Oryantalizm, tam çevirisi ile doğu bilim demektir. Doğulular bizden her şeyiyle farklıdır, onları kendimiz gibi yapmaya çalışmamalıyız, onları olduğu gibi kullanalım demektir ve aslında özellikle kuzey Avrupalılar, kendileri dışındaki tüm Dünya için uyguladıkları siyaseti anlatır. Hatta Uzay Yolu dizisinde farklı gezegenlerdeki akıllı canlı formlarına da benzer tavırlar gösterirler. Yani bu davranış, batılı dediğimiz insanları kişiliğine işlemiştir. Hatta Avrupa'da sosyal demokratlara, Türkiye'de sağ partilere oy veren gurbetçiler de benzer kafa yapısına sahiptir.
Bunun sonucunu yer yüzünde Hristiyanlığın en büyük mezhebi Roma Katolikliği oldu. Çünkü coğrafi keşiflerin ve deniz aşırı sömürgeciliğin öncüsü İspanya ve Portekiz, egemen oldukları ülkelerin halkını Katolik yapmak için uğraştı ve bunda da başarılı oldu. Oysa İngilizler, Fransızlar, Hollandalılar, Almanlar ve Belçikalıların böyle bir derdi olmadı. Hatta İngilizler, işgal ettikleri yerlerde Katolik mezhebine daha çok göz yumdu. Hintli şair Tagore'un Gora romanına göre Hindistan'a İslam, İngiliz egemenliğinde yayıldı. Benzer bir iddiayı da Hollanda egemenliğindeki Endonezya için duymuştum.
Osmanlı'da bu konuda benzer bir politika gütmüş, özellikle Balkan milletlerini Müslüman etmekte isteksiz davranmış, işin doğrusu çok da uğraşmamıştır.,
Ruslar, genel anlamda fethettikleri ülkelerde özellikle Şamanist-pagan toplulukları Ortodoks Hristiyan yapmakta başarılı olmuş, pek çok Müslüman topluluğu da Hristiyan yapmıştır. Zeki Velidi Togan'ın anılarına göre bunların bir kısmı olan Hristiyan Tatarlar, 1905 kargaşalığında Müslümanlığa geri dönmüş, Togan'da Bolşeviklerle çalıştığı dönemde gene böyle bir topluluğu Müslüman yapmak istemiş, kiliselerini yakmış ama halk kiliseleri yakıldığı için isyan çıkarıp, Togan ve adamlarını Lenin'e şikayet etmiş, Stalin onu bizzat yanına istemiş, kellesinin gideceğini anlayınca da Orta Asya'ya, Basmacıların yanına gitmiştir. (Basma derken, baskın verme anlamında) (Konumuz Zeki Velidi değil, yoksa kendisinden daha çok bahsederiz)
Rusya, Napolyon işgalinde asimile politikalarına son vermiş ve Müslüman azınlığın güvenini kazanmıştır. Gene de oryantalizmden uzak durmuş, Müslüman azınlık içinde aşırı uçları ve tarikatları barındırmamaya çalıştı ama Çeçenistan örneğinde olduğu gibi bazı durumlarda başaramadı.
Rusya ve Bazı Avrupa arasındaki temel fark, Rusların Müslüman azınlıkla iç içe yaşaması, Batı Avrupalılar için Müslümanların doğuda yaşayan bir takım insanlar olmasıydı. Bu yüzden Afganistan savaşı ya da Büyük Ortadoğu Projesi gibi konularda doğuyu yönlendirmede en aşırı uçları kullanmaktan çekinmedi.
Ta ki sınıfında Muhammed karikatürleri gösteren öğretmenin öldürülmesine kadar. O vakit anladılar ki, onlar da Rusya gibi Müslümanlarla iç içeler. Orta doğu ülkeleri karışsın, güçlensin diye besledikleri tarikatlar ve aşırı dinci siyasi akımlar, onları içten de vurmakta.
Şimdi en azından kendi içlerine bu radikal dinci akımlara dur demek zorunda olduklarını fark ettiler. Fransa'nın girişimlerinden daha önemlisi, bunun diğer Avrupa ülkelerinden de destek bulması, diğer Avrupa ülkelerinin de Fransa kadar değilse bile, benzer girişimlere bulunması veya girişimlere hazırlanması.
Amerika halen Ilımlı İslam adı altında oryantalizmden yana olur mu bilmem, birincil Avrupalı ortağı İngiltere bile bu işten sıkılmış. Pakistan ve Yemen başta olmak üzere milyonlarca göçmeni ile baş etmeye çalışıyor ve içlerindeki radikal unsurları bitirme çabasında.