12 Ocak 2025 Pazar

AYDINLANMA VE DİNSİZLİK



Bu sözü ilk diyen ben değilim ama altına imzamı atarım. İnternet, matbaanın, Hristiyanlığa yaptığını, Müslümanlığa yapıyor.  Osmanlı üç yüz yıl matbaayı Müslümanlara yasakladı, şimdi de bazı ülkeler (Benim bildiğim Kuzey Kore, Türkmenistan ve Afrika ülkesi Eritre) İnterneti yasaklıyor. Pek çoğu da sansürleme çabasındadır. Osmanlı da, özellikle Abdülhamit döneminde matbaaya ağır sansürler uygulandı. Gene de yeni fikirlerin ülkeye gelmesine engel olunamadı. Yurt dışında basılan gazetler, kapütülasyonlar sebebi ile kurulan yabancı postaneler aracılığıyla ülkeye giriyordu. (Bu konuda Halide Edip Adıvar'ın Sinekli Bakkal romanında bir bölüm vardır.) Basına sansür ve müdahale, cumhuriyet döneminde de sürdü. Ancak sansür ve engellemeler yerini tekelleşme ve karteller aracılığı ile gizli sansürler aldı. Turgut Özal, ülkede iki buçuk gazete kalacak demişti. (Kenan Evren'de, 1983'de seçimlere iki buçuk parti girecek demişti, buçuğu ANAP'tı.) Bu tekelleşme o kadar güçlüydü ki, fanzin denen fotokopi  medyası 1999 Şehriban Coşkunfırat cinayeti bahane edilerek, yok edildi. Televizyon ve radyo'da uzun yıllar devlet tekeli sürdü.

Türkiye, hem üç yüz yıl kadar süren matbaa, hem de onlarca yıl süren tv-radyo yasaklarının bedelini ödedi ve muhtemelen halen ödüyor. Bu yüzden olacak, Almanya'da halen üçer nüsha kağıtla yapılan pek çok işlem, Türkiye'de e-devlet ile cep telefonundan hallediliyor. Aydınlanmayı getiren şey, teknik ihtiyaçlardır. 12 Eylül rejimi, kitapçılık sektörüne kabus oldu. En basit hikaye kitapları, terör propagandası diye ülkenin tek kanalının haber bülteninde yayımlandı. Sırf kitap sahibi olduğu için onlarca insan yıllarca tutuklu kaldı. Diğer yandan 12 Eylül rejimi, Atatürk döneminden beri görülmemiş bir okuma-yazma seferberliği başlattı. Yetmişlik, seksenlik neneler, dedeler bile okuma yazma öğrendi. Her celp askere giden, okuma yazma bir yana, yer yer Türkçe bile bilmeyen asker yığınlarından bıkmışlardı. Tabelaları yada emirleri okuyan asker istiyorlar, askerlere bir de okuma-yazma öğretmek (halk arasında Ali Okulu denir) ile vakit kaybetmek istemiyorlardı. Aydınlanma, Avrupa'da da aynı sebeplerden başlamış, ticaret ve sanayinin teknik eleman ihtiyacından dolayı okuma-yazma yayılmıştı. Kısa sürede çok fazla bilgiyi aktarmanın tek yolu yazıydı. Osmanlı devleti de, son yüz yılında teknik ihtiyaçlarından dolayı pek çok batı tipi okul açtı, özellikle de ikinci Abdülhamit döneminde. Orta çağ teknolojisi geride kalmıştı ve yeni teknolojiyi bilen insanlara ihtiyaç vardı. Diğer bir konu da,  Osmanlı teknik personelini ve yabancı dil bilen eleman ihtiyacını gayrı Müslümlerden veya devşirmelerden karşılıyordu ve onlara güveniyordu. Oysa artık her biri ya kendi devletini kurmuş yada kurma çabasındaydı. Devleti kuran Türk milletine dönme vakti gelmiş, onlara yabancı dil ve teknik bilgi öğretme vakti gelmişti.

Her aydınlanma bir dinsizlik (deizm, panteizm, agnostisizm ve ateizm benzerleri) patlamasına yol açmıştır. Anrik Yunan'dan beri böyle olmuştur. Gene Antik Yunan'dan beri bunu fark eden din adamları ve devletler, eğitimi dinselleştirme çabasına girmişlerdir. Antik Yunan'da okuma-yazma, İlyada ve Odiesa gibi Yunan mitolojisinin eserleri üzerinden öğrenilirdi. Rönesans döneminde ise önemli kolejlerin çoğu  Cizvit kolejiydi, Descartes'te Cizvit koleji mezunuydu; hatta Cizvitler halen MBA denen işletme mastırında tekelidrler. Abdülhamit'te kurduğu okullarda bol bol din dersi, zrounlu namazlar falan eklemiştir ama bu dönem de Abdullah Cevdet, Tevfik Fikret gibi önemli dinsizle yetişmiş; Mehmet Akif Ersoy gibi dindarlar ise hurafecilik ve geleneksel dini uygulamalara karşı çıkmış. İşin daha ilginci, bu dönemin yazarları yada anı yazarlarının zihninde din hocaları hiç yer etmemiş. Oysa pek çoğu, tıpkı Atatürk gibi, isimlerini değiştirecek kadar öğretmenlerinden etkilenmişti. (Atatürk tek değildi. Soyadı kanunu olmadığı yıllarda, baba adları da ortak olan pek çok kişi, benzer yönlendirmelerle ikinci bir ad aldı.) En muhafazakarları, en dindarları bile, derslerin en az üçte biri din dersi olduğu halde, din öğretmenlerini hiç anmıyor.

Aydınlanma, din yada başka konulardaki bilgilerin sorgulanması ve eleştirilmesini getirir. Din de bundan muaf değildir. İnternette insanların bilgiye ulaşmasını kolaylaştıran bir yoldur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder