tuzak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
tuzak etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Mart 2025 Cuma

BARIŞ AHLAK İŞİDİR


Hafıza tek başına zeka değildir ama hafızasız yada zayıf hafıza ile de zeka olmaz.   Bu terör meselesi kırk yıllık, nesiller bununla büyüdü. Bu bloga da defalarca yazdım. Önceden link atıp duruyordum, şimdi bununla pek uğraşmıyorum. En başta 2010 Yetmez Ama'yı hatırlayın derim. Şimdi de benzer bir süreç işliyor. O yıllarda da ülke tehdit edilmişti, şimdi de tehdit ediliyor. O zaman bu tehdit, güzel sözlerle süslenmişti, şimdi de böyle bir süsleme gayreti var. O zamandan bu zamana, iktidar çok güçlendi, muhalefet ama gerçek muhalefette yaşananlardan çok ders çıkardı (halen arada hatalar yapsa da). İktidarın ve muhalefete muhalefetin boyaları döküldü ve dökülmeye devam ediyor. O zamandan bu zamana niyet de değişmedi, amaç yağma iktidarının devamı. Bu yapılan da bir barış teklifi değil, savai tehditi. Bıu iktidar giderse, ortalık kan gölüne gider tehditi.  2010'da da benzer tehdit vardı. O zamanlar örgütün gücü bayağı azalmıştı.

Bu savaşta bazı kimselerin hiç şehit-kayıp vermemiş olması, sizin de dikkatinizi çekti mi, yada kimlerin dikkatini çekti? Villadan, lüks siteden şehit çıkmıyor edebiyatında değilim.  İktidar partisi ile Güneydoğu bölgesi partisi millet vekillerinden kaçı kardeş, kaçı kuzen hiç merak ettiniz mi? Çoğunlukla amca çocukları olduklarından, soy adları da aynı. Her seçim döneminde bu oyun tekrarlanıyor. Bu ailelerin bazı bireyleri de dağda oluyor genelde. Bu ailelerin de dağda, ne de askerde kayıp verdiğini de duymadım. Karayılan soy adlı şahs, Çaycı Hüseyin rolü ile bilinen oyuncu Alparslan Özmol gibi, ha bire öldüğü haberleri geliyordu. Daha doğrusu öldürüldüğü haberi geliyordu. Şu an (mart 2025) baktım, 70 yaşında ve halen yaşıyormuş.,

Savaşta önce gerçekler ölür. Kendini olduğundan büyük göstermek, düşmanı tuzağa düşürmek gibi sebeplerden sürekli yalan söylenir, düşmana tuzaklar kurulur. Ancak, her savaşın bir sonu olmalıdır. Barış için düşmanın, elini sana verebilmelidir. Bu yüzden de devlet olarak, esirlere iyi davranmalı, sivillerin canlarına-mallarına zarar vermemeli, evleri-köyleleri yakılmamalı, bombalanmamalıdır. Dağda gerillalık yapacaksan, asker olmayan, halka hizmet eden memurlara, öğretmene, doktora, postacıya, imama saldırmayacaksın; kadın ve çocuklara saldırmamaya, devlet kadar dikkat edmelidir. Diğer bir mneli hususta, ateşkeste gerçekten ateş kesmeli,  barış sürecinden de gerçekten barış çıkmalıdır. Her seferinde barışı, ateşkesi, çeşitli bahanelerle bozduktan sonra önerdiğiniz şey barış değil,  şantajdır. 

Barış, ahlak işidir.

7 Ekim 2024 Pazartesi

SÜRAHİ ÇİÇEĞİ TUZAĞI

 


Böcek yiyen bir grup bitkinin adı Sürahi çiçeği. Özellikle de ağız kısmı, ismi ile müsemma, sürahiye benziyor. Böcekler bu çiçeğin kenarlarındaki tatlı sıvılara geliyor. Böcekler bu çiçeğin üstüne konduklarında hem kaygan, hem yapışkan bir yüzeyle karşılaşıyorlar. Yavaş yavaş kayıyor ve sonunda çiçeğin dibindeki suya düşüyor. Bundan sonra geçmiş olsun, böcek çırpınarak ölüyor, çürüyor ve çiçeğe gübre oluyor. Her böcek bu tuzağa düşmüyor. Pek çoğu balını-nektarını alıp, gidiyor. Çiçek için çok da dert değil, suya düşenler ona yetiyor.

Kumarhaneleri anlatan bir youtuber'ı izliyorum epey bir zamandır. Onu dinlerken akıma bu mecaz (metafor) geldi. Özelikle gazino yazılıp, kazino okutulan kumarhanelerde içeri gire kişi, parlak ışıklar, şık giyinenlere bakıp, bedava içki, sigara ve yiyecek,  canlı müzik ve diğer şeyler, kurbanı kazinoya bağlıyor. Sonra kumar masalarına-makinelerine yöneliyor ve suya düşüyor. Bu sadece kumar için geçerli değil, her türlü tuzakta böyle yavaş yavaş suya düşme durumu var. Darbe girişiminin hemen ertesinde Adıyamanlı tarikat, Elmadağ'da kendi tekke kompleksini açmıştı. Dolmuştayken muhtemelen tarikattan iki kişinin konuşmasına kulak misafiri olmuştum. Kuran dinlemeye gelenlerin çoğunun yemeği yiyip, gitmesinden, kuran sonrası dini sohbete de kimsenin katılmamasından bahsediyordu.  Tarikatların sürahi çiçeği tuzağı, iftar, kuran okuma veya benzeri bahanelerle verdikleri yemeklerdir. Bu yemekler genelde tavuklu pilav ve tatlı içerir. Pilavında sebebi etin çok görünmesidir. Pilava karıştırılan et, hem göze, hem de damağa çok çok görünür. Büfeler ekmeğin içini salata, soğan, salça, ketçap, mayonez ve ne bulurlarsa eklerle ama etin azlığı her zaman pilava göre daha az beli olur. Yemek sadece halkı tarikatın propaganda (dini sohbet) eylemlerine katılması için değil, bu propagandanın etkili olması için gereklidir de. İngilizlerin dediği gibi, aç adam, öfkeli adamdır. Karnımız açken kışkırtmalara, öfkeli propagandalara meyilli oluruz. İkna olmamız için de karnımızın tok olması gerekir. Arapça Kuran dinlerken içimize dolan huzurun sebebi de Kuran okumaların genelde ölümü kabul törenlerinde, yemekten sonra yapılmasıdır. Bu yemek yöreye yada zamanın-ortamın müsait olmasına göre pilav, pide, lahmacun veya başka bir yemektir. Üzerine bir de tatlı yemişizdir, bu da önemlidir. Tatlı seratoin, yani mutluluk hormonu salgılanmasına sebep olur. Çok az kuran okumasın birincil dereceden yakımıza aittir. Çoğu kez pek az tanıdığımız bir kişinin akrabasıdır. Yakınımız olsa bile sonuçta ölüm, kabullenmek zorunda olduğumuz bir gerçektir. Kuran okumalarında çoğu kez etrafımız, tanığımız ve güvendiğimiz insanlarla birlikteyizdir.

Pek az tuzak, venüs sinekkapanı bitkisi yada fare kapanı gibi birden üzerimize kapanır. Filmlerde gördüğümüz fare kapanları ise günümüzde pek kullanılmıyor.  Onun yerine yapışkanlı tahta yada kağıtlar var. Fare yüzeyde iki yada üç adım atınca yapışkan donuyor ve fare orada kalıyor. Dolandırıcılıkta, özelikle ponzi denen sistemlerde, erken bir zamanda, özellikle de büyük iflastan evvel paranı çekersen, karlı çıkıyorsun. Çiftlikbank dolandırıcılığında son aylarda mudiler,  para çekemiyordu. Pek çok kişi, daha çok para ekleyerek, ayrıcalıklı, büyük mudi olup, parayı çekmeye kalktı. Onlarda paralarını çekemedi.

Tuzağa kapılmamanın en iyi yolu, sürahi çiçeğine konmamak, konduysak bile erkenden kalkmaktır. Tuzağı kandırmaya kalkmak, büyük ölçüde boşuna çabadır.