29 Kasım 2025 Cumartesi

ÇOCUKLARA VE YETİŞKİNLERE AHLAKİ SINIR EĞİTİMİ SORUNU



Ben Avrupalı çocukların terbiyelerine hep hayran kalmışımdır. Pek çoğu yetişkinlerden daha yetişkinmiş izlenimi veriyor. Gerçi şimdi elin gavurunu çok da övmeyeyim, problemsiz çocuk olmaz, oralardan da çocuk ve ergen şiddetine dair haberler geliyor. Problemsiz çocuk büyütmek imkansızdır, bunu kabul edelim. Benim demek istediğim, Türkler yada diğer doğulu pek çok millet, iki çocukla bile bir misafirliğe giderken, burnundan geliyor. Fark ettim ki Türkiye'de, özellikle de erkek çocuklara, sınır koymaya çok geç yaşlarda başlıyor, nasıl olsa çocuktur diyoruz. Önce bu sadece çocuklukta kalan bir şey olmuyor, ilerleyen yaşlara da yansıyor. İlerlemiş yaşlarda da başkalarıyla ilişkilerinde de sınır problemleri yaşayabiliyor ve sınırları zor yoldan ve zarar görerek öğrenebiliyor. Diğer yandan sınırlarını bilmek, özellikle çocuklar ve gençler için can güvenliği meselesi olabiliyor. Sınırların aşılmasına tepki, çok saldırganca olabiliyor. 

Bu sınırları sadece her tarafı karıştıran çocuk yaramazlığı olarak görmeyin. Bu sınırını bilmezlik, gücüm yada babamın-annemin gücü yetene kadar istediğini yapma olarak algılanır, çocuk tarafından. Çocuk için artık sınır, güçtür, kendisinin yada ailesinin gücünün yettiği kişidir. Güç olarak önce kaba kuvveti, sonra da okuldan yada işten atılmayla; para cezasını falan anlar. Akran zorbalığında da pek çok çocuğun, özellikle erkek çocukların,  ailelerinin, özellikle babalarının gücüne vurgu yapar. 

Türkiye'de sınır bilmezlik, sadece çocukların sorunu değil, yetişkinler de sınırını bilmiyor. Yeni tanıştığı kişilere en mahrem konuları sormak, üzerine de bunun üzerinden sorgulama, eleştirme yetkisini kendisinde görmekte Türk halkı. Bekarsa ne zaman evleneceği, evliyse çocuk düşünüp, düşünmedikleri yada bir sonraki çocuğu düşünüp, düşünmemeyi sormak da, birilerinin haddi değildir. İnsanların evine, özeline girmek, akrabalar dahil kimsenin haddi değildir.

Bunun bir de dinsel baskı olan sınır bilmemezliği vardır. Ülkemizde hemen herkesin bir şekilde din bilgisi var. Özellikle bir Aleiv tanıdığında illa namazı, orucu, Ehli Sünnet'i anlatma hastalığı var. Alevi biri olarak yıllarca buna maruz kaldım. Sonuçta Agnostik-Deist biri oldum. Beni kendi halime bıraksalar belkide halen Aleviydim. Fikrimce ülkece başka insanların sınırlarına, istek ve arzularına fazla karışmamamız, çocuklarımızın da çocuk yada ergen diye her isteklerini yapamayacaklarını öğretmemiz  lazım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder