı tarikat, Elmadağ'da kendi tekke kompleksini açmıştı. Dolmuştayken muhtemelen tarikattan iki kişinin konuşmasına kulak misafiri olmuştum. Kuran dinlemeye gelenlerin çoğunun yemeği yiyip, gitmesinden, kuran sonrası dini sohbete de kimsenin katılmamasından bahsediyordu. Tarikatların sürahi çiçeği tuzağı, iftar, kuran okuma veya benzeri bahanelerle verdikleri yemeklerdir. Bu yemekler genelde tavuklu pilav ve tatlı içerir. Pilavında sebebi etin çok görünmesidir. Pilava karıştırılan et, hem göze, hem de damağa çok çok görünür. Büfeler ekmeğin içini salata, soğan, salça, ketçap, mayonez ve ne bulurlarsa eklerle ama etin azlığı her zaman pilava göre daha az beli olur. Yemek sadece halkı tarikatın propaganda (dini sohbet) eylemlerine katılması için değil, bu propagandanın etkili olması için gereklidir de. İngilizlerin dediği gibi, aç adam, öfkeli adamdır. Karnımız açken kışkırtmalara, öfkeli propagandalara meyilli oluruz. İkna olmamız için de karnımızın tok olması gerekir. Arapça Kuran dinlerken içimize dolan huzurun sebebi de Kuran okumaların genelde ölümü kabul törenlerinde, yemekten sonra yapılmasıdır. Bu yemek yöreye yada zamanın-ortamın müsait olmasına göre pilav, pide, lahmacun veya başka bir yemektir. Üzerine bir de tatlı yemişizdir, bu da önemlidir. Tatlı seratoin, yani mutluluk hormonu salgılanmasına sebep olur. Çok az kuran okumasın birincil dereceden yakımıza aittir. Çoğu kez pek az tanıdığımız bir kişinin akrabasıdır. Yakınımız olsa bile sonuçta ölüm, kabullenmek zorunda olduğumuz bir gerçektir. Kuran okumalarında çoğu kez etrafımız, tanığımız ve güvendiğimiz insanlarla birlikteyizdir.
Pek az tuzak, venüs sinekkapanı bitkisi yada fare kapanı gibi birden üzerimize kapanır. Filmlerde gördüğümüz fare kapanları ise günümüzde pek kullanılmıyor. Onun yerine yapışkanlı tahta yada kağıtlar var. Fare yüzeyde iki yada üç adım atınca yapışkan donuyor ve fare orada kalıyor. Dolandırıcılıkta, özelikle ponzi denen sistemlerde, erken bir zamanda, özellikle de büyük iflastan evvel paranı çekersen, karlı çıkıyorsun. Çiftlikbank dolandırıcılığında son aylarda mudiler, para çekemiyordu. Pek çok kişi, daha çok para ekleyerek, ayrıcalıklı, büyük mudi olup, parayı çekmeye kalktı. Onlarda paralarını çekemedi.
Tuzağa kapılmamanın en iyi yolu, sürahi çiçeğine konmamak, konduysak bile erkenden kalkmaktır. Tuzağı kandırmaya kalkmak, büyük ölçüde boşuna çabadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder