1)Alevilerin suçu solcu olmaktır, sağcılar Alevilere, solcu diye düşmandır: MHP'nin atası olan CKMP ( Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi, 1968 kongresi ile adını değiştirip, Milliyetçi Hareket Partisi yapmıştır), daha 1961'de Aydın'da ve Türkiye'de sağ-sol kitlesel bölünmesi yokken Alevilere saldırmaya başlamıştır. O zamanlar partinin başında henüz Osman Bölükbaşı vardır. Hani şu, fıkralarıyla, komik nükteleri ile meşhur olan Osman Bölükbaşı'ndan bahsediyoruz. O zamanlar Alparslan Türkeş, henüz Hindistan büyükelçisiydi. Türkeş o zamanlar, 27 Mayıs darbesini yapan Milli Birlik Komitesinden atılan 14'lerin arasındaydı.
Türk faşizminin Alevi düşmanlığı, sol düşmanlığından ayrıdır ve daha eskidir. Bu düşmanlık körüklendiğinde, Türkiye'de, en azından seçmen basında sağ-sol yoktur, hatta tek parti dönemi olduğunu düşünürsek, daha sağ-sol yoktur. Ancak Alevi düşmanlığı vardır. Çünkü faşizm, hor görüleni, dışlananı sevmez. Irk ya da kültür, en azından Türk faşizminin çok umurunda değildir. Türk Faşizminin ağa babası, baş teorisyeni Nihal Atsız, otuzlu, kırıklı yıllarda, sözüm ona tarihçilik yaparken, Niğdeli Kadı Ahmet'in eseri üzerinden, mum söndü yalanını yayarak, Alevilere saldırmıştır. 1958'de yazdığı Deli Kurt romanında, Şeyh Bedrettin taraftarlarını, Bedrettin Resullulah diye bağırtır, bu da Atsız'ın uydurmasıdır. Atsız, oğulları her ne kadar dinsiz olduğunu söylese, kendisi de romanlarında İslam'a satır altından saldırsa da ( daha ayrıntılı olarak: https://onbinkitap.blogspot.com/2017/06/ ), Alevi düşmanlığının, Türk faşizminin ana motoru olacağını daha erken çağlarda keşfetmiştir. Kendisinin pek çok eserini de ilk yayımlayan, Necip Fazıl Kısakürek'in Büyük Doğu dergisidir. Yani sağ için, faşizm olsun da dinsiz olsun, ezecek azınlık olsun da, ne olursa olsun mantığı vardır. Bir de faşizm için zaten var olan bir nefretten yararlanmak, yeni nefret yaratmaktan kolaydır.
Solcu ya da CHP'li olmak, Alevilerin tercihi değil, zorunluluğudur. Diyeceksiniz ki, sağ partilerde de Aleviler var. Doğru, ben onları da tanıdım. Onların da mutlu olduklarını söyleyemem, zira onlar da itilip- kakılıyor, namaza-oruca Sünniler kadar dikkat etseler de, Müslüman sayılmıyorlardı. Şahsen orada ne işleri olduğunu da pek anlamamıştım, halen de anlıyor değilim.
Aslında Aleviler solcu olmayı seçmiş değiş, solcu olmaya mecbur bırakılmışlardır.
Selendi örneğini ele alalım. Aralık 2009'da ilçedeki Roman halkı, bizzat oy verdikleri MHP tarafından ilçeden kovulmuşlardır.
2)Aleviler tahrik ediyor: Bunu daha önce yazmıştım ama gene yazayım: ( https://onbinkitap.blogspot.com/2022/04/ahmet-kaya-olayi-orneginde-progrom-ve.html) Katliamlar zaman ister, planlama ister. Endonezya'da 1965 katliamları, üç komünist kadının, bir generali katletmesi yüzünden çıkmadı. Çünkü katliamın bir yıl kadar sürmesi bir yana, özellikle gece baskınları için binlerce lamba, Hollanda'dan özel sipariş olarak getirilmişti. ( https://onbinkitap.blogspot.com/2017/07/ifrit-avi-tarzievittachi-endonezya.html ).
Ptogromların zaman ve emek alması bir yana, katledilen veya terk eden insanların emek gücünün yerine yenisinin konması sorunu da vardır. Eylül 2015'deki Beypazarı Kürt Progromunun ardından, şehre (havuç tarlalarında çalışmak üzere) Kürtlerin yerine Suriyeliler getirtilmişti. Demek ki bu progrom, Selahattin Demirtaş'ın, Seni Başkan Yaptırmayacağız kampanyasından önceye dayanıyor.Muhtemelen, Demirtaş ve HDP'nin, yetmez ama evet referandumuna, sözde boykotla desteklediği günlerde bile çoktan planlanmış olabilir.
3)Tüm suçlu MHP (yada Refah-AKP), merkez sağın (o ne demekse ) suçu yoktur: Orhan Gazi Ayhan'ın Maraş Katliamı kitabında, olayı tamamen MHP-CHP ekseninde el alması dikkatimi çekti. Oysa katliamın olduğu günlerde Kahramanmaraş'ın belediye başkanı, Süleyman Demirel'in Adalet Partisindendi. Bu parti, 1960 askeri darbesi ile kapatılan, Demokrat Parti'nin devamıydı. Adalet Partisi de, 12 Eylül tarafından kapatılınca, yerine Demirel'in adamları tarafından Doğru Yol Partisi (DYP ) kuruldu. Demirel'de, siyasi yasakları kalkınca, bu partinin başına geçti. Bu parti, Tansu Çiller'in önderliğinde oy kaybında dibe vurunca, kendisi gibi merkez sağ parti olan Anavatan partisi ile birleşerek, tekrar Demokrat parti adını aldı ve onun simgesi olan Kırat'ı simge yaptı.
Bu partinin 1978'deki genel başkanı Süleyman Demirel, şehir de değil, tüm il kan gölüne dönerken, meşhur sözünü söyledi. 'Bana sağcılar adam öldürüyor dedirtemezsiniz.'! Böylece katliama açık desteğini vermiştir. DYP'nin genel başkanı ve Türkiye'nin ilk ve şu ana kadar tek kadın başbakanı olan Tansu Çiller'de, Sivas Katliamı sonrasında, NEYSE Kİ OTELİN DIŞINDAKİ VATANDAŞLARIMIZA BİR ŞEY OLMAMIŞTIR dedi. Partinin, tekrar Demokrat parti adını aldığı dönemdeki genel başkanlarından Süleyman Soylu ise, şu anki (2022 haziran) İçişleri bakanımız.
Merkez sağ denen oluşum, Ülkücülük, siyasal İslam ve tarikatlara uzak olmadı, yani yok olana kadar. Güçsüzleştikçe, bu siyasi oluşumlara yaslandı ve merkez sağ iktidarı aslında onların iktidarıydı. Süleyman Demirel, Turgut Özal ve Adnan Menderes gibi liderleri de, bu iktidarı perdelemek içindi.
4) CHP'nin suçu ve beceriksizliği: Bu konuda sağcılar haklıdır. Kıbrıs fatihi Bülent Ecevit, iki günde Kayseri'den Kıbrıs'a gönderebilirken, ildeki şiddet devlet dairelerine ulaşıncaya kadar komşu Kahramanmaraş iline gönderememiştir. Olayın başka bir sorumlusu da, sivil halkı örgütleyen Dev-Yol örgütü ve radikal sol örgütler.
Burada Bülent Ecevit faktörünü özel olarak ele alacağım. Kendisi 12 Eylülden sonra, Demokratik Sol Parti diye başka bir parti kurmuş, partisi bir ara birinci parti ve iktidar olsa da asla Alevilerin, Kürtlerin ve solun geleneksel tabanının partisi olmamıştır. 2022 yılı itibarı ile tabela partisinden bir parmak üzeri bir konumdadır.
Aleviler ise, Türk siyasetinde, ellerinden ekmek bile yemeyen sağcı kitleye yaklaşamadığı için, gene siyaseti solda yapmışlar, ama bu sefer parti yönetmeye de alışıp, başka partilere oy vermeyi, verdikleri oyları geri almayı da öğrenmişlerdir. Şu an CHP'nin başında bir Alevi vardır ama Alevilerin önemli bir kısmı, HDP'nin kemik kitlesi olmuş, yani siyasette çeşitliliği de öğrenmişlerdir.