Cehaletin Feraseti Mi Var?
Cehaletin Feraseti Mi Var
Bu sağcıların garip bir cahil, okuma yazma bilmeyen ve taşralı insanlara karşı konulmaz bir sempatisi ve okumuş insanlara karşı garip bir nefreti var.
Bunu son yıllarda fazlası ile dillendirmeye başladılar.
Eğitim seviyesinin artışından nefret ediyorlarmış, cinleri tepelerine çıkıyormuş.
Üstelik bunlar, profesör unvanlı akademisyenler.
Müslüman dünyası genel anlamda bunların hayali gibi.
Dünya genelinde Müslümanların %55’i okuma-yazma bilmiyor.
Buna karşın nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan 55 ülkenin gayrı safi milli hasılalarının toplamı, Almanya kadar etmiyor.
Gene aynı 55 ülkenin ürettiği bilimsel makale sayısı Stanford üniversitesi (A.B.D) kadar bile etmiyor.
Buna karşın Müslüman liderler halkı cahil bırakmaya kararlı. Her yerde kızların okullaşmasına karşı çıkıyorlar.
El Kaide’nin batı Afrika’da ki kolunun adı Boko Haram, yani eğitim haram.
TRT, batı tipi eğitim haram diye çeviriyorlar ama doğu tipi eğitim mi kaldı?
En büyük iddiaları, cahil insanların daha ahlaklı, daha vatansever falan olduğu!
Hâlbuki istatislikler tam tersini söylüyor. Pkk’ya katılanların %60’ı ilkokul mezunu bile değil.
Diğer terör örgütlerinde de benzer oranlar var. Adi suçluların ve aile içi suç işleyenlerde de benzer oranlar var.
Hadi diyelim ki istatistikler, polis raporları yalan söylüyor, her gün izlediğiniz televizyonlar, okuduğunuz gazetelerde mi yalan söylüyor?
O meşhur üçüncü sayfa haberlerinde, Müge Anlı ya da benzeri reality Show denen programlarda ne zamandan ne zamana üniversite mezunlarına, kültürlü insanlara rastlıyorsunuz?
Hangi mafya babası kitap kurdu, evinde kütüphanesi var?
Okumamış, eğitimsiz insan kalabalığı bir siyasi, ekonomik güç olsa, Bangladeş olur (163 milyon).
Bu ülkenin yüz ölçümü, Yunanistan’ın yarısı kadar ve nüfus Rusya’dan fazla.
Böyle bir kalabalık, askeri bir güç olsaydı, 1967 Haziranında, birleşik Arap orduları, kendilerinin onda biri kadar olan İsrail’de, 6 (yazı ile altı) günde yenilmezdi.
Bir de asıl iddiaları bu eğitimsizlerin daha inançlı olması konusunda.
Bu konuda da şunu diyebilirim, eğitimsiz insanlar, kendilerine bir dini, siyasi ve benzeri önder bulur, sonuna kadar güvenir.
Mesela Doğru Yol partisi, İstanbul’da dördüncü partiyken, Anadolu’da yirmiden fazla şehirde birinci partiydi.
Eğitimi düşük kırsal kesim, son nefesine kadar kıratın böğrüne mührü bastı.
Sağcı, muhafazakâr liderlerin eğitimsiz insanlara sempatisinin sebebi budur.
Eskilerden Cüneyid-i Bağdadi’nin Nişaburlu cahil kadınların imanından istemesi bundandır.
Mesela bu eğitimsiz insanlar Kur’anda kader ima bile edilmezken, nedir bu kadere iman, demez.
Okumadığı için, temel öğrenme yolu dinlemedir ve duyduğuna da hemen inanır.
Doksanlı yıllarda televizyon kanalları açılmadan evvel uzun süre, bazen de neredeyse bir buçuk yıl test yayını yapardı.
Şu günlerde terörist olarak nitelendirilen bir dini örgütün kanalının test yayınında, ekranda bir programda saz çalınıyor.
Bir kadın canlı yayına bağlanıyor ve bağlanır bağlanmaz ağlamaya başlıyor.
Sipiker: Teyzeciğim, niye ağlıyorsunuz?
Teyze: Ben bu kanal açılsın diye sekiz tane bileziğimi bağışladım, siz orada kafir işi saz çalıyorsunuz.
Alevi olduğum halde, okulda öğretmen arkadaşların ısrarları ile bir dönem Cuma namazlarına gittim. ( Uyumdavranışı üzerine yazıma bakın)
Namazı bırakmamın en büyük sebebi, imamın her cumadan sonra cemaatten para istemesiydi.
Üstelik de diyanet ya da devlet kurumları için de değil, şimdilerde terör örgütü ilan edilen cemaat için istiyordu.
Sadece onun için değil, diğer tarikatlar için de istiyordu.
Bir şey dikkatimi çekti, öğretmen arkadaşlar, bazıları cemaat abisi de olsa, öyle bonkörce bağışta bulunmuyordu.
Ayıp olmayacak bir miktarda para veriyorlardı.
Eğitimsiz, düz işçi olduğu belli kişilerde cömertlik yapmaktan hoşlanıyordu.
Aynı eğitimsiz kitle, günah işlerken de benzeri bir fütursuzluk yapıyor, bazen bir aylık kazancını bir pavyonda bir günde yiyor.
Bazen de sevgililerinin peşinde birkaç ayda servetlerini bitiriyor.
Yatırımda da aynı fütursuzluk, tedbirsizlik ve ataklık var bu eğitimsiz insanda.
Definecilik, bahis ve ganyandan para kazanma ve dolandırıcılara kolayca para kaptırma meyli de daha çok eğitimsiz insanlarda görülüyor.
Eğitimli insanlar da, eğitimsiz insanlarla bir aradaysa, uymaya meyil gösteriyor.
Gene de eğitimsiz insanlar bu konularda en önde.
Gene de eğitimsiz insanları istemelerinin tek nedeni, onları kolayca kandırmaları, dolandırmaları değil, eğitimsiz, okula gitmemiş insanların yoksulluğa alışkın olması.
Yıllar sonra fark ettim ki fakirlik sadece parasızlık, eşyasızlık, evsizlik, kötü yaşam koşulları, işsizlik değil, bunu kabullenmek.
Bu da küçük yaşta oluyor.
Bunun için çocuk, daha ergenliğe girmeden, soyut işlemler evresine gelmeden okuldan alınmalı, işe gitmeli, evlenmiyorsa nişanlanmalı.
Ben son birkaç yıldır pek çok okulda çalıştım, endüstri meslekler ve imam hatipler dâhil.
Onlardan da ucuz iş gücü ve küçük gelin çıkmaz.
Pek çok esnafla konuşuyorum, meslek liseli stajyerlerinden memnun değiller, hepsi de beşinci sınıftan itibaren çırak çalıştırmak istiyorlar.
Çoğuda sekiz yıllık temel eğitime karşıydı. Sekizinci sınıfı bitiren öğrenciler, ustaların her dediğini yapmıyordu.
Çünkü itaat ahlak devresinden sorgulayıcı ahlak devresine geçmişlerdi.
Kendi ihtiyaçlarını düşünüyorlardı, öyle sabah erkenden gelip, gece geç yarılarına kadar kalmıyorlardı.
Eğitimin açık işlevleri vardır, bilgi vermek, ahlakı geliştirmek gibi.
Bir de gizli işlevleri vardır, eş seçimini kolaylaştırmak, çocuk bakımı yükünü öğretmenlerin üzerine yıkmak gibi.
Bir önemli gizli işlevi de çocuk sömürüsüne engel olmaktır.
Pek çok din adamı kılıklı sahtekâr bu yüzden de eğitimi istemez.
Okurlarım, dostlarım cahil insanın feraseti, yani sezgisi diye bir şey yoktur. İnsanımızı cahillikten koruyalım.