Reis, yetme amayı savunurken, iktidarız ama mujtedir değiliz demişti. Bunu sadece kendisi için değil, kendisinden önceki tüm sağcı iktidarlar için söylemişti. Sağın ülkemizdeki iktidarı 1950'de resmen başlasa da daha geride, köy enstitülerinin kapatıldığı 1946 yada Kadro dergisinin kapandığı 1935'de bile devrim düşmanları bayağı etkindi. 2010 yetmez ama ile yargı engelini de aştılar, üzerlerine bir cesaret geldi. Daha önce bu kadar muktedir değillerdi çünkü anayasa vardı, kandırılmamış halk vardı, dürüst aydınlar vardı. Şimdi de var ama onları bastırmak, en erkeni 12 Eylül, hatta 12 Mart cuntalarına kadar sistematik bir ezme, kandırma ve satın alma süreciyle 2010'a gelindi.
Şimdilerde hem muktedirlik, hem de iktidarsızlık var iktidar veyanlılarında. Muktedirler çünkü istedikleri kişiyi, istedikleri gibi tutukluyorlar, görevden alıyorlar, tehdit ediyorlar, küfür ediyorlar vesaire vesaire. Diğer taraftan da oksimoron (zıddını ispat) durum var ki, bir iktidarsızlık diyebileceğim bir durum var. İsrail ile ticaret, Batı Şeria'da kurulmuş, sözde Filistin devleti üzerinden devam ediyor. İsrail askerleri, Türk markalı ürünlerin fotoğraflarını internetten gösteriyor. İnsanları oturduğu kafeler üzerinden aşağılıyorlar ama Siyonizmi açıkça destekleyen pek çok marka ile ilgili bir şey demiyor. Hangileri mi? Meşhur Alman otomobil markaları Mercedes, BMW, AUDİ. Türk insanının aklına makam arabası denilince akına bu üç Alman markası gelir. Volvo'nun dayanıklığını yada İtalyan spor arabalarını ( Ferrari, Alfa Romeo vesaire) kalitesini takdir eder, Japon arabalarını satın alır ama iş makam sahibi olduğunu göstermek konusu gelince, halkımızın zihni bu üç Alman markası ile sınırlıdır. Bu markaların İsrail'i açık desteğini görmezden geliyor iktidar cenahı. Kendi arabası var ama onu kullanmak için değil, hediyelik eşya olarak üretiyor.
Dinciler artık doya doya İsrail protestosu da yapamıyorlar. Bütün yaz ayları boyunca Ankara'da, Kızılay meydanı civarında afişler gördüm, insanları İsrail' protesto için yürüyüşe çağıran. İlginç olan yürüyüşün güzergahı ve saati. Genelde akşam üstü beş gibi, Adakale Sokak yada Selanik caddesinden, Kurtuluş parkınaymış yürüyüşleri. En son Kurtuluş parkında namaz kılıp, dağılıyorlarmış. Katılmayı zaten düşünmediğim gibi, izlemek de istemedim; MOSAD ajanı ilan edilme ihtimali var, o açıdan. Buralar, Kızılay gibi merkezi bir bölge için ara sokaklar, tenha sayılmaz ama herkesin bildiği yerler değil. Oysa isteseler Kızılay meydanını, 15 Temmuz sonrasındaki mitingler gibi trafiğe kapatabilirler yada en küçük solcu gruplar gibi Sakarya caddesinde veya Yüksel caddesinde, İnsan Hakları Heykeli önünde yapabilirler. Bunu bizzat İsrail büyük elçiliği önünde veya benzer yerlerde yapabilirler.
Yoksa yapamazlar mı? İsrail aleyhine yürüyüşten çok, afiş yapıştırmak ve iktidarda olduklarını göstermek çabasında gibiler. Havalar soğumaya başlayınca, bu yürüyüşler de yapılmaz oldu. Soğuk ve yağmurda, dışarıda namaz zor tabii. Mühim olan İsrail'e karşı olmak değil, muhtedir olduklarını göstermek. Olay Türk'ün, Türk'e propagandasıdır. İsrail elçiliğinin önünde yapmaya muktedirler ama bunu yapacak iktidarları yok. Sebebi de iktidarlarını kaybetmek.
Siz zannediyorsunuz ki, mülakatlarda, yolcu garantili köprülerde, havaalanlarında, ayarlanmış ihalelerde, sadece Alevilerin, Ateistlerin, kafirlerin ve sizce diğer Müslüman olmayan yada kendinizce Müslüman sayılmayanların hakkını yediğinizi zannediyorsunuz. Oysa Filistin'in, Uygurların, Çeçenlerin ve uğruna savaştığınız diğer insanların da hakkını yiyorsunuz. Çünkü yaptığınız adaletsizlikler ve alıştığınız lükseler, sizi mücadeleden uzaklaştırıyor. İktidarınızı kaybetiğinizde, bunları da kaybedeceksiniz. Hani din diyor ya, her nefs ölümü tadacaktır, her iktidar da sonu tadacaktır. İktidarların son günü, boynuzsuz koçların, kısa çöplerin günüdür.
İktidarın ölümünden daha kötü ideolojinin, ideallerin, ülkülerin ölmesidir. O zaman soru, idelojiye sorulur, muktedirdin, neden yapmadın? Neden adil davranmadı, doğru yönetmedin, neden İsrail'le ticarete devam ettin, neden neden ve daha nice nedenler.
Tabi bütün bunlar için tek tedbir, iktidarda kalmak için daha fazla çabalamak değildir. Muktedirken, ideali iktidar yapmaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder