Bunu daha önce defalarca yazmıştım diye başlayayım konuya;
https://onbinkitap.blogspot.com/2020/10/cok-solculugun-elestirilemez-sefaleti.html
https://onbinkitap.blogspot.com/2022/07/son-yillarda-azalip-biten-bazi-solcu.html
https://onbinkitap.blogspot.com/2024/01/turkun-turke-propagandasi.html
https://onbinkitap.blogspot.com/2018/09/kamasma-ve-karanlik-1981nobel-edebiyat.html
Bazı konulara kaçınılmaz olarak geri dönersiniz. Rasyonalizmin, yani akılcılığın yerini Romantizmin, yani çoşku ve duygusallığın hakim olduğu toplumlarda, radikal, yani kökten-en uçta olanları yüceltme çabası vardır. Kökeni, tarikat üyelerini dindar zannetmeye yada daha ilkel toplumların akıl hastalarının metafizik gayb alemi ile iletişimde olduğu için delirdiği inançlarına kadar gider. Tarikatları yüceltenler, neden Afrika'da su kuyusu açıp, mahallesindeki yoksullardan bihaber olduğunu sorgulamalı. Ayrıca tarikatlar, mafyaların mahalleleri, sokakları bölüşmesi gibi, sektörleri bölüşmüşlerdir. Mesela sağlık ve özel hastane sektörü, şeyh ölünce üçe bölünen tarikata ait. Bu tarikat, Türk milliyetçiliinin gençlik örgütü sayesinde bu kadar büyüdü ve darbe girişiminden sonra, maum tarikatın yerine geçen bir kaç tarikattan biri oldu. (Doğrudan ad vermeme de ilk nedenim google ve sosyal medya sitelerinin sansürdür) Bu günşerde (2024 Kasım) patlayan Yenidoğan çetesi sıkandalının bu tarikata ulaşmaması ise tarikatın gücünü göstermekte.
Bizim konumuz çok solcular yada romantik solcular. Tarikatarı da defalarca yazdım. Çok solcu partiler de bazı açılardan tarikatlara benzer. Aynı Marksist-Lenininst ideoloji bağlı oldukları halde, bir sürü partiye bölünmüşlerdir. Eskiden pek çok radikal sol terör örgütü (illegal örgüt) vardı. Kala kala bir tek Cephe kaldı. Melekleri saymıyorum, (Gene şifreli konuştum). Cephenin müzik grubu Grup Yorum ise, eski ününden çok uzakta. Bir zamanlar stadyumlara sığmayan grubun son şarkılarını Youtube'da bir haftada iki binden az kişi izliyor. Arada cinayet işlese de eski kitleselliğinden uzak. Aynı durum yasal partiler için de geçerli. Bir kaç yıl öncesine kadar, Ankara'da, Yüksel yada Sakarya'da yirmi-otuz kişilik gruplarla basın açıklamaları yapar, arada bir göz altına alınır, akşam olmadan da serbest bırakılırlardı. Şimdi eperydir sesleri hiç çıkmıyor.
Bu konuya tekrar dönem sebebim TİP ve Kominist başkan Fatih Mehmet Maçoğlu. İrfan Değirmenci de işin bonusu oluyor. Marksist-Leninist gruplar, Gezi'den sonra solun merkezinden çıktı, o merkeze Atatürkçülük girdi. TİP'le beraber tekrar tabanı oluştu. TİP kurulduğunda yada kamu oyunda dikkatleri çekmeye başladığında, pek çok ünlü sabatçı, özellikle de dizi oyuncuları partiye katıldı ve üye-aday oldu. Bu bana doksanlara ÖDP'yi hatırlattı. ÖDP'ye genelde yazar-çizer takımı destekliyordu. O dönemin haftalık en çok satan yayını Leman, açıkça ÖDP'yi destekliyordu. ÖDP, oy oranı yüzde biri bulmasa da, pek çok belediyeyi almıştı. Tabanı biraz çoğaınca, kendi içinde bölünmeye başladı. En nihayetinde adını Sol Parti olarak değiştirip, yok oldu. ÖDP'nin tek milletvekili, kurucu başkanı da, dışarıda kendi partilileri, Amerikan Başkanı Barak Obama'yı protesto ederken; kendisi Obama'yı avuçları patlarcasına alkışlıyordu.
Ben, yaşlı biri olarak, tecrübelerimle TİP'te, doksanlar ÖDP'sini gördüm, özellikle de Sezen Aksu'nun desteğinden sonra. Sezen Aksu yada diğer yetmez amacılara hiç güvenmiyorum. Son belediye seçimleri de bu fikrimi destekledi yada ben desteklediğini düşünüyorum. Sadece ÖDP değil, yasal TKP'yi de bu listeye alalım. TKP, İmamoğlu'nun 2. defa seçildiğinde, boykot çağrısı ile iktidara destek olmuş, ancak meşhur fasülyeci belediye başkanı Maçoğlu, karşı çıkmış, İmamoğlu'nu desteklemişti. Son belediye seçiminde ise, Kadıköy'den aday oldu. En ateşli solcular bile onunla alay etti, nereye nohut ekecek diye. CHP, Kadıköy'ü rekor oy oranı ile aldı. TİP'in ünlü adayı İrfan Değirmenci'de, CHP'nin bir başka kalesi Çankaya'dan aday oldu. O sonuç değişmedi, üstelik CHP, belki kendisinin de ummadığı zaferler elde etti. Ankara'da Keçiören'i, Kazan'ı rüyasında bile göremezdi belki CHP. Yerel seçimlerde TİP'in asıl ihaneti Hatay'da oldu. Hem yandaş medya, hem romantik, radikal solcular, hem de TİP, sırf CHP kaybetsin diye uğraştı. TİP'in adını yazmak istemediğim adayı ve sonrasında çıkan sıkandal, iktidarın, deprem sonrası onlarca olumsuzluğa rağmen Hatay'ı amasına yol açtı. Seçimlerden sonra fasülyeci başkan, emekli bürokratlar gibi bir Ege kıyı ilçesine yerleşti. İrfan Değirmenci'de tekrar Youtuber oldu. Her fırsatta CHP'yi hevesle eleştirenler nedense belediye seçimlerinden sonra TİP'i eleştirmedi. Sosyalistlerin yada radikal solcuların dokunulmazlığı nedir?
Romantizmin saçma sapan en mükemmel takıntısı vardır ve eleri iktidara varmaya varmaz. Belki İran İslam Devriminde olduğu gibi haklı da olabilirler. İran'da da sol grupların, daha doğrusu TUDEH'in fraksiyonlarının birbirleri ile uzlaşamaması vardı. Muhalefetin ilk görevi, iktidarı değiştirmektir. Hele de iktidar, demokrasiyi ortaya kaldırmaya çalışıyorken, bu durum fazlasıyla elzemdir. Son olarak, muhalefeti beğenmemek, iktidarı beslemektir.
Gerçi bunu da daha önce söylemiştim.
https://onbinkitap.blogspot.com/2023/09/muhalefeti-begenmemek-iktidari.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder