şiir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
şiir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Ağustos 2025 Pazar

NİHAT ZİYALAN -KOCASINA GÖZ OLAN KADIN



 Osman Kavala yedi yıldır

ağaç görmeden tek kişilik koğuşunda
karısı
onun yerine de
ağaç seyrediyor

on beş günde bir
belleğine istiflediği ağaç cümbüşünü
yaprak yaprak çalıyor
konuşmaya fırsat kalmıyor
dallara konan kuşlardan
ötüşlerinden

yapraklar on beşte bire yetecek güneş taşıyor
görenler şaşıyor Kavala’nın tenine
yüzünde Boğaz turundan dönmüş bir gülüş
dipçiğin kıskandığı bir yürüyüş

Paris doğumlu Fransızcasıyla değil
Türkçe
karısının kulağına üflüyor
yanık et kokan on beşlik güncesini

ezberinde tekrarlayarak karısı
eve varıp temize çekiyor
gidip gömüyor
kocası için seyrettiği ağaçların altına

adam el konulan özgürlüğünü
kadın kocasını bekliyor
nasıl bir beklemek
sorsan
anlatamazlar

10 Temmuz 2025 Perşembe

BU DEVRİM NAKLEN YAYINLANACAK

 


BU DEVRİM NAKLEN YAYINLANACAK

 

Bu devrim tüm radyolarda, televizyonlarda

İnternet sitelerinde, sosyal medyada

Tüm fenomenler arasında

Canlı yayımlanacak

Penguen belgeseli yarıda kesilerek verilecek

İktidarın değiştiği

Kaçanlar, bavulları toplarken canlı yayın açacak

Kaçamayacak olanlar pişmanlığını anlatacak

Son bir düğüm atacaklar

Çaldıkları paraların, çöktükleri tapuların

Ve bilmem kaç yerden maaşlarının üzerine

Düğüm atacaklar ticari ayrıcalıklarının üzerine

Maden tekellerinin üzerine

Bir gün geri dönecekleri ümidiyle

Tüm dünya canlı izleyecek

O büyük günün görkemindeki şenliği

8 Temmuz 2025 Salı

NE DEMEK


 

NE DEMEK?

 

Demek ki siz zorbalık ettikçe iktidarınız

Güçlenecek sanıyorsunuz

Demek ki siz muhalefeti tutuklarsak

Başka muhalefet çıkmaz diyorsunuz

Gözaltılar, hapislerle ve yasaklarla

İktidarınızı sağlamlaştırmak istiyorsunuz

Sultan Süleyman’a kalmayan dünya

Demek ki size kalacak

Suçlarınız yargılanmayacak

Bedel ödemeyeceksiniz demek ki

Demek ki siz yaşayacaksınız

Bin küsur odalı saraylarda

Sizin sarayınız müze olmayacak,

Harabe olmayacak,

Kamu binası olmayacak….

Siz ve yandaşlarınız

Masalların prenses ve prensleri gibi

Sonsuza kadar mutlu yaşayacaksınız

 

Öyle mi diyor okuduğunuz tarih, felsefe, sosyoloji

Ve bilumum bilim kitapları?

Öyle mi diyor Allah’ın indirdiği son kitap?

O kitabı tebliği eden peygambere öyle mi dedi?

Peygamberin katledilen damadı ve halifeleri öyle mi dedi size?

Peygamberin susuzluktan öldürülen torunları öyle mi dedi size?

Çarmıha gerilen Mesih ve ondan önceki binlerce peygamber

Size bunu mu müjdeledi

 

Yoksa siz cehenneme bir dakika daha geç girmek için çırpınan

Günahkârlardan mısınız?

 

Öyleyse size hayırlı kâbuslar dilerim

Kaçınılmaz sonunuz için

 

 

27 Şubat 2025 Perşembe

HASAN HÜSEYİN KORKMAZGİL - TEMİZ YAPIN HAPİSHANELERİ BEYLER

 



17 Aralık 2024 Salı

Bir audi'yi çok gördüler



 derler erbaş sürer sefa

sorarım bu nasıl kafa?

götürmeyeceğim ya öteki tarafa
bir audiyi çok gördüler

peygamber hep aç yatarmış
onu karıştırma, onlar ermiş
ali kul dünyaya niye gelmiş?
bir audiyi çok gördüler

diyorlar arabanın fiyatını gördük
peşin değil, faizsiz 12'ye böldürdük
sanki adam öldürdük
bir audiyi çok gördüler

soranlara itibardan tasarruf olmaz diyom
sanki lüks arabaya bir ben biniyom
diğer sorularınız için diyanet.com
bir audiyi çok gördüler

Ekşisözlük yazarı rollingstoness


12 Kasım 2024 Salı

SONRA YAPILACAK TEK ŞEY VAR (HAYIR DE) -WOLFGANG BOCHERT



SONRA YAPILACAK TEK ŞEY VAR (HAYIR DE) 

Sen. Makine başındaki adam ve atölyedeki. Sana yarın su boruları ve vanalar yerine
çelik miğferler ve makineli tüfekler yapmanı emrederlerse, yapılacak bir tek şey var:
HAYIR de!...

Sen. Tezgahı ardındaki kız ve bürodaki kız. Sana yarın bomba doldurmanı ve keskin
nişancı tüfekler için hedef dürbünleri monte etmeni emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...

Sen. Fabrika sahibi. Sana yarın pudra ve kakao yerine barut satmanı emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...

Sen. Laboratuardaki araştırmacı. Sana yarın eski yaşama karşı yeni bir ölüm icat
etmeni emrederlerse, yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...

Sen. Odasındaki ozan. Sana yarın aşk şarkıları yerine nefret şarkıları söylemeni emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...

Sen. Hastası başındaki doktor. Sana yarın savaşa adam yazmanı emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...

Sen. Kürsüdeki din adamı. Sana yarın savaşa dair kutsal sözler söylemeni emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...

Sen. Vapurdaki kaptan. Sana yarın buğday yerine top ve tank taşımanı emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...

Sen. Havaalanındaki pilot. Sana yarın kentler üzerine bomba ve fosfor yağdırmanı emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...

Sen. Dikiş masası başındaki terzi. Sana yarın üniformalar dikmeni emrederlerse, yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...

Sen. Cübbesi içindeki yargıç. Sana yarın savaş mahkemesine gitmeni emrederlerse, yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...

Sen. İstasyondaki adam. Sana yarın cephane treni ve kıt'a nakli için kalkış sinyali vermeni emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...


Sen. Kentin varoşlarındaki adam. Sana yarın gelir de siper kazmanı emrederlerse, yapacağın bir tek şey var:
HAYIR de!...

Sen. Normandiya'daki ana ve Ukranya'daki, sen Frisko ve Londra'daki ana. Sen Hoangho ve Missisippi' deki
ve Hamburg ve Kore ve Oslo'daki ana., bütün toprak parçaları üzerindeki analar, dünyadaki analar, sizden
yarın yeni kırgınlar için hemşireler ve çocuklar doğurmanızı isterlerse, dünyadaki analar, yapacağınız bir tek şey var:
HAYIR deyin!... Analar, HAYIR deyin!...

Çünkü eğer hayır demezseniz, eğer hayır demezseniz analar, sonra, sonra:

Gürültülü vapur dumanlarıyla yüklü liman kentlerinde büyük gemiler inildiye inildiye sessizleşecek, dev mamut
kadavraları gibi su üstünde ölgün ve hantal, su yosunu, deniz bitkileri ve midye kabuklarıyla kaplı, önceleri
öyle ipildeyip çınlayan gövdesi mezarlık ve çürümüş balık kokusuyla yüklü, yıpranmış, hasta ve ölü gövdesi
rıhtım duvarlarına karşı, ölü ve yalnız rıhtım duvarlarına karşı yalpalanacak.

Tramvaylar beyinsiz, ışıltısız, cam gözlü kafesler gibi yamru yumru olacak. Çürümüş hangarların arkasında, büyük
çukurlar açılmış yitik caddelerde raylar öylece duracak.

Çamur grisi, pelteleşmiş, kurşuni bir sessizlik dönenecek ortalığı, her şeyi unutarak, büyüyecek okullarda ve üniversitelerde
ve tiyatro salonlarında büyüyecek, stadyumlarda ve çocuk parklarında, korkunç ve hırslı kesintisiz bir sessizlik büyüyecek.

Güneşli taze bağlar yıkık yamaçlarda çürüyecek, kuraklaşan toprakta kuruyacak, pirinç ve patates ekilmeyen tarlalarda
donacak ve sığırlar katılaşmış bacaklarını devrilmiş iskemleler gibi dikecek gökyüzüne.

Enstitülerde büyük doktorların dahi buluşları asitlenecek, çürüyüp, mantarsı küfle kaplanacak.

Mutfaklarda, hücre odalarda ve kilerlerde, soğuk hava depolarında ve ambarlarda son torba un, son kase çilek, kabak
ve diğerleri bozulup gidecek, ekmek ters çevrilmiş masaların altında, parça parça olmuş tabakların üstünde yemyeşil kesilecek,
ortalığa yayılan yağ arap sabunu gibi kokacak, tarlalarda buğday paslanmış karasabanların yanına düşüp kalacak, yok edilmiş
bir ordu gibi ve tüten tuğla bacalar, demirci ocakları ve yıkık fabrika bacaları sonsuz çimle kaplanarak ufalanacak, ufalanacak,
ufalanacak.

Sonra son insan dökülüp parçalanmış barsaklarıyla ve kirlenmiş ciğerleriyle zehir gibi kızaran güneşin altında yalnız ve yanıtsız
ve yalpalayan yıldızların altında bir yanılgı gibi ordan oraya dolaşacak, o kocaman beton yığınları, tenha kentlerin soğuk putları
ve gözden kaçması olanaksız toplu mezarlar arasında yalnız, son insan, kupkuru, delirmiş, allaha küfrederek, yakınarak o korkunç
soruyu soracak : NEDEN? Bu ses bozkır derinliğinde yiterek duyulmaz bir hale gelecek, yıkıntılar üzerinde esecek, çatlaklar
arasından akacak, bu ses, ibadethane enkazları içinde ve sığınaklara çarparak şaklayacak, kan birikintileri üzerine düşecek,
duyulmayacak, yanıtlanmayacak, son insan-hayvanın son hayvanca bağırışı.

Tüm bunlar olacak, yarın, yarın belki, belki hemen bu gece, belki bu gece, eğer-eğer-eğer siz.
HAYIR demezseniz!...




Wolfgang BORCHERT

Çeviri : Rahman HAYDAR
Kaynak : www.yersizyurtsuz.com

14 Ekim 2024 Pazartesi

Khosro Golsorkhi -EŞİTLİK



 “Bir eşit değildir bir'e!"

İranlı şair Khosro Golsorkhi 1974 yılında idam edildi ..
Bu şiir onun hatırası için okunsun ve unutulmasın ..

EŞİTLİK

Öğretmen tahtada bağırır,
Ellerini örtmüş tebeşir tozu,
Sınıftakilerin umurunda mı?
Pestil yiyip dalgalarındalar,
Kimisi “Gençler” dergisine dalmış,
Aldıran yok kendini paralayan öğretmene,
Ve doğrulamaya çalıştığı o denkleme!
Karanlık tahtaya yazılmış mahzun beyaz bir yazı;
Bir eşittir bir diyor!
Birden bir öğrenci parmak kaldırır;
Hep biri çıkmalı itiraz eden,
Tek tek kelimeleri sıralıyor;
Eşitlik büyük bir yalandır diyor!
Öğretmen gence şaşkınca bakar,
Genç dönüp sessizce sorar;
"Bir insan şayet bir sayı olsaydı,
Yine de bir bire eşit mi olurdu hocam?”
Zor bir soru herkes donup kalır,
Öğretmen sinirli sinirli düşünür,
Sonra evet deyip kesip atar!
Öğrenci gülümser itiraz eder,
Birer sayı olsaydı insanlar der;
Parası ve gücü olan daha fazla olur,
İyi ve yürekli olan daha az!
Birer sayı olsaydı insan,
Üstün olurdu teni beyaz olan,
Düşük kalırdı zenci adam!
İnsan sayı olsaydı şayet hocam,
Eşitlik alt üst ederdi herşeyi durmadan!
Nasıl zengin olurdu hırsız alçaklar?
Kim örerdi Çin’in etrafına yüksek duvarlar?
Bir insan bir insana eşit olsaydı,
Kimin sırtı yük altında bükülür?
Bir insan bir insana eşit olsaydı,
Kim çürürdü hapiste o zaman?
Kim işkence altında ölürdü hocam?
Öğretmenin sesi yavaşça duyulur;
Açın notlarınızı gençler diyor,
Yazın oraya büyük harflerle;

“Bir eşit değildir bire!