Bu is 2010 yetmez ama evet referandumunun heme ardından Türk Hava Yolları uçaklarında İstikbal Göklerdedir sözlerinin sökülmesi ile başlayan cumhuriyeti silme girişimlerinin de ötesinde, Amerikalıların intikamını almaktır.
Aslında siyasal İslamın her yaptığı batının ve büyük devletlerin intikamı sayılabilir. O üzerine ağıtlar yaktığınız İskilipli Atıf Hoca, İngiliz Muhipler derneği üyesiydi. Said-i Nursi'nin risale denen kitaplarında ya da Süleyman Hilmi Tunahan'ın kasete alınmış vaazlarında, Amerika ya da İngilizlere karşı tek bir söz bile bulamazsınız.
Geçmişte Rahip Robert Frew (Nutukta adı Rahi Fru diye geçer.) varsa şimdilerde Rahip Bronson var. Bronson'un Donald Trump ile bir videosunu izlemiştim.Sözüm ona yılların rahibi ve Trump'ı kutsayacak ama iki duayı ezberinden okuyamıyor.
Halen ülkemizde bir sürü rahip Bronson ve Molla Sait Efendi var.
15 Temmuz'da hepsini kaybettiklerini zannetmek enayiliktir.
Mustafa Necaati'nin kısa süren Milli Eğitim bakanlığı, Amerikalıları çok derinden yaralamıştır. Ben de bunu Amerika'nın ilk Ankara büyük elçisi John Grew'in anılarında öğrendim.
Bu dönemde önce Bursa Amerikan kolejinde, sonra o zamanlar Anadolu'da çok fazla olan Amerikan kolejlerinde okuyan bazı Türk çocuklarının, özellikle de kızların Hristiyan yapıldığı, ciddi bir şekilde misyonerlik çalışmaları yapıldığı tespit ediyor. Mustafa Necaati'de bakan olarak soruşturmayı bizzat ele alıyor. John Grew'in mesaisinin büyük bir kısmı, okulların kapanmamasını sağlama çabası alıyor. Grew, laik ülkenin buna karşı olmasını Türklüğü koruma çabası olarak görüyor.
Şimdi de Amerika, bunun intikamını onun evine Nuri Pakdil'in adını vererek alıyor.
Bu günkü (18 Haziran 2020) tarihli Sözcü gazetesinde Yılmaz Özdil'in köşe yazısından öğreniyoruz. Meşhur kozmik odaya sebep olan olayda istihbarat subayları Bülent Arınç'ı değil, şüpheli bir albayı takip ediyormuş ve o albay kimin evindeymiş, bilin bakalım.
Nuri Pakdil ve bu adamı utanmadan Mehmet Akif Ersoy'a komşu olarak Tacettin dergahına gömdüler.
Aziz Nesin'in de belirttiği gibi siyasal dinciler her tarihte işgal güçlerinin ve büyük devletlerin uşağı oldu. Kadızade Vani bey, o dönem Türk ve Müslüman erkeklerin gayrı müslüm kadınlarla evlenmemesi için ferman çıkarmış ve gayrı müslümlerin müslümanlaştırmasına engel olmuştı.
Malum tarikat dünyanın dört bir yanındaki okulları ile övündü. Bu tarikatın, Müslümanlara zulm eden ve onları sınır dışı eden Myanmar'da ve Müslüman olmanın yasak olduğu (vatandaşlıktan çıkıyorsun) Angola'da bile okulları var. Buralarda hiç Müslümanları korumuş mu? En önemlisi kaç gayrı müslümü Müslüman yapmış.
Mevlana'nın babası Sultan Velet'de ateşli bir Moğol casusudur. Meşai (Farabi, İbni Sina gibi önemli bilim adamlarının olduğu felsefi akım) filozoflarını ve gök bilimcileri suçladığı için Harzemşahların Moğollara yenileceğini ilan etmiş, Moğol ordusunu öve öve Afganistan Belh'den Konya'ya, arada hacca da giderek, göç etmiştir. Ne Mevlana'nın, ne babasının ne de arkadaşı Şemsi Tebrizi'nin kitaplarında İslam ülkelerini yakıp, yıkan Moğollar aleyhine tek söz bulamazsınız ama Meşai filozofları ve onları koruyan devlet adamlarına hakaret edip, dururlar.
Tıpkı Atatürk'de bu adam diye hakaret eden Sait, Hilmi ve diğerleri gibi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder