Pek çok kişi, halkın yaşadığı medya manipülasyonundan ve bu manipülasyonun bir kısım insan için etkilerinden habersiz. Karşımızda bir sürü şaman-rahip tarafından övülen reis putu var ve biz ona karşı yeni bir lider çıkardığımızda, önce kendimiz gömüyoruz.Solda muhalefete muhalefet çok yaygın. Eskinden kimse birbirini yeterince çok solcu (Marksist-Leninist) bulmadı, şimdi Kemalist-Atatürkçü bulmuyor. (https://onbinkitap.blogspot.com/2019/08/sahte-muhalefet-muhalefete-muhalefet.html)
Yıllar önce, Mesnevi'den bir sözden etkilenip, Put ve Şaman diye bir kitapçık yazdım ama bastıramadım. Sadece Bakara diye bir romanınm vardı, onu bastırdım. (https://onbinkitap.blogspot.com/2018/07/bakara-tantm.html) Bu Şaman ve put ilişkisi de, Mesnevi'de bir yerde Mevlana, hiç bir şaman, putunu senin kadar güzel süsleyemez diyordu. Ben de etrafımızdaki putlar ve şamanları üzerine bir şeyler yazmıştım. Bilgisayarımın harddiskinde duruyor. Belki bir gün bloga falan eklerim. Her türlü heykele, resme put diyen, saygı gösterilerine putperestlik diyen dinler, büyüklü-küçüklü pek çok put yaratmış ve onların (Mevlana'nın deyimiyle) şamanlığını yapmaktadır. Kuran'da, Muhammed'den sonra kimin geçeceğine dair en fuak işaret yoktur. Kendisi de buna dair en ufak imada bulunmamış, sadece hasta olduğunda, Ebu Bekir'in arkasında namaz kılmış ama son ana kadar da, damadı Ali dahil kimseyi kendisine vekil atamamıştır. Yani kendisinden sonra bir evliya, ermiş, gavs gelmesini, son peygzmberin kabul etmesi mümkün değildir.
Diğer yandan hiç bir Kemalistin, Atatürk'ün sevdiği şarkıları dinleyen inekler daha çok süt veriyor dediğini yada Ataürk'ün dokunduğu eşyalardan şifa aradığını falan duymadım. Daha ilginci, Atatürk'ün akrabaları (amca-dayı-teyze-hala veya daha uzaktan akrabalarının çocukarı) falan Türkiye'de yaşamaktadır. En ünlüleri şari Süreyya Berfe (soy adını Cemal Süreyya'nın önerisi ile değiştirmiştir) ve yazar Gündüz Vasaf (12 Eylül'de vatandaşlıktan çıkarıldığında, çocuğuna kimlik çıkartmak için akrabalığını kullandığını kendisi yazar)'dır. Onun soyundan geldiği için politikada pirim yapmaya kasan da olmamıştır. Onun soyundan gelen dolar milyarderi de yok.
Ona benzerliğinden (fiziksel benzerliğinden) aydalana şerefsizler var. Son günlerde Tiktok'tan yayın açıp, bağış toplayanların da kara para aklayanlar olduğunu düşünüyorum.
Öte yandan şeylerin-gavsların ipi tutuluyor ve böylece tövbeler kabul olunuyor. Bu ipi tutmakta bedava değil. Belli bir miktar para verip, gavsın inşaatında-tarlasında çalışıyorsunuz. Gavs ölünce üç oğlu gavslığı paylaşamayıp, ayrı ayrı kendi tekkesini açıyor. Peygamberin öz torunları, iktidar çekişmesi yüzünden katledilip, sonrasında şükür namazı kılınmışken, gavslar-şeyhler bir bahane ile kendi soylarını kutsuyorlar. (https://onbinkitap.blogspot.com/2019/02/fuzuli-hakikatul-saada-ilhan-arsel.html)
Bu kutsama, bazen siyasi figürlere de yansıyor. Siyasal İslamcılar, Rastafari mezhebi üyelerinin, Habeşistan kralı Haile Selassie'ye kutsallık yüklemeleri gibi, Osmanlı'nın son padişahı 2. Abdülhamit'de bir kutsallık yüklemişler. Gariptir ki her ikisi de bir darbe sonrası devrildi. İslamcıların Abdülhamid'i, Alevilerin Ali'si gibi gerçekle alakası olmayan, hayal ürünü kişilerdir. Abdülhamit padişahlığında, iki Türkiye yüz ölçümünden daha fazla toprak kaybetmiştir Osmanlı. 93 harbi denen 1877-78 Osmanlı Rus savaşı ile Balkan savaşları hariç tutulsa bile, Kıbrıs, Tunus, 1897 zaferine rağmen (Osmanlı askeri bir kaç ayda Atina önlerine gelmişti) kaybedilen Taselya ve Yunan kıralının oğlu Osmanlı valisi yapılarak, fiilen Yunanistan'a verilen Girit'de kayebilen topraklar arasındadır. (Buna 93 harbi ve Balkan yenilgisi topraklarını ayrıca ekleyebilirsiniz.) O dönemde Osmanlı devleti, batılı devletlerin elinde kuklaydı. Elçiler, padişahla çoğu kez katipleri yolu ile muhattap oluyorlardı. Osmanlı bankasını soyan Ermeni çete, İngiliz elçsinin himayesinde gemiye binip, ülkeyi terk etmişti.Abdülhamid döneminde Osmanlı, banka soyan ayrılıkçı teröristleri himaye eden İngiliz büyük elçisine protesto çekmekten bile acizdi. (Dizide muhtemelen bu gösterilmedi.) Bu günkü Abdülhamid imajını, daha doğrusu putunu, Necip Fazıl Kısakürek ve sağcılar, kırklı yıllardan itibaren yarattılar. Alevilerin Ali'si de, gerçek peygamber damadı ve amca oğlu Ali'den farklı bir kişiliktir. Dönemden kalan yazılı belgelere göre kısa boylu ve kel kafalıydı. Cem evlerinde resmi bulunan yakışıklı Arap, Halife Ali değil, başka biri.
Antik çağda da krallar, bazen yaşarken, bazen de öldükten sonra tanrı ilan edilir, haklarında hurafeler, mucizeler uydurulurdu. Sümer aristokratları kendilerine gökten inenler derdi. Amaçları garibanların gözünü korkutmaktı. Onların bu sözleri, 20. yüz yılın UFO tarikatlarının sözde delili olmuştu. İslam öncesi Türkler de, Akbudun-Karabudun diye ikiye ayrılmıştı ve karabudunların siyasete karışma hakkı yoktu. Yazının yaygınlaşması ile insanların soy takibi kolaylaştı. Bu sefer de Zerdüş (ya da Zararthastarabuda) 'den başlayarak, tanrıdan (yada tandrılardan) mesaj aldığını söyleyenler çıktı. Bu peygamberler, kendilerinin son olduğunu söylüyorlardı. Kendilerinin gelişiyle, evren yeni bir döneme girmişti. Kendilerinin sözleri, tanrı sözüydü.
Ama yüzlerce, binlerce yıl önce ölmüş bir peygamber, tanrı elçisi, insanları yönlendirmeye yetmiyordu. Bu yüzden de ermişlik-evliyalık kurumunu-putunu çıkardılar. Kendilerini gayb alemine gittiklerini, insan üstü işler yaptıklarını iddia ettiler. Bazıları bunu kendileri iddia etti. Örneğin hadis derleyicisi Buhari, Bağdat'da bir sürü hadisten sınav olur, Hadiler karıştırılır ve rahiv senedi kimlerdendir veya ona benzer sorular sorulur. İnsan üstü, abartılı bir sürede, yemeden, içmeden, tuvalete gitmeden, namaz bile kılmadan yapılan sınavdan başarı ile çıkmıştır. Benzer bir sınava da İstanbul'da Said-i Nursi girmiştir. Her ikisinin de tek şahidi kendisidir. Tek kaynak, kendi kitaplarıdır. Said-i Nursi, İstanbul günlerinde, Abdülhamid'in emriyle akıl hastanesine kapatılmıştır. Yani ne Abdülhamid, ne de Nursi, sandıkları kişi değildirler.
Diğer yandan bu putlaştırma, politikacılar için de yapılmaktadır. Politikacılar, çok fazla yüceltilmekte, (Abdülhamid örneğinde olduğu gibi) zamanında sevmeyenler de, öldükten sonra yüceltmektedir. Alparslan Türkeş, neden Türk milliyetçiliğinin başbuğudur? Ne gibi bir başarıyla bu ünvanı almıştır? Bir politikacı olarak en fazla, o da 1995 seç,mlerine tek başına girerek, %8,18'dir. Bir albay olarak en önemli işi, 27 Mayıs darbesine katılmak, sonra da kendisini başbakanlık müşaviri yapmaktır. 1944 yılında ise, bir Nazi işbirlikçisi olarak Nihal Atsız'ın yandaşlarından biridir. Nazilerin artık yenilmesinin kesin olduğu, Türkiye'ye saldırmak bir yana herhangi bir yaptırım da yapamayacağı anlaşılınca, bu topluluk dersdest edilmiştir. Muhsin Yazıcıoğlu ise, %1'i ancak öldükten sonra geçmiştir. Her ikisinin de tek başarıları, sağı sokakta temsil edip, 12 Eylüle giden yolu açmaları ve Alevileri toplum dışına itilmeleri oldu.
https://onbinkitap.blogspot.com/2020/06/turkes-ve-muhsin-kotulugun-yuceligi.html
https://onbinkitap.blogspot.com/2023/07/turk-milliyetciliginin-acinasi-hali.html
Yazıcıoğlu'nun oğlu, babasının ölümü ile ilgili olarak Kılçdaroğlu'ndan yardım alsa da, Türkeş'in çocukları MHP hariç başka partilerden siyaset yapsa bile, yüce kişilik, yani put olarak kalacaklardır. Putperestler gerçek tarihe, yazılı belgelere değil, mitolojilere inanırlar. Sürekli övülür ve yüceltilirler. Bu yüzden propaganda çok önemlidir. Sadece seçim zamanı değil, sürekli bir iştir bu. (Bu şahsa Reis dememe pek çok kişi kızacak. Ben hem hukuksal sorun çıkmasın, hem de adını ve ünvanını pek anmak istemediğim için böyle diyeceğim.) Geçenlerde sıradan bir haber izliyorum, politik olmayan. İki ayrı alt yazı geçiyor, biri sağa doğru kayıyor, diğeri sola doğru. Her ikisi de Reis'in açıklamaları.Sıradan bir yandaş gazetenin manşeti, reisin bir boy fotosu (genelde de aynı foto) ve caklı cekli bir cümle. (bitecek,düşecek vs) Bir kere, resmi bir yemekte, çorbaya ekmeğini banmıştı. (Resmi yemeklerde ayıp kabul edilir.) Tüm yandaş troller, bu ekmeği bana bana yeme olayını, halk adamlığı, halktan gelmelik olarak günlerce övdü. (Uzun zamandır bu halk adamlığını yapmıyor, uzun zamandır dış güçlere ey çekmediği gibi.) Kılıçdaroğlu'nun oğlu askere gittiğinde de (Reis'in bir oğlu çürük raporlu, diğeri bedelli yaptı), reisin askerliğinden fotolar dolaştı trol hesaplarda.
Bir de işin ilginci, o zamanlar merkez medyası dediğimiz, holnding medyalarının, daha İBB seçildiği zamanlarda bile, bunun reis yada şu anki iktidar partisi iktidara gelmeden de öyle olması, reise zor soru sormaması ve başka arti liderleri ile açık oturum veya benzeri bir etkinlikte hiç bir zaman bir araya gelmemesidir. (https://onbinkitap.blogspot.com/2023/11/turk-medyasinin-2002-harekati-akp-nasil.html) Buna Cem Uzan'ı hariç tutabiliriz, zira Uzan cidden iktidar hedefliyordu. Bu yüzden seçimden önce önce onun medyasının icabına bakıldı. (https://onbinkitap.blogspot.com/2023/08/uzan-ailesinin-ve-genc-partinin-siyasi.html) Buna karşın şu anki iktidarın da hem Aydın Doğan başta olmak üzere merkez medya holdinglerine (her ne kadar o holdinglerin medyasını elinden usulca alsa da) hem de TÜSİAD'a çok tehdit edip, tetik düşürmemesidir. (https://onbinkitap.blogspot.com/2023/11/aydin-dogan-kimdir.html) Şeth uçmaz, müridleri uçurur diye boşuna dememişlerdir.
Peki muhalefet ne yapmaktadır? Türk muhalefetinde, ciddi bir muhalefete muhalefet sorunu vardır. (https://onbinkitap.blogspot.com/2023/06/leviathana-muhalefet-1-muhalif-enerjiyi.html)
(https://onbinkitap.blogspot.com/2022/12/muhalefete-muhalefetin-12-eylulu-ve.html)
(https://onbinkitap.blogspot.com/2019/08/sahte-muhalefet-muhalefete-muhalefet.html)
Gerçek muhalefet, diğer muhalefet birimleri ile kavga etmez, onlarla uğraşmaz, yapsa da bunu minimum yapar. Nasıl ki şeyh uçmaz, müridleri uçurursa, Lenin'de uçmaz, Bolşevikler uçurur. Lenin demişken, kendisi dünyada heykeli en çok yapılan gerçek kişisi olur. ( İsa ve Buda'nın heykelleri temsilidir, gerçek yüzleri bilinmez.) Ülkemizdeki Atatürk heykel, resim, büst ve rölyeflerinin çokluğu, Ruslara özenmekten, daha doğrusu öykünmektendir. Lenin'de liderlik sürecinde büyük hatalar yaptı, örgütü bir kaç kez bitme noktasına geldi. Bolşevik tarihçiliği bunu çok az eleştirdi.
Diğer yandan tanrıların, kötülüğü yükleyecekleri kötü tanrıları da olmalı. Tek tanrılı dinlerde bu şeytan yani asi melektir. Düşmanları şeytanlaştırma da ciddi bir propaganda işidir. A.B.D, yüzlerce filmler, Vietnamlıların vatan savaşını, komünizm-kapitalizm savaşı haline getirdi. Sovyetler Birliğinin dağılmasında bence en büyük etken, Holivud kadar eğlenceli filmler yapamaması, doğru-dürüst propaganda yapamamasıydı. Gramishi ve Alhauser, bu konuyu çok ayrıntılı incelemiş ve anlatmıştı. Şamanların, sadece kendi putlarını süslemeleri ve yüceltmeleri yetmez. Rakip putları yada putu yıkmak isteyenleri de şeytanlaştırmalı, çamur atmalıdır. Camilerimizi ahır yaptılar, mum söndü yapıyorlar, camşde içki içildi, Kabataş yalanı gibi olaylar, bu karşı propagandanın işleridir. Bu yalanların delile ihtiyaçcı yoktur. Goebbels ilkeleri bunun içindir. (https://onbinkitap.blogspot.com/2021/09/duygu-egitimi-nasil-olur-1goebbels.html)
Muhalefete muhalefet, sürekli muhalefetin yetersiz olduğunu, liderlik vasfı olmadığını söyleyip duruyor. Bunlar iktidarın kimi gizli, kimi de kandırılmış ajanlarıdır. Hemen her cumhur başkanlığı seçimi öncesi adayları karalamalar, ana muhalefet partisi liderini bir sebepten beğenmemeler bunlardır. MHP, yıllarca ANAP ve DYP tabanının kemirerek büyüdü ama asla DYP-ANAP aleyhine laf etmedi. Şimdi de iktidar partisinin tabanını kemiriyor ama iktidara tek bir laf etmiyor. Muhalefette ise halen muhalefeti beğenmeme var.
Şimdi ana muhalefet partisinin genel başkanı değişti. Şahsen ben ihtimal veriyordum ama kumar oynasam, mevcut başkanın değişmeyeceğine paramı yatırırdım. Şu anki siyasi partiler yasası ve partilerin yapısı, buna imkan vermiyor. Eski başkanın çok hatası olmuştur, onu savunacak değilim. (https://onbinkitap.blogspot.com/2023/07/neden-kilicdaroglu-istifasini-istemek.html) Bu seçim yenilgisinin iki sebebi Meral Akşener ile Yılmaz Özdil'dir. Bir bütün olarak muhalefetin değerini düşürmülkerdir.
Şu andan itibaren muhalefetin işi, propaganda da istikrar ve öncelikli hedefin iktidar olduğunu unutmamaktır.
Farklı bir şekilde anlatımın için teşekkürler. Kalemin kadar farklı bir insansın sana ihtiyaç var. Hep yaz
YanıtlaSil