Malumunuz ülkemizde en sık değişen şey, eğitim sistemi.O kadar sık sistem değişiyor ki, bence bir sistemsizlik sisteemi. Ellinci doğum günüme yaklaştığım ömrümün 25 öğretmenlik ve öncesinde de 15 öğrencilik yılı yaşadım. İki yıl aynı düzenin yürüdüğünü görmedim. Her sene mutlaka bir şeyler değişti: Sınıf geçme yönetmeliği, liselere giriş sınavı, üniversite giriş sınavı, disiplin ve ödül yönetmeliği, sınav yönetmeliği, öğretmen özlüğü ile ilgili yönetmelikler, bütünleme ve sorumluluk sınavları ile ilgili yönetmelikler, ders dağıtımı ve ders saatleri, öğretmenlikte idareci olma ve görevde yükselme, ve buna benzer şeylerin iki sene hepsinin aynı olması bir yana her sene en az bir kaç tanesi değişir. Müfredat ise ikide bir değişir. Öğretmene de zerre kadar sorulmaz. Yalnız bir kere sorulurmuş gibi yapıldı. İlçe zümre başkanı olarak sayfalarca yazı yazdım. Gelen müfredatın öğretmenlerin isteğiyle alakası yoktu.
İktidarın en başarılı olduğu konu, iktidarma kalma. Bunun için televizyon, radyo ve gazetelerin %90'ını, binlerce trolü, kendi uydu partilerini ve muhalefetten satın aldıklarını kullanıyor. En başarısız olduğu alanlar eğitim ve kültür. Bunu kendileri de itiraf ediorlar. İktidar için eğitim, din eğitimi ama onda da başarısız. (https://onbinkitap.blogspot.com/2020/11/dinsiz-birakan-din-egitimimiz-dinsizlik.html) Her alt sınıfta dinsizlik artıyor. (https://onbinkitap.blogspot.com/2020/01/altin-neslin-dinsiz-cocuklari.html) Böyle giderse Alevi-Sünni kavgası yerine Deist-Ateist-Panteist kavgası çıkacak yakında.
Devletin bulduğu formül, daha çok din dersi. Oysa çokca okul değiştiren biri olarak şunu gözlemledim, din dersi arttıkça, dinsiz öğrenci çoğalıyor. Bir de Arapça dersleri meselesi var. Arapları ülkeye uyum sağlaması için uğraşıyorsun ama onlar kendilerini bir sığıntı değil, efendi olarak görüyor. Zira sen Müslüman değil, mevalisin. (https://onbinkitap.blogspot.com/2023/09/turk-ve-arap-fasizan-ustunluk-duygusu.html) Kaldı ki Araplar arasında da bir çeşit kast olduğunu gözlemledim. Zengin Araplar, fakirleri pek umursamıyor.
Devlet zannediyor ki, doktor dövmekle övünen, kamu görevlilerini ikide bir şikayet eden halk veya Z kuşağı denen yeni nesil, okula gelen imama yada manevi danışmak denen şeyhe saygı duyacak, onun yolundan gidecek.Öğretmen rol model olmuyor, şeyh yada imam model olacak.
( https://onbinkitap.blogspot.com/2023/06/ogretmenlerin-rol-model-olamamasi.html)Oysa ülkede imam hatip sayısı artarken, öğrenci sayısı azalıyor. İmam hatiplerin en büyük işlevi, küçük burjuva ailelerinin, devlet okulundan, özel okula yönelmesini sağlamak. (https://onbinkitap.blogspot.com/2019/06/egitimde-bakolarya-ozel-okul-imam-hatip.html) İmam hatipe baskı ve yönlemdirmeler sonucu çok kayıt olsa da, mezun olan az. Herkes ya açık liseye, ya da özel okula kaçıyor. Şimdi açık liseye geçişi, yönetmeliklerle zorlaştırmaya çalışıyorlar. İsteksiz öğrenciyi okulda tutmaya kalkarsan, daha çok ateist-deismam Hatipli görürsün. Bilinmesi gereken, bu dinsizliğin sosyolojik temelleri olduğudur. (https://onbinkitap.blogspot.com/2021/11/dinsizlik-sosyolojisi.html)
Bu projenin sonu, yeni nesil çocuklar ve ergenlerle başedemeyen din adamları takımının iktidarı daha da zora sokmasıdır. Bu din adamlarının pedogoji eğitimi almadıkları gerçektir. Devlet okullarında, tarikat yurtlarındaki otoriteleri olmayacaktır. Kaldı ki son üç yıldır dinsiz (ateist-deist vesaire) gençlerin hikaleyerini okyup, dinliyorum. Pek çoğunda tarikat yurdu deneyimi var. Yurttan çıktıktan sonra muahfazakar ailelerine rağmen dinden uzaklaşıyorlar. Hatta belki de bu yüzden uzaklaşıyorlar. (https://onbinkitap.blogspot.com/2020/05/dinsizlik-turleri-8-dinin-somut-siyasi.html)
Diğer yandan o kadar Arapça dersi neyin nesi? İngilzce öğretemediniz, bir de Arapça mı öğretecek milli eğitim? Bunca yıl Alevi ve Kürt düşmanı olarak eğittiğiniz insanları, Arapları yüce görenler olarak mı eğiteceksiniz? (https://onbinkitap.blogspot.com/2023/09/turk-ve-arap-fasizan-ustunluk-duygusu.html) Yıllarca Alevi ketledenleri ödüllendirip, hayırl olsun dediniz, şimdi Arap ve Afganlar aleyhine bir kaç haber yapanları, 12 Eylül rejimi gibi saçlarını üç numaraya vurarak mı korkutuyorsunuz? O zamanlar Kürtleri yılmadığı gibi, daha da radikalleşip, PKK'lı oldular. Üstelik onlar, akıl almaz işkenceler gördüler. Öyle ki, Aziz Nesin bile, ilk dinlediğinde abartı sanmış, bunu da itiraf etmiştir. Yıllarca 1944 Irkçılık-Turancılık olaylarında yaşadıklarını anlatan Türkçüler, tekrar devlete muhalif olmayı öğreniyorlar. Bu ırkçılık-Turancılık davasına katılanların hayatlarını tek tek inceleyin. Atsız ve hemen yanındaki bir kaç kişi hariç hepsi, daha sonra Nurculuk başta olmak üzere tarikatlara girdiğini görürsünüz. Atsız'ın 1944 olaylarını anlattığı anıları ve pek çok önemli yazısı ilk defa, Necip Fazıl'ın Büyük Doğu dergisinde yayınlamıştır. (https://onbinkitap.blogspot.com/2021/05/atsizin-canakkale-gezisi-ve-turkculugu.html) (https://onbinkitap.blogspot.com/2017/06/) Hani Müslümanlar diyor ka, küfür tek millettir, aslında sağcılık tek parçadır.
Oysa şimdi Çedes'le, sağın bir kanadı Türkçülüğü kesmek istiyorsunuz ve dahası zenginlerin sosyal medyada gösteriş pornosu yaparken; başka ülkelerdeki işçi sınıfının, Türkiye'deki küçük burjuvadan daha rahat yaşamını görüyor, devir seksenli yıllar değil. (https://onbinkitap.blogspot.com/2021/06/12-eylulun-sucluluk-duygusu-egitimi-2.html)
İktidar seçimleri bir şekilde kazansa da, muahlefeti parçalasa da, 12 eylülün suçluluk duygusu eğitimi anlım kitleleri kandırsa da, gençliği memnun edemiyor.