En son, 1934 Trakya progromunu ile ilgili kitabı.okuyunca, aslında çok ortada olan somut bir gerçeği kavradım. Devletten izinsiz progrom olmaz. Mesela Trakya progromunu Atsızcılar İzmir'e ve Romanlara ve kendi aralarında Rumca konuşan Girit göçmenlerine de işin içine katmaya çalışmış ama devlet engel olmuş. En son olarak Almanya'da, basınımızın reyting uğruna dönerci cinayetleri adını verdiği NSD ( Nazi yeraltı hücresi) cinayetleri de, bir polis cinayeti ve başarısız bir banka soygunundan sonra sonlandı ve failler yakalandı.
Son günlerde göçmenlere duyulan nefrete beslenen yeni parti malumunuz. Bir özelliği de muhalefete muhalefet etmesi. Öteden beri emin olduğum bu şüphe, Buğra Atsız'ın Kanada'dan destek vermesi ile ispatlandı. Kendisi, Türkiye'de mülkleri olan gurbetçilere benziyor. Ülkesi ile tek bağı, babasının kitaplarının geliri. Atsız, Aziz Nesin, Yaşar,Kemal, Orhan Kemal, Necip Fazıl gibi ünlü ve ölü yazarlar, best seler listelerine girmese de, düzenli olarak çok satarlar. Ölümlerinin ilk yetmiş yılında, mirasçıları bu kitaplardan telif ücreti alırlar. Yetmişinci yıldan sonra da ortalık malı olur, Sabahattin Ali'nin kitapları gibi kapışılırlar.
Atsız'ın kitaplarının satışları, şöhretine göre bayağı düşüktür. Sebebi de iki oğlunun da, özellikle de ölümüne yakın, babalarını yalnız bırakmasıdır. Şimdilerde artık var olmayan Batı (Federal )Almanya'nın başkenti Bonn'da, Kültür müsteşarı olan annelerinin yanlarında olan ve orada üniversite okuyan iki oğlunun, ölüm döşeğinde onlara bir telgraf bile çekmeyip; onun nefret ettiği Cumhuriyet gazetesinin Bonn temsilciliğinde çalışmaya başlamalarıdır. Bu süreçte, Atsız'ı sevmeyenlerin, iki oğlun da Komünist oldu diye alay etmesi, yarasını deşmiştir. Zaten sağlığı bozulduğu halde, dönemin cumhurbaşkanı Fahri Korutürk onu affetmemekte diretmiş, sevenleri ricacı olmuş, Kadir Mısırlıoğlu gibi kendisini sevmeyenlere alay konusu olmuştur. (Mısırlıoğlu'nun videosu 2022 temmuz itibarı ile Youtube'da mevcut, siz bu yazıyı okuduğunuzda silinmiş olabilir.)
Karısı ve oğullarının böyle davranmaları, muhtemelen aldıkları tehditlerdir. Oğullarının Atsız'dan uzaklaşması, Türkiye'deki ırkçı ve Anti Semitik düşünceyi zayıflattı. Atsızcı üz faşizm, zaten Türk toplumuna uymuyordu. Türk faşizmi, örtük faşizmdir.( https://onbinkitap.blogspot.com/2022/01/ozelde-turk-fasizminin-genelde-fasizmin.html )
Türk faşizmi nadiren açı ve nettir. Genelde dost görünür, yağma gününü bekler. Açık faşizm, çoğu kez ergenlik-gençlik işidir ve pek çok kere yetişkinler, kan davası konulu Yeşilçam filmlerindeki Aliye Rona'nın, sen küçüksün, az ceza alırsın demesi gibi, çocukları öne sürerler. Hrant Dink'in katili Ogün Samast, 17 yaşındadyı, Trabzon'dan gelip, İstanbul'da gazeteci öldürdü. Benin hayatım Ankara'da geçti. Emin Çölaşan, Bekir Coşkun gibi nice ünlü gazeteciler ve yazarlar Ankara'da yaşar. Ben imza günleri dışında, Yüksel caddesinde günün geçiren şair Ahmet Telli ile, yazar Nihat Genç ile karşılaştım. 17 yaşında bir genç, Trabzon'da yaşayıp, İstanbul'da yaşayan bir gazeteciyi nereden bilebilir? Bir insanı öldürmek için, o insanın rutinin bilmek, silahını tanımak, menzilini bilmek gerekir. Önceden defalarca prova yapmış olmak gerekir. Siz o kişinin, birileri tarafından eğitilmeden, defalarca prova yapmadan, böylesi önemli bir kişiyi öldürmeye götürüldüğünü mü sanıyorsunuz?
Peki binlerce öteden, Kanada'dan, Buğra Atsız'ın, Türkiye'de yeni kurulan bir partiyi nereden biliyor da, destekliyor. Kendisi yıllarca Allahsızlığı yayma kürsü başkanı gibi çalışıp, ateizm propagandası yaptı. Son bir kaç yıldır da birden bire Türkçülüğü ve babasını hatırlayıp, yıl dönümünde Atsızcılara mesajlar gönderdi.
Bence bunda tek amacı, babasının kitaplarından gelen telif paralarının düşmemesi. Atsız gibi ünlü ve ölü yazarlar, best seller listelerinde görülmese de, düzenli olarak çok satan yazarlardır. Yoksa kızı Maya Atsız'ın Türkçe bile konuşmadığı Buğra beyin, Türkiye'de olan biteni önemsediğini sanmıyorum. Maya hanım, İnstagram hesabına göre taşlardan takılar satıp, Şamanizm üzerine dersler veriyor. Facebook hesabında diğer yarım (çeviri öyle diyor) dediği, faulleri uzun ve Türk olmadığından emin olduğum rock müzik yapan erkekle evli ya da evli gibi. Ben, Buğra bey ve ailesinin homoseksüel evliliği referandumuna evet dediğinden eminim. Zira böyle referandumlarda hayır çıkması, sağın ve faşizmin yükselmesi, Türkler dahil göçmenlerin hayatını zorlaştırır. Buğra bey, Türkiye'de yeni kurulan bir partiye destek vermek için uğraşacağına, kızına ve varsa ya da olacaksa torunlarına Türkçe öğretmeye çalışsın.
Atsız ailesinin, hele de Kanada ve yurt dışında olan kolunun siyasete ilgisi 2045 Aralığına kadar sürecektir. Bu tarihte Atsız'ın ölümünün 70. yılı dolacağından, telif ücreti alamayacaklardır. Buğra beyin işe girmesi de işin riskini göstermektedir.
Yaşı benden büyük ve 12 Eylülü yaşamış ülkücüler, tutuklanıp, işkence edildiklerinde büyük şok yaşamışlardı. Yaptıkları işi, devlet hizmeti sanıyorlardı, cezalandırılınca, işkence görünce, şok olmuşlardı.
Bu küçük bloğumu okuyanlar, okuyacak olanlar, göçmenlere değil, onları ülkeye girmesine göz yumanlara olsun öfkeniz. Bu yazıyı okuyanlara sesleniyorum. Göçmen düşmanlığı ve onlara karşı saldırmakla, hatta onlar aleyhine sosyal medyada paylaşım yapmaktan sakınalım. Birileri göçmenlere saldıracaksa, bizi maşa olarak kullanmasın.
Bir asker arkadaşımın dediği gibi, elin adamı gaza basar, frene basmaz.