film etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
film etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Eylül 2025 Çarşamba

DARBECİ ERGENLERLE AKŞAM YEMEĞİ SOHBETİ



 2016 yılının Ağustos ayıydı. Hasanoğlan Atatürk Fen Lisesinden soruşturma sonucu uzaklaştırılmış, Elmadağı Şehit Sertaç Uzun Mesleki ve Teknik lisesine atanmıştım. Ağustos sonunda kısa sürecek evliliğimi yapacaktım ama evliliğin bu kadar kısa süreceğini bilmiyordum. Tam olarak hangi gündü bilmiyorum galiba bir cuma akşamıydı, Ankara'da ailemin evine gelmek için Hasanoğlan'dan Kızılay'a gelmiştim.  Akşamın geç saatiydi ve evdekilerden yemek istemektense, Sakarya caddesindeki Hatay usulü domates çorbası soslu dönercilerden birine girmiş, uygun fiyatlı bir menü almıştım. Kendi halimde yemeğimi yiyordum. Tam o sırada birden yanıma geldiler, üç kişiydiler, üç lise öğrencisi. Onları derslerine girmesem de, pansiyon nöbetlerinden tanıyordum, onlar da beni.

Bir süre havadan-sudan, eski anılardan, pansiyon anılarında  falan bahsettik birbirimize. Yeni okulumda daha derse girmemiştim, ondan bahsetmedim. Sonra konu, yakın tarihte olan darbe teşebbüsüne geldi. Ben, en umulmadık kişiler fecöcü çıktı dedim. Çocuk, ummulmadık kişiler, meselqa ben dedi. Biraz şaşırdım, bu çocuğu solcu biliyordum. Bu tarikat hakili takiyyeciymiş. Gittiği dershanede onu özel eğitim verilen bir sınıfa almışlar.  Sonra kurunun yanında yaş da yanar mı diye sordu, çooook dedim, oları mümkün olduğunca uzatarak. Çocuğun Arap esmerliğindeki suratı mosmor kesildi. Kendisi yaş odun değildi, bildiğin yağlı Marmara çıralı çamıydı. Onlardan aldıklarını ne yapması gerektiğini sordu. Diğer .ocuklardan birisi, yakmasını söyledi. Ben de duman dikkat çeker dedim. Gerekten de sonraki günlerde böyle şeyleri yakanların, yakalanıp, tutuklandığı haberi geldi. Hepsini büyük siyah bir torbaya koy, evinden uzak bir çöplüğe bırak, dedim. Heosini mi hocam, Kuran-ı Kerim var, Nutuk var, dedi. Ben de hepsini büyük, siyah bir torbaya koy, uzak bir çöpün kenraına bırak. Yolun ortasından git, kameralara yakalanma dedim. (O zamanlar bu kadar çok mobese ve güvenlik kamerası yoktu.) Eylül ayında, sene başında okullarda, bazı yayınevlerinin kitapları toplatıldı. Sertaç Uzun'da bu işi yapan müdür yardımcısına ben yardım etmiştim. Onun deyimiyle, Nazicilik oynuyorduk ve topladığımız kitaplar arasında Kuran ve Nutuk'da vardı. Meğer örgüt, imamları içimn kendilerince bazı ayrtılar eklemiş kitaplara. Ardından çocuklar, darbedeki bazı generallerina adını anıp, bazı şeyler anlattılar. Sonra geçkip gittiler.

Ertesi gün yada bir kaç gün sonra yandaş kanallar, fecöcüler çöpe kuran attılar diye haber yaptılar, heyecanlı heyacanlı. Olay Ankara'da olmuştu ve bir de o dönem çok moda olan (galiba halen moda) bir internet oyununun hilelerinin olduğu kağıdı, örgüt şifreleri diye sunmuşlardı. Olayın o akşamki öğrencilerle alakası var mı, yoksa tesadüf mü, bilmiyorum.

5 Temmuz 2025 Cumartesi

İLK KAN (ROCKY 1) FİLMİ (1982) FİLMİ; FİLM NE ANLATIR, İZLEYİCİ NE GÖRÜR



 Sanatçının anlattığıyla, eserde anlaşılan her zaman aynı değildir. Bunun sinema sanatındaki en ünlü örneği, 1982 yapımı İlk Kan yada diğer adıyla Rocy 1 filmdir. Film, İlk Kan diye çıktı ama daha vizyondayken bile, filme Rambo 1 deniliyordu, çünkü gişede patlamıştır. Sinema sektörünün devam filmi gereği 2. kesin gelecekti, ne zaman geleceği sorundu. Filmle ilgili pek çok ayrıntıyı internette bulabilirsiniz. Ben sadece birinci fimden bahsedeceğim. Ben ilk üçünü izledim, 4 ve 5'i izlemediğim gibi, izlemeyi düşünmüyorum. Şiddet-aksiyon bornozu meraklısı değilim. Film, romandan uyarlanmış ama romandan çok uzakmış, normaldir. Sinema, en az yirmi, yer yer binlerce insanın emeği ile yapılan bir iştir ve mecburen ticaridir. Roman 1972'de, savaş halen sürerken ama Kuzey Vietnam'ın zaferi ve Amerika'nın kaçışı kesinken yayınlanmış; film, 1982'dei savaş biteli çok olmuşken yayımlanmış.

İnternette herkes filmde hiç kadın olmamasına değinmiş lakin dikkat ederseniz, açılış kısmı hariç, siyahi (zenci)'de yok. Filmin girişinde tek katlı bir ev ve önünde karavan var. Amerika'da öyle kafanıza göre gecekondu yapamadığınız için, fakir kişiler, karavanda yaşıyor geenlde. Rocky, Vietnam'dan arkadaşını ziyarete gidiyor, orada zenci bir kadınla konuşuyor, kadın da arkadaşının kanserden (muhtemelen uranyum, toryum dahil envai çeşit radyoaktif madde ve zenvai çeşit zehirli kimyasal madde içern mühimmatlardan dolayı) öldüğünü söylüyor. Rocky'de, birlikte çektikleri hatıra resmini kadına verip, ayrılıyor. Bu sahneden sonra kadarajda ne zenci var, ne de kadın. Kasaba, Amerika'da eskiden yaygın olan günbatımı kasabalarından muhtemelen. Bu kasabalar, siyahilerin, hava kararmadan ayrılmak zorunda oldukları kasabalar; eski Amerikan romanlarında bahsedilir bunlardan. Şimdilerde ayrımcılığa karşı yasalar güçlüyken de böyle yerler var mıdır, bilemem. Filmde sadece beyaz Amerikalılar var, Asyalı (Çin-Japon), Latin Amerikalı'da yok. Jack Rambo'ya karşı ucuz kahramanlık harekatı yapılıyor ve ucuz kahramanlığı sadece egemen güçler yapar. Rambo'ya saldıranlar, kasaba şerifinin uyduruk bir yeminle işe aldığı, eli silahlı köylüler, kasabalılar. Kasaba şerifinde, Anadolu köylerinde görülen, biz buraların yerlisiyiz kafasıyla, oradan tesadüfen geçen yabancıları ezme yabaniliği var. Zorbalanan Rocky tetiklenince,  olaylar başlıyor. Özetin özeti olarak, eğitimsiz yerel polis, savaş tecrübesi görmüş mavi bereli (Türkiye'de bordo bereli) komandoyla baş edemiyor.

Yerel polis demişken, işi şu tarafını da açıklamak gerek. A.B.D'de federasyon olduğundan, bizdeki yani üniter devletlerdeki gibi ulusal bir polis-jandarma teşkiları yok. Yerel polisler, tıpkı itfaiye, zabıta gibi belediyelere bağlı. Polis teşkilarının tepesinde, doğrudan adalet bakanlığına bağlı meşhur FBI var. FBI, Eyalet polisleri ve büyük şehirlerin (New York, Miami, Houston gibi), ciddi  polis eğitim kurumları var ama olayın geçtiği taşra kasabalarında işler o kadar ciddi değil. Filmlerde ve dizilerde eyalet polislerini pek görmüyoruz. Fimde de şerife, yardımcılarından biri, işi eyalet polisine devretmesi gerektiğini söylüyor. Şerifte ölen-yaralanan kişiyi kaç yıldır tanıdIğını falan söylüyor. Bir kaç sahne sonra, elini havaya kaldırmış, tek başına olduğu ve canlı bomba olmadığı belli olan Rambo'yu teslim alamıyor ve vuramıyor. Vuracaksan en azından biraz daha yakına gelmesini bekle. Nasıl olsa yıl 1982, ne cep telefonu, ne internet, ne de bir kamera kaydı var. Şerif aptalca ateş edip, adamı kaçırtıyor ve ardından kendisi gibi, bir buranın yerlisiyiz kafasında bir sürü aptaldan oluşan ordu toplayıp, en sonunda Rambo'yu bir maden ağzından köşeye sıkıştırıp, roketle patlatıyor. Rambo ise dışarı kaçmak yerine içeri kaçıyor. Vietnam deneyimlerinden, insan yapısı mağaraların, Vietkong tünelleri gibi birden fazla çıkışı olabileceğini biliyor. Kocaman farelerle dolu tünellerden geçip, dışarı çıkıyor ve asıl şenlik o zaman başlıyor.

Filmin en unutulmaz yeri, Roky'in teslim olmadan önceki, savaş ve askerlik karşıtı söylevi.  Filmi izleyenler, Vietnam sendromu, travma sonrası şiddet, sevaşın anlamsızlığı gibi şeyler yerine; tek kişinin, özel eğitimle neler yapabileceğini görüyor ve seksenlerde savaş ve askerlik filmlerinda artış yaşanıyor. Rakibi Arnold Schwarnazeger, savaş filmlerinin ekmeğini kendisinden çok yiyor, Ölüme Koşan Adam, Terminatör, Robocop gibi filmler yapıyor. Bu filmler, asker filmlerinin tipolojisini değiştiriyor. Önceden asker filmleri, vatani hizmet filmleridir. Filmlerde sıradan insan ve sıradan mesleği olan siviller, devletin çağrısı yada emri üzerine askere alınırlar. Filmin başındaki beceriksiz askerler, film ilerledikçe ustalaşırlar. 1987 yapımı Full Metal Jacket, bu tür filmlere en iyi örnektir. Rocy yada Terminatör, mesleği askerlik olan, bunun için özel eğitim almış ve sivilde bir bilmeyen kişilerdir. Rambo ile beraber, prpfesyönel askerlik filmleri başlar. Bu filmler ilk başlarda Rambo yada Terminatör gibi bireysel kahramanlık, askeri süper kahraman filmleridir. Cüneyt Arkın'ın bir kısmı Aytekik Akkaya'yla beraber yaptığı bir seri filmde, bunlardandır. (Bu dönem Cüneyt Arkın-Aytekin Akkaya filmerinin en ünlüsü, Dünyayı Kurtaran Adam'dır.) 1992 yılında yapılan Evrenin Askerleri (Universal Solidier) filminin başarısıyla filmciler, askerliğin bireysel bir spor değil, bir takım işi olduğunu hatırladı. Band Of Brothers, Er Ryan'ı Kurtartmak, Börü gibi özel harekatçı takım-manga-bölük filmeri yapıldı.

Her aşırı başarılı film gibi, yaşama-modaya yön verdi. Komandoluk, askerlik kavramının merkezine yerleşti. Rambo'nun film için özel (daha sonra serinin diğer filmleri içinde ayrı ve özel) tasarladığı bıçak yok sattı. Milliyet gazetesinin uzun yıllar her pazar kendisi ile birlikte verdiği Oscar TV adlı ekinde, yıllarca Rambo, Yaşam Savaşı Verme Bıçağı'nın reklamı yayımlandı. Askeri botlar ve kamufulaj desenli paltolar, parkeler, doksanların sonuna kadar moda oldu. Rambo'nun alnına, kanama dursun diye sardığı bez bile moda oldu. 1993'de, televizyonlarda Rambo'nun çizgi filmi vardı (Sezai Aydın seslendiriyordu, kaçınılmaz olarak)  Rambo, aksiyona geçmeden evvel botunu ve alın bezini bağlıyordu. Bu bez, uzun süre komandoların, sporcuların, fitnes-yoga yapanların ve hatta bir ara gayların simgesi oldu. Saçların ön kısmını bir baş örtü gibi örten bandana denen bezler de uzun süre moda oldu.

Romanın ve filmin amacı, militaristliğin ve savaşın kötülüğünü göstermekti, en azından ilk filmin amacı oydu. Savaş karşıtı bir filmde, aksiyonu ve askerin karşıtlığını fazla abarttığınızda, militarizm propagandasına döner. Serinin geri kalan filmleri de askiyon ve şiddet bornosudur. Serinin diğer filmleri de çizgi roman-süper kahraman tadındadır. En komiği de Afganistan'da geçen 3. filmdir. Film vizyona girmeden, Sovyetler, Afganistan'dan çekilmiş; sonraki yıllarda Afganistan'da, Sovyetlerin yenilgisinin  benzerini Amerikalılar yaşamıştır.