Taş oldum, çatlamadım!
Taş oldum, çatlamadım!
Yaklaşık otuz yıl kadar önce, ben daha üniversitenin birinci sınıf öğrencisiyken, muhafazakar ve dindar arkadaşım Demir Dinipak bana MHP'nin, NATO'nun bir örgütü olduğunu, benzer yapıları hemen her Nato ülkesinde ve içinde hareket geçecek bir ad ile kurulduğundan bahsetmişti. Geçenlerde de sosyal demoktrat bir arkadaşım, Ülkücülerin her türlü iktidar partisine (bu parti DEM yada TKP olsa bile) oy yardakçılık yapacağını söyledi. Aklın yolu bir denildiğinde, böyle şeyler kastediliyor. Otuz yıldır yaşanılanların üstüne, son bir yılda şahit olduklarım bana bu söylenenlerin doğruluğu ispatladı. 1995'den beri Ülkücüler, halkın iktidar davetini geri çeviriyorlar.
1995 seçimleri ile ilgili olarak mütevefa Alparslan Türkeş'i çok eleştirmiş, hatta onuna alay etmiştim, dişçisini, doktorunu, dünürünü aday gösterdi ve teşkilatları küstürdü diye. Oysa benim dünürü, dişçisi, doktoru dediğim kişler, yıllarca parti teşkilatında çalışmış kişilermiş. Benzer şekilde Isparta'da, Süleyman Demrile Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesinin dekanı iken milletvekilliğine aday olan ve öğrenciler olarak Şamanist diye alay ettiğimiz, rahmetli profesör Bayram Kodaman'ın, Isparta halkı tarafından sevilen biri olduğunu daha sonra öğrendim. Bu durumda MHP teşkilatlarının, 1995 seçimlerinde başbuğlarına tavır almasını sebebi.ni başka yerde aramalıydım.
Leni;, devrimin son adımında bulunacağınız taraf, tamamen hangi sınıfta olacağınızla ilgilidir, demiştir. Sosyalist-komünist devrim uğruna savaşan yada mücadele eden bir burjuva olabilirsiniz. Romalı senatör ve Stoacı filozof Seneca, yazıları ile teorik olarak, sosyalist sayılabilecek biriydi. Pratikte imparatorlıuğun en uzaktaki bölgesi Britanya'nın, ( İngiltere'nin) tüm madenlerinin sahibi, ticaretini ve neredeyse tüm ekonomisini kontrol eden bir emperyalistti. İmparator Caligula,Seneca'nın tüm servetini müseddere (devlet adına el koyma) etmişti. Devrimin iktidar anında, iktidar değişimi ile neler kazanacağınız ya da kaybedeceğiniz önemlidir. Sosyalist bir devrimci olmanız için için işçiden öte, proleter, ( aç insan)olmanız gereklidir. Hatta gelecekte çocuklarınızın da bundan kurtulma umudu olmaması gerekir. Şartlar tam oluşmadığından, pek çok devrim, ucundan dönmüştür. 1917'den sonra Bolşevikler, Avrupa'yı saracak devrim rüzgarlarını bekliyordu. Özellikle Orta Avrupa'da grevler, işgaller, günlük yaşamın bir parçası haline gelmiş, bazı sanayi şehirleri bir kaç gün yada hafta işçi sovyetleri ile yönetilir olmuştu. Bolşevikler, arka arkaya yeni Ekim devrimleri bekliyordu. Oysa iktidara gelen faşizm oldu.
1995 seçimlerine de bu açıdan bakmalıyız. 1995'de olası bir iktidar değişiminden Ülkücülerin kazanacağı bir şey yoktu, kaybedeceği çok şey vardı. Zaten iktidarda gibiydiler. Güvenlik güçleri Ülkücüydü. Özellikle özel harekat, Ülkü ocaklarının hakimiyetindeydi. Hem JÖH, hem PÖH, hilal bıyıklılardan geçilmiyordu. Alparslan Türkeş, Özel Harekat Ülkücüyse Ülkücü, ne olmuş ulan demişti. (Evet, Türkeş ulan kelimesini kullanmıştı) Jandarma o yıllarda Genelkurmay'a bağlı olduğundan, askerlerin her gün traş olmaları gerekiyordu ama buna aldıran yoktu, karışan yoktu. Özel Harekat seçmelerinin sonuçlarının, İçişleri bakanından önce Ülkü Ocaklarına geldiği sır değildi. Ülkücülerin tek gücü güvenlik kurumları değidi. Genel anlamda bürokraside Ülkücüler etkindi. İçişleri ve sağlık bakanlığı Ülkü ocaklarının egemenliğindeydi
Sadece kamu kuruluşları değil, mafya denilen oluşumlar, domuş durağı kahyalığı, pazar yerleri yöneticiliği gibi küçük görülen ama para getiren alanlar da Ülkücülerin elindeydi. Sonuçta 1995'de Ülkücülerin, barajı aşma, devlet isteği yoktu. Dönemin başbakanı Tansu Çiller, Alparslan Türkeş'e başbuğum die hitap ediyor; Erdal İnönü dahil mecliste grubu bulunan parti genel başkanları Söğüt belediyesinin geleneksel şenliklerine Başbuğ Türkeş sloganları altında eşlik ediyordu. DYP ve ANAP, Ülkücüleri bu kadar beslerken, MHP için çalışmanın gereği yoktu. Seksenine yaklaşmış Alparslan Türkeş'in iktidar olma arzusunun önemi yoktu. MHP il ve ilçe başkanlıkları, ANAP ve DYP genel merkezinden daha canlı, daha havalıyıdı. DYP yada ANAP'da kariyer yapmanın yolu da Ülkü ocaklarından geçiyordu.
1995 seçimlerinde MHP barajı aşamadı ama ciddi bir oy potansiyeli olduğunu gösterdi. Bu yüzden Ülkücülük, devlet tarafından budanmaya başladı. Budama için iki yıl sonra, 1997'de başbuğun ölümü beklendi. Türkeş, Ankara'nın bir daha Muhsin Yazıcıoğlu'nun cenazesine kadar göremeyeceği büyük bir cenaze ile Ankara'nın, kısaca Bahçeli denen Bahçelievler mahallesindeki anıt mezarına gömüldü. Sonra olaylı, sandalyelerin havada uçuuştuğu, bol kavgalı bir kongreoldu. Partiye kayym atandu. Kayyumun yenilediği kongrede Devlet Bahçeli'nin seçilmesi ile tasfiyeler başladı. Anralya'da, Akdeniz Üniversitesinde olan olaylardan sonra Bahçeli, Ülkü ocaklarını sokaklardan, kavgalardan çekti, Ülkü ocağı sayısını yavaş yavaş azalttı. Bürokraside de gizli eller tarafından Ülkücü yöneticiler azaltılmaya başlandı. MHP'nin 1999 seçimlerinde ülkenin ikinci, sağın birinci partisi ve iktidar ortağı olması da tasfiyeleri yavaşlatmadı. Hilal bıyıklı Ülkücü müdür ve şeflerin yerini, badem bıyıklı Fetöcüler aldı. Yurt-Kur ve Üniversiteler de Ülkücüler, eskisi gibi zorbalık yapmak bir yana, yer yer kendilerini koruyamaz oldular. Ülkücülüğün tasfiyesinde son aşama, Ülkücü mafyanın tasfiyesi oldu. Ülkü ocağında yetişmiş ve suç dünyasında bile olsa belli ahlak kriterleri olan, devleti sahiplenen mafya tasfiye oldu ve hatta oluyor.
https://onbinkitap.blogspot.com/2022/09/son-yillarda-azalarak-biten-ulkucu.html
https://onbinkitap.blogspot.com/2022/08/son-yillarda-azalip-biten-bazi-ulkucu.html
https://onbinkitap.blogspot.com/2022/10/son-yillarda-biten-ulkucu-seyler-3.html
Aslında 1995 seçimlerinden evvel ortaya çıkan bir gerçek var. Bu din maskeli neoliberal düzenden sıkılmış insanların bir kısmı, milliyetçi bir iktidar istiyor. Bunlar, sola oy vermek istemeyen insanlar. Oysa Ülkücü liderler, devlete ve neoliberalizm partilerine yancılık yapmakla meşgül. Uzun süre muhalefetlik yapamıyor. Meral Akşener ve İyi parti, son seçimde iktidarı AKP-MHP koalisyonuna hediye etti. İyi parti, Akşener'in genel başkanlıktan ayrılmasıyla, CHP'de Kılıçdaroğlu ayrılmasından sonrayaşadığına benzer bir oy patlaması bekliyor olabilir. Rakip olarak Zafer partisi görünüyor. Fakat bu iki parti ve diğer pek çok parti, yerel seçimler sırasında, muhalefet parisi olmak yerine, muhalefete muhalefet partisi oldular.
Bu seçim, muhalefete muhalefet partilerinin de yenilgisiydi. Son yerel seçimlerden sonra CHP'yi iktidar yolundan kendisi bile engel olamaz. Halk artık bu neoliberal düzeni istemiyor. Bu yüzden medya ve eğitim sisteminin öcü gibi gösterdiği CHP'yi, otuz yıldan sonra yüzde otuz beş üzerine çıkardı. Gerçek muhalefet etmeyenler, muhalefete muhalefet edenler, gelecekte ana muhalefet bile olmayabilirler.
https://onbinkitap.blogspot.com/2020/06/turkes-ve-muhsin-kotulugun-yuceligi.html
https://onbinkitap.blogspot.com/2023/07/turk-milliyetciliginin-acinasi-hali.html
https://onbinkitap.blogspot.com/2022/04/turkesin-discisi.html
https://onbinkitap.blogspot.com/2017/09/doksanli-yillar-4-merkez-sagin-erimesi.html
https://onbinkitap.blogspot.com/2017/09/doksanli-yillar-3-ulkuculer-ve-mhp-o.html
Calgacus (bazen Calgacos veya Galgacus olarak da adlandırılır) - çok kabaca - MS 50'den MS 100'e kadar yaşadı, eğer yaşadıysa. MS 84'te Mons Graupius Savaşı'nda Romalılara karşı savaşan Kaledonyalıların lideriydi. O dönemde İskoçya'daki daha geniş resim , Tarihsel Zaman Çizelgemizde gösterilmektedir .
Calgacus, Britanya'nın Romalı Valisi Julius Agricola'nın, damadı Tacitus tarafından MS 98'de yazılan De vita et moribus Iulii Agricolae biyografisinde önemli bir karakter olarak karşımıza çıkar . Onun hakkında başka hiçbir kaynaktan başka hiçbir şey bilinmiyor ve onun gerçekten var olup olmadığı konusunda bazı şüpheler olsa gerek. Ama eğer yapmadıysa, muhtemelen onun gibi biri yapmıştır. Adı "kılıç ustası" anlamına geliyor.
Julius Agricola, bugün İskoçya dediğimiz toprakları fethetmek için seferine MS 80'de başladı. MS 84'ün başlarında Tayside'a kadar her şeyi kontrol ediyorlardı ve o yıl Kaledonya lideri Calgacus'un ana güçlerini açık savaşa çekmek için kuzey İskoçya'ya doğru daha da ilerlediler. Ancak Kaledonyalılar vur-kaç taktiklerini sürdürmeye kararlıydı. Ancak Agricola'nın birlikleri Kaledonyalıların yakın zamanda topladıkları hasadın saklandığı ambarların çoğunu ele geçirdiğinde Calgacus savaşmakla halkının önümüzdeki kışta açlıktan ölmesine izin vermek arasında seçim yapmak zorunda kaldı. Son hesaplaşma, görünüşe göre MS 84 Sonbaharında Mons Graupius Savaşı'nda gerçekleşti.
Savaşın yeri bugün geniş bir tartışma konusu; adaylar arasında Aberdeenshire'daki Bennachie ve Perth'in batısındaki Gask Sırtı ; ancak Moray, Fife ve Sutherland kadar uzak yerler de önerildi. Tacitus coğrafya konusunda biraz belirsiz olsa da savaşın gidişatı konusunda daha kesindir. Ona göre Kaledonyalılar, Agricola komutasındaki 20.000 Romalı lejyoner ve yardımcı kuvvetle yüzleşmek için yaklaşık 30.000 adam topladı.
Savaş, Roma ön hattındaki 8.000 Romalı yardımcının yokuş yukarı saldırmasından önce füze değişimiyle başladı ve Kaledonyalıların daha uzun kılıçlarını etkisiz hale getirmek için onlara yaklaştı. 3.000 Romalı süvari daha sonra Kaledonyalıları geride bırakarak onların kaçmasına neden oldu. Mons Graupius'taki Roma ordusunun ana kısmı, 9.000 lejyon adamı yedekte tutuldu ve savaşta hiçbir aktif rol almadı. Tacitus'un anlatımına göre savaş 10.000 Kaledonyalının ve sadece 360 Romalının hayatına mal oldu. Kalan 20.000 Kaledonyalı tepelerde eriyip gitti. Calgacus'un ölümü ya da yakalanmasından hiç söz edilmiyor, dolayısıyla onun hayatta kalanlar arasında olduğu ve dağlarda gizlenen varlığıyla Romalıların İskoçya'yı asla fethetmemesini garantileyen bir kişi olduğu anlaşılıyor.
Tacitus'un Mons Graupius Muharebesi'ne ilişkin haberlerinin bir yönü, modern gözlere özellikle tuhaf geliyor. Tacitus'a göre Calgacus savaştan önce ordusuna bir konuşma yapmıştı. İçinde şunları söyledi:
"Bu savaşın kökenini ve konumumuzun gerekliliklerini her düşündüğümde, bugünün ve bu birlikteliğinizin tüm Britanya için özgürlüğün başlangıcı olacağına eminim. Kölelik hepimiz için bir Bilinmeyen bir şey var; bizim dışımızda hiçbir kara yok ve Roma filosunun tehdidi altında olduğumuz için deniz bile güvenli değil. Ve böylece, cesurların zafer bulduğu savaşlarda, korkakların bile güvenlik bulacağı bir yer. Değişen şanslarla Romalılara direnilen, Britanya'nın en ünlü milleti olması, ülkenin tam kalbinde yaşaması ve kıyılarının gözden uzak olması nedeniyle hâlâ içimizde son bir yardım umudu bırakan Romalılar. Fethedilmiş olsak bile, köleliğin bulaşıcılığından gözlerimizi bile koruyabilirdik. Dünyanın ve özgürlüğün en uç noktalarında yaşayan bizler için, Britanya'nın görkeminin bu uzak mabedi bugüne kadar bir savunma görevi gördü. Britanya'nın en uç sınırları açılıyor ve bilinmeyen her zaman muhteşem sayılıyor. Ama bizim dışımızda hiçbir kabile yok, aslında dalgalar ve kayalardan başka bir şey yok ve daha da korkunç olan, baskılarından kaçmanın boşuna itaat ve teslimiyetle arandığı Romalılar var. Dünyayı yağmalayanlar, genel yağma yoluyla toprağı tükettikten sonra derinleri talan ediyorlar. Düşman zenginse açgözlüdür; eğer fakirse, hakimiyet arzusundadırlar; Ne doğu ne de batı onları tatmin edebildi. Erkekler arasında yalnız onlar, yoksulluğa ve zenginliğe aynı şevkle göz dikiyorlar. Soygunlara, katliamlara, yağmalara imparatorluğun yalancı adını veriyorlar; yalnızlık yaratıyorlar ve buna barış diyorlar."
Romalı Valinin damadının Calgacus'un maç öncesi moral konuşmasını duyabileceği mesafeye girmesine izin verilme ihtimalini bir kenara bırakırsak, bunlar Tacitus'un Agricola biyografisinde yer alan çok tuhaf duygulardır. Bunu bile bir kenara bırakırsak, aktarılan konuşmanın doğru röportajdan çok kahramanca kurguya borçlu olduğu görülüyor. Aslında bunların bir kısmı, Braveheart filminin senaryo yazarının William Wallace karakterinin ağzından söylediği savaş öncesi konuşmasına oldukça benzemeye başlıyor . Ancak tarih, insanların inanmayı kabul ettiği şeydir; bu yüzden belki de İskoçya'nın, tarihinin farklı noktalarında bu kadar dikkate değer iki hatibe sahip olduğu için minnettar olmalıyız...
(https://www.undiscoveredscotland.co.uk/usbiography/c/calgacus.html'dan alınmış, goole'a çevirtilmiştir.)
https://onbinkitap.blogspot.com/2021/02/braveheart-cesur-yurek-filmi.html
Gudea silindirleri, MÖ 2125 yılına ait bir çift terakota silindirdir. Ninurta Tapınağı'nın İnşası adında bir Sümer efsanesi hakkındadır ve çivi yazısı ile yazılmıştır. Silindir, Lagaş'ın kralı Gudea tarafından oluşturulmuş ve 1877 yılında Telloh (antik Girsu), Irak'taki kazı sırasında keşfedilmiştir. Günümüzdeyse Fransa'nın başkenti Paris'teki Louvre Müzesi'nde sergilenmektedir. Bunlar şimdiye kadar keşfedilen en büyük çivi yazısı silindirleridir ve Sümer dilinde yazılmış en uzun bilinen metni içerir.
Keşif
Silindirler, 1877'de yapılan ilk kazılarda, Sümerlerin "kutsal şehri"nin antik kalıntıları olan Telloh'taki E-ninnu tapınak kompleksi altındaki bir su yolunda Ernest de Sarzec tarafından keşfedilmiştir. Agaren olarak bilinen bir binanın yanında bulunmuş ve burada, Lagaş'ın İkinci Hanedanlığı döneminde Gudea tarafından tapınağın yapımını anlatan bir yazıt içeren bir sütun direği bulunmuştur. Agaren, sütunun üstünde bir yargı yeri veya merhamet koltuğu olarak tanımlanmış ve silindirlerin ya orada ya da Eninnu'da başka bir yerde tutulduğu düşünülmektedir. Girsu neslinin yok edilmesi sırasında drenaja düştükleri tahmin edilmektedir. 1878’de silindirler Paris, Fransa'ya gönderildi ve günümüzde Louvre Müzesi, Yakın Doğu eserleri bölümü, Richelieu, zemin kat, oda 2, MNB 1511 ve MNB 1512 erişim numaralarında sergilenmektedir.
Tarifi
Antik tuğlalar ve modern kopyalarla yeniden inşa edilen "Gudea Sütunu", yan yana yerleştirilmiş dört yuvarlak sütundan oluşur. Yazıt, Ningirsu mahkemesi sedir ağacı portikosundan bahseder. Girsu'daki Ningirsu tapınağının güney-batısında bulunmuştur. Louvre Müzesi, Paris, Erişim numarası AO 388, Yakın Doğu Antikaları Bölümü, Richelieu, 2. Salon, Ernest de Sarzec kazıları, 1881.
İki silindir A ve B olarak etiketlendi, A, 61 cm yüksekliğinde, 32 cm çapında ve B ise 33 cm çapında 56 cm yüksekliğindedir. Silindirler, montaj için merkezde deliklerle oyulmuştur. Esasen silindirin deliklerini dolduran kil tıpalar mevcuttu ve silindirin kendisi bilinmeyen bir tür alçı ile doldurulmuştu. Silindirlerin kil kabukları yaklaşık 2,5 ila 3 cm kalınlığındadır. Her iki silindir de çatlamış ve restorasyona ihtiyaç duymuştur; Louvre, B silindirin bir kısmını restore etmek için kullanabilecek 12 silindir fragmanına sahiptir. A silindiri otuz sütun iken B silindiri yirmi dört sütundur. Bu sütunlar, vaka başına bir ila altı satır içeren sütun başına on altı ila otuz beş vakaya bölünmüştür. Çivi yazısı, silindirlerin yatay konumda okunması anlamına gelmektedir ve bu, Akad İmparatorluğu veIII. Ur hanedanı arasında kullanılan tipik bir formdur. Belirli işaretlerin şekillerinde alfabe farklılığı, silindirlerin farklı yazmanlar tarafından yazıldığını ortaya koymaktadır. (Wikipedya)
a ve b silindirlerindeki yazilarin tamaminin yapay zeka kullanarak ingilizce'den turkceye cevirilmis hali:
1-4. gökte ve yerde kaderler belirlendiği gün, lagaš başını tam ihtişamıyla yüksekte tuttu ve enlil, lord ningirsu'ya onaylayarak baktı. şehrimizde mükemmellik vardı.
5-9. kalp sevinçle taştı, enlil'in kalbi, taşan bir nehir gibi sevinçle taştı. kalp sevinçle taştı ve tigris'in tatlı su getirdiği gibi, iradesi muazzam bir sel olan, parlayan ve heybetli enlil, tatlı bir karara vardı:
10-16. "efendi, evini çağırdı ve ben e-ninnu'nun görkemini her yere yaymayı düşünüyorum. hükümdar (yani gudea), bilgeliğini kullanarak büyük işler başaracak. kusursuz sığırlar ve oğlakları kurbanlık olarak yönlendirecek. kaderin tuğlası onu bekliyor. kutsal evin inşası onun tarafından yapılacak."
17-23. o gün, geceleyin bir vizyonda gudea, efendisi lord ningirsu'yu gördü. ningirsu ona evinden, yapımından bahsetti. ona tam görkemiyle bir e-ninnu gösterdi. aklı olağanüstü olmasına rağmen, mesajı anlaması gerekiyordu.
24-32. "iyi, bunu ona anlatmalıyım! iyi, bunu ona anlatmalıyım! bu konuda benimle birlikte olmasını isteyeceğim. derin şeyler (?) aniden bana, çobana geldi, ama geceleyin vizyonun bana getirdiği şeyin anlamını anlamıyorum. bu yüzden rüyamı anneme götüreceğim ve kendi alanında uzman olan, sirara'dan ilahi kız kardeşim, rüya yorumcum nanše'den anlamını bana açıklamasını isteyeceğim."
33-38. teknesine bindi, ıd-nigin-dua kanalı üzerinden kenti nigin'e doğru yöneldi ve nehir dalgalarını neşeyle yardı. bagara'ya, nehre kadar uzanan eve vardıktan sonra, ekmek sundu, soğuk su döktü ve bagara'nın efendisine dua etmek için gitti.
39-51. "savaşçı, rakipsiz aslan! abzu'da önemli, nibru'da saygıdeğer ningirsu! savaşçı, bana emrettiğin şeyi sadakatle yerine getirmek istiyorum; ningirsu, evini senin için inşa etmek, onu senin için mükemmel hale getirmek istiyorum, bu yüzden kendi alanında otorite, tanrılar arasında rüya yorumcusu, sirara'dan ilahi kız kardeşim, eridug'dan doğan çocuk, hanım nanše'den bana yolu göstermesini isteyeceğim." çağrısı duyuldu; efendisi lord ningirsu, gudea'nın duasını ve yalvarışını kabul etti.
52-63. gudea, bagara evinde ešeš festivalini kutladı. hükümdar, yatağını gatumdug'un yanına kurdu. ekmek sundu, soğuk su döktü ve kutsal gatumdug'a dua etmek için gitti: "benim hanımım, kutsal an tarafından doğurulan çocuk, kendi alanında otorite, gururlu tanrıça, ülkede yaşayan, ... şehrinin ...! hanım, anne, lagaš'ı kuran siz, halkınıza bakarsanız, bolluk getirir; sizin baktığınız değerli genç adam uzun bir ömür yaşayacaktır."
64-67. "annem olmayan benim için, siz benim annemsiniz; babam olmayan benim için, siz benim babamsınız. benim tohumumu rahme yerleştirdiniz, beni sığınağınızda doğurdunuz, gatumdug, kutsal adınız tatlıdır!"
68-79. "bu gece burada yatacağım (?). siz, yanımda takılı büyük hançerimsiniz (?); büyük sulara dikilmiş bir ...sınız, bana hayat veriyorsunuz; geniş bir güneşliksiniz; gölgenizde serinleyeyim. yüce ellerinizin uygun, sağ avucunuz, hanım gatumdug, bana koruma sağlasın! şehre gidiyorum, işaretim uygun olsun! dost koruyucunuz benim önümde yürüsün ve dost koruyucu cininiz, nigin'e, sudan yükselen dağa giden yolda benimle yürüsün."
80-89. "iyi, bunu ona anlatmalıyım! iyi, bunu ona anlatmalıyım! bu konuda benimle birlikte olmasını isteyeceğim. rüyamı anneme götüreceğim ve kendi alanında uzman olan, sirara'dan ilahi kız kardeşim, nanše'den, rüyanın anlamını bana açıklamasını isteyeceğim." çağrısı duyuldu; hanımı, kutsal gatumdug, gudea'nın duasını ve yalvarışını kabul etti.
90-100. teknesine bindi, nigin kentine doğru yöneldi, nigin iskelesinde demirledi. hükümdar, sirara tanrıçasının avlusunda başını yüksek tuttu. ekmek sundu, soğuk su döktü ve nanše'ye dua etmek için gitti: "nanše, güçlü hanım, en değerli (?) güçlerin hanımı, enlil gibi kaderleri belirleyen hanım, benim nanše'im, söylediklerin güvenilir ve önceliklidir. tanrılar arasında rüya yorumcusu sensin, tüm toprakların hanımısın. anne, bugün benim meselem bir rüya:"
101-109. "rüyada, gökyüzü kadar büyük, yer kadar büyük birisi vardı. başını bir tanrı gibi, kanatlarını anzud kuşu gibi, alt bedeni bir sel fırtınası gibiydi. sağında ve solunda aslanlar yatıyordu. evini inşa etmemden bahsetti, ama tam olarak ne demek istediğini anlayamadım, sonra ufukta bana gün ışığı doğdu."
110-114. "sonra bir kadın vardı -- kim olduğu belirsiz. o … başaklar topluyordu. elinde rafine gümüşten bir yazı aleti tutuyordu ve bunu uğurlu yıldızlarla dolu bir tablete yerleştirip danışıyordu."
115-123. "ayrıca, bir savaşçı vardı. kolu bükülmüş, elinde lapis lazuli bir tablet tutuyor ve evin planını belirliyordu. kutsal sepet önümde duruyordu, kutsal tuğla kalıbı hazırdı ve benim için kaderin tuğlası kalıba yerleştirilmişti. önümde duran güzel bir ildag ağacında tigidlu kuşları cıvıldaşarak gün geçiriyordu. efendimin sağ taraftaki eşek aygırı benim için toprağı kazıyordu."
124-131. annesi nanše hükümdara cevap verdi: "çobanım, rüyanı her detayıyla sana açıklayacağım. göğe eşit büyüklükte, yere eşit büyüklükte, başı bir tanrı gibi olan, kanatları, dediğin gibi, anzud kuşunun kanatları gibi olan ve alt bedeni, dediğin gibi, bir sel fırtınası gibi olan, sağında ve solunda aslanlar yatan kişi aslında benim kardeşim ningirsu'ydu. o, sana e-ninnu tapınağının inşasından bahsetti."
132-133. "ufukta senin için doğan gün ışığı, senin kişisel tanrın ningišzida, ufukta senin için gün ışığı olarak doğacak."
134-140. "elinde rafine gümüşten bir yazı aleti tutan, uğurlu yıldızlarla dolu bir tablete yerleştirip danışan, … başaklar toplayan genç kadın aslında benim kız kardeşim nisaba'ydı. o, evin inşasını müjdeleyen kutsal yıldızları sana duyurdu."
141-143. "ikinci olan, bir savaşçıydı ve kolu bükülmüş, elinde lapis lazuli tablet tutan kişi, evin planını tablete koyan nindub'du."
144-146. "önünüzde duran kutsal sepet, hazır olan kutsal tuğla kalıbı ve kalıba yerleştirilen kaderin tuğlasıyla ilgili olarak, bu rüyanın parçası e-ninnu'nun iyi tuğlasıyla ilgilidir."
147-149. "önünüzde duran güzel ildag ağacıyla, içinde, dediğin gibi, tigidlu kuşlarının gün boyu cıvıldadığı ile ilgili olarak, bu, evin inşası tatlı uykunun gözlerinize girmesine izin vermeyeceği anlamına gelir."
150-151. "efendinizin, dediğiniz gibi, sağ taraftaki eşek aygırının sizin için toprağı kazdığı kısım; bu, e-ninnu için seçkin bir at gibi toprağı kazıyacak olan sizinle ilgilidir."
152-172. "size tavsiyede bulunayım ve tavsiyem kabul edilsin. adımlarınızı lagaš toprağının önde gelen evi girsu'ya yöneltin, ambarınızı açın ve içinden odun çıkarın; efendiniz için bir savaş arabası yapın (?) ve ona bir eşek aygırı koşun; bu arabayı rafine gümüş ve lapis lazuli ile süsleyin ve ok kılıfından güneş ışınları gibi fırlayacak oklarla ve kahramanlığın gücü olan an-kar silahıyla donatın; onun için sevdiği sancağı yapın ve adınızı üzerine yazın, ve sonra hediyeleri seven savaşçının, efendiniz lord ningirsu'nun önünde, e-ninnu-beyaz-anzud-kuşu'nda, onun sevdiği balag davulu ušumgal-kalama ile birlikte, sürekli dinlediği ünlü çalgısıyla girin. o zaman istekleriniz emirler gibi alınacak; ve davul, gökyüzü kadar anlaşılmaz olan efendinin -- ningirsu, enlil'in oğlunun eğilimini sizin için olumlu hale getirecek, böylece evinin tasarımını size her detayıyla açıklayacak. güçleriyle, en büyük olanlarla, savaşçı evi sizin için geliştirecek (?)."
173-195. gerçek çoban gudea bilge ve gerçekleştirmekte de yetenekli. nanše'nin söylediklerini kabul ederek, ambarını açtı ve içinden odun çıkardı. gudea, odunu parça parça kontrol etti (?), oduna büyük özen gösterdi. meš odununu düzeltti, ?alub odununu bir balta ile yarıp ondan mavi bir savaş arabası yaptı (?). ona pirig-kaše-pada isimli aygırı koştu. onun için sevdiği sancağı yaptı, adını üzerine yazdı ve sonra hediyeleri seven savaşçının, efendisi lord ningirsu'nun önünde, e-ninnu-beyaz-anzud-kuşu'nda, sürekli dinlediği ünlü çalgısı olan sevdiği balag davulu ušumgal-kalama ile birlikte girdi. davulu tapınakta sevinçle ona getirdi. gudea, e-ninnu tapınağının içinden yüzü parlayarak çıktı.
196-206. bundan sonra ev, geçirdiği tüm günlerin ve tüm gecelerin kaygısı oldu. yüksek olanı düzleştirdi, tesadüfi sözleri reddetti (?), cadıların tükürüklerini (?) yollardan temizledi. korkutucu yer olan, yargı yapılan yer olan, ningirsu'nun tüm toprakları gözlemlediği yer olan šu-galam'a bakan hükümdar, bir semiz koyun, yağlı kuyruklu bir koyun ve buğdayla beslenmiş bir oğlağı, bakire bir oğlağın derileri üzerine yatırdı. dağların saf bitkisi mersini ateşe koydu ve tanrıların kokusu olan sedir reçinesiyle duman çıkardı.
207-216. efendisine halkın önünde yükseldi ve ona dua etti; ubšu-unkena'ya giderek onu selamladı: "efendim ningirsu, şiddetli suları geri çeviren efendi, gerçek efendi, büyük dağ'ın boşalan tohumu, rakipsiz asil genç kahraman! ningirsu, evini senin için inşa edeceğim, ama uğursuz bir işaretim yok. savaşçı, mükemmellik istedin, ama enlil'in oğlu, efendi ningirsu, bunu nasıl başaracağımı bana bildirmediğin için."
217-225. "senin iraden, deniz gibi sürekli yükselen, yıkıcı bir sel gibi çarpan, coşkun sular gibi gürleyen, şehirleri (?) bir sel dalgası gibi yıkan, isyancı topraklara bir fırtına gibi vuran; efendim, kimse durduramadığı coşkun su olan iraden; savaşçı, gökyüzü kadar anlaşılmaz olan iraden -- enlil'in oğlu, efendi ningirsu, senden bunun hakkında bir şey öğrenebilir miyim?"
226-231. sonra, ningirsu uyuyanın başına yaklaştı, kısaca ona dokundu: "sen benim için inşa edecek olan, benim için inşa edecek olan hükümdar, evimi benim için inşa edecek olan gudea, evimi inşa etmek için uğursuz işareti sana söyleyeyim, göklerin saf yıldızları olan düzenlemelerimi gösteren işareti sana söyleyeyim."
232-240. "anzud kuşunun gürlemesi gibi, gökyüzü benim evim, an tarafından kurulan e-ninnu'dan titrer, güçleri en büyük olan, diğer tüm güçlerden üstün olan ev. sahibi uzaktan bakabilen ev. onun şiddetli ışıltısı gökyüzüne ulaşır, evimin büyük korkutuculuğu tüm topraklara yayılır. ününe karşılık olarak tüm topraklar, gökyüzünün sınırlarından bile, magan ve melu?a dağlarından inip toplanacaklar."
241-247. "ben, şiddetli suları geri çeviren ningirsu, enlil'in krallığının büyük savaşçısıyım, rakipsiz bir efendiyim. evim e-ninnu, bir taç, dağlardan daha büyüktür; silahım šar-ur tüm toprakları boyun eğdirir. hiçbir ülke benim şiddetli bakışıma dayanamaz, kimse uzanmış kollarımdan kaçamaz."
248-253. "beni doğuran babamın büyük sevgisi nedeniyle, beni 'dağlardan asla gözünü ayırmayan, ningirsu, enlil'in savaşçısı, kral, enlil'in seli' olarak adlandırdı ve bana elli güç bahşetti."
254-261. "ritüel masasını kurar ve el yıkama ayinlerini doğru bir şekilde yerine getiririm. uzatılmış ellerim, kutsal an'ı uykusundan uyandırır. beni doğuran babam, ellerimden en iyi yiyeceği alır. tanrıların kralı an, beni bu nedenle 'an'ın ayin papazı, kral, ningirsu' olarak adlandırdı."
262-265. "tiraš tapınağını abzu kadar görkemli bir şekilde kurdum. her ayın yeni ayında, büyük ayinlerim (?), 'an'ın festivali', orada benim için mükemmel bir şekilde gerçekleştirilir."
266-270. "korkutucu bir yılan gibi, korkutucu yerim e-?uš'u korkutucu bir yerde inşa ettim. bana karşı isyan eden bir toprakta kalbim öfkelendiğinde -- söylenemez fikir (?) -- zehir üretecek ve bir yılanın zehir damlatması gibi bana zehir verecektir."
271-276. "emirler verdiğim, utu gibi parladığım e-babbar'da, ıštaran gibi şehrimin dava davalarını adil bir şekilde kararlaştırırım. e-bagara'da, yemek yerimde, lagaš'ın büyük tanrıları benim etrafımda toplanır."
277-285. "sen, gerçek çoban gudea, tüm toprakların en önde gelen evi, lagaš'ın sağ kolu, ufukta gürleyen anzud kuşu, kraliyet evim e-ninnu için gerçekten çalışmaya başladığında, cennetten nemli rüzgarlar çağıracak ve cennetten sana bolluk yağacak ve topraklar senin saltanatın altında bolluk içinde gelişecek."
286-293. "tapınağımın temellerini atmak hemen bolluk getirecek: büyük tarlalar senin için zenginleşecek, setler ve hendekler senin için taşacak, su senin için daha önce hiç ulaşmadığı yüksekliklere yükselecek. senin altında daha önce hiç olmadığı kadar çok yağ dökülecek ve sumer'de daha önce hiç olmadığı kadar çok yün tartılacak."
294-305. "benim için temel kazıklarını çaktığında, evim için gerçekten çalışmaya başladığında, kuzey rüzgarının yaşadığı dağlara adımlarımı yönlendireceğim ve kocaman kanatlı adamı, kuzey rüzgarını, dağlardan, saf yerden sana rüzgar getirmesi için göndereceğim, böylece bu topraklara canlılık verecek ve böylece bir adam iki kişinin işini yapabilecek. geceleyin ay ışığı, öğlen güneş bol ışık gönderecek, böylece gündüz evi senin için inşa edecek ve gece onu senin için yükseltecek."
306-314. "güneyden ?alub ve ne?an ağaçlarını getireceğim ve sedir, servi ve zabalum ağaçları yüksek topraklardan senin için getirilecek. abanoz dağlarından senin için abanoz ağaçları getirteceğim, taş dağlarında dağ sıralarının büyük taşlarını senin için plakalar halinde keseceğim. o gün senin koluna ateşle dokunacağım ve işaretimi bileceksin."
315-322. gudea uyandı -- bu bir uykuydu; titredi -- bu bir rüyaydı. ningirsu'nun sözlerini kabul ederek, beyaz bir oğlağa kehanette bulunmak için gitti. oğlağa kehanette bulundu ve falı uğurluydu. ningirsu'nun niyeti, gudea için gündüz ışığı kadar açık hale geldi.
323-329. o bilge ve gerçekleştirmekte de yetenekli. hükümdar, şehrine tek bir adam gibi talimatlar verdi. lagaš toprağı onun için tek bir anne çocukları gibi birleşti. kelepçeleri açtı, prangaları çıkardı; …… kurdu, yasal şikayetleri reddetti ve idam cezasına çarptırılan suçluları (onları idam etmek yerine) hapsedildi (?).
330-344. kamçı ve kırbaç dillerini çözdü ve bunları kuzu doğuran koyunların yünüyle değiştirdi. hiçbir anne çocuğuna bağırmadı. hiçbir çocuk annesine karşılık vermedi. hiçbir köle …… sahibi tarafından başından vurulmadı, hiçbir yaramaz köle kızı efendisi tarafından yüzüne tokat atılmadı. e-ninnu'yu inşa eden hükümdar gudea, tesadüfi bir söz söylemesine izin vermedi. hükümdar şehri temizledi, onun üzerine arındırıcı ateş serbest bıraktı. şehirden ritüel olarak kirli, bakması hoş olmayan ve …… kişileri kovdu.
345-352. tuğla kalıbının …… ile ilgili olarak, bir oğlağı yatırdı ve tuğla hakkında oğlaktan bir fal istedi. kazılmış toprağı (?) onaylayarak baktı ve nanše tarafından adıyla çağrılan çoban, …… onu görkemle …… etti. tuğla kalıbının …… üzerine bir çizim yaparak ve kazılmış toprağı görkemle …… ettikten sonra, efendisinin standardı olan anzud kuşunu orada bir sancak olarak parlatmayı başardı.
353-364. vatandaşlar onun için 24 iku'lik bir alanı arındırıyorlardı, o alanı onun için temizliyorlardı. dağların saf bitkisi mersini ateşe koydu ve tanrıların kokusu olan sedir reçinesiyle duman çıkardı. onun için gün dua etmek içindi ve gece onun için yalvarmalarla geçti. ningirsu'nun evini inşa etmek için, lagaš toprağının anuna tanrıları, gudea'nın yanında dua ve yalvarmalarla durdular ve tüm bunlar gerçek çoban gudea'yı son derece mutlu etti.
365-371. şimdi hükümdar, ülkesine bir vergi koydu. bol …… olan krallığına, ningirsu'nun gu-edina'sına vergi koydu. inşa edilmiş şehirlerine ve yerleşimlerine, nanše'nin gu-gišbara'sına vergi koydu.
372-376. ningirsu'nun "rakipsiz kudretli boğa" ve "efendilerini çevreleyen beyaz sedirler" klanları üzerine onun için bir vergi vardı ve onların önüne muhteşem standartları lugal-kur-dub'u yerleştirdi.
377-381. nanše'nin "her iki nehir kıyısı ve suların içinden yükselen kıyılar, her yere bolluğunu yayan, suyla dolu büyük nehir" klanı üzerine onun için bir vergi vardı ve onların önüne nanše'nin standardı olan kutsal pelikanı (?) yerleştirdi.
382-385. inana'nın "bozkırın yaban hayvanlarını yakalamak için asılan ağ" ve "seçkin atlar, ünlü takım, utu tarafından sevilen takım" klanları üzerine onun için bir vergi vardı ve onların önüne inana'nın standardı olan rozeti yerleştirdi.
386-391. ningirsu'nun evini inşa etmek için,
3 satır eksik
2 satır parça parça
392-396. elamlılar, elam'dan ona geldiler, susalılar, susa'dan ona geldiler. magan ve melu?a, onun için dağlarından odunları omuzlarına yüklediler ve ningirsu'nun evini inşa etmek için, girsu'daki şehrinde gudea için toplandılar.
397-404. ninzaga komut verildi ve evi inşa eden adam gudea'ya, sanki büyük bir tahıl taşımacılığıymış gibi bakırını ulaştırdı. ninsikila da talimatlandırıldı ve e-ninnu'yu inşa eden hükümdara büyük ?alub kütükleri, abanoz ve aba odunu ulaştırdı.
405-411. efendi ningirsu, gudea'yı sedirlerin geçilmez dağına yönlendirdi ve oradaki sedirleri büyük baltalarla kesti ve efendisinin sel fırtınası silahı, lagaš'ın sağ kolu šar-ur'u ondan oydurdu.
412-423. sanki suda yüzen dev bir yılanmış gibi, lord ningirsu için, gudea, kan-sura'nın ana iskelesine demirleyen uzun sal tahtalarını akıntıya bıraktı: sedir tepelerinden sedir odunları, servi tepelerinden servi odunları, zabalum tepelerinden zabalum odunları, uzun köknar ağaçları, çınar ağaçları ve eranum ağaçları.
424-433. lord ningirsu, gudea'yı taşların geçilmez dağlarına yönlendirdi ve büyük taşları levha şeklinde geri getirdi. lord ningirsu için, gudea, ?auna yüklü gemilerin orada demirlemesini ve çakıl, kuru zift, …… zift ve madga tepelerinden alçı taşıyan gemilerin orada demirlemesini sağladı, tarlalardan tahıl getiren tekneler gibi yükler.
434-445. e-ninnu'yu inşa eden hükümdara büyük şeyler yardım etti: kimaš'taki bir bakır dağı kendini ona gösterdi. bakırını sallar üzerine çıkardı. efendisinin evini inşa eden adama, hükümdara, dağlarından altın toz halinde getirildi. gudea için dağlarından rafine gümüş getirildi. melu?a'dan saydam karnelyan onun önüne serildi. alçıtaşı dağlarından alçıtaşı ona getirildi.
446-451. çoban, evi gümüşle inşa edecekti, bu yüzden gümüşçülerle bir araya geldi. e-ninnu'yu değerli taşla inşa edecekti, bu yüzden kuyumcularla bir araya geldi. bakır ve kalayla inşa edecekti, bu yüzden ülkenin ana tanrıçası onun önünde demircilerin şefini yönlendirdi.
452-456. ağır çekiç taşları, onun için bir fırtına gibi gürledi. dolerit, hafif çekiç taşları, …… ikisi …… üçü. …… büyük bir su kütlesi gibi fışkıran,
1 satır parça parça
1 satır eksik
458-462. o …… günleri (?). gudea, ningirsu için geceleri uzattı (?). efendisi için evi inşa etmekten dolayı, ne geceleri uyudu, ne de şekerleme yaparken başını dinlendirdi.
463-470. nanše tarafından lütufla bakılan, enlil'in sevgilisi, ningirsu tarafından …… edilen hükümdar, gatumdug tarafından ağustos sığınağında doğan gudea için, nisaba anlayış evini açtı ve enki evin tasarımını düzeltti.
471-481. halo'su gökyüzüne ulaşan, güçleri gök ve yeri kucaklayan, sahibi şiddetli bakışlı bir efendi olan, savaşçı ningirsu'nun savaşta uzman olduğu, e-ninnu-beyaz-anzud-kuşuna, gudea güneyden yola çıktı ve kuzeye doğru hayran kaldı. kuzeyden yola çıkıp güneye doğru hayran kaldı. tam bir iku ölçmek için ipi kullandı. kenarlarına kazıklar çaktı ve şahsen doğruladı. bu onu son derece mutlu etti.
482-491. gece olunca, gir-nun tahtındaki (yani ningirsu) kişinin eğilimini gudea için olumlu hale getirmek için eski tapınağa dua etmeye gitti. gün doğduğunda banyo yaptı ve kıyafetini doğru şekilde düzenledi. utu onun için bolluğu ortaya çıkardı. gudea ıri-kug'dan ikinci kez ayrıldı; mükemmel bir boğa ve mükemmel bir oğlak kurban etti. eve gidip selamladı.
492-498. o …… kutsal sepeti ve doğru kaderli tuğla kalıbını …… e-ninnu'ya koydu. o …… yürürken gururla yürüdü, lugal-kur-dub onun önünde yürüdü, ıg-alim onu yönlendirdi ve ningišzida, kişisel tanrısı, tüm süre boyunca elinden tuttu.
499-512. berrak suyu tuğla kalıbının …… içine döktü -- adab, sim ve ala davulları hükümdar için çalıyordu. tuğlayı yapmak (?) için kazılmış toprağı hazırladı ve içine bal, ghee ve değerli yağ karıştırdı. hamura her türlü ağaçtan özler ve balsam (?) karıştırdı. kutsal taşıma sepetini kaldırdı ve tuğla kalıbının yanına koydu. gudea, kilini tuğla kalıbına yerleştirdi ve evin ilk tuğlasını onda var ederken tam olarak reçeteye uygun davrandı, çevredeki herkes yağ veya sedir parfümü serpti. şehri ve lagaš toprağı onunla birlikte sevinç içinde gün geçirdi.
513-522. tuğla kalıbını salladı ve tuğlayı kurumaya bıraktı. ……'a memnuniyetle baktı. ona sedir özü ve balsam (?) sürdü. utu, gudea'nın kalıba koyduğu tuğladan memnun oldu ve kral enki ……'ı büyük bir nehir gibi yükselen …… ile …… ve gudea eve girdi.
523-542. kalıbın ……'nden tuğlayı kaldırdı ve bu, an tarafından giyilen kutsal bir taç gibi görünüyordu. tuğlayı kaldırıp halkının arasında dolaştı: bu, utu'nun kutsal takımının (?) başlarını savurması gibiydi. evine doğru başını kaldıran tuğla, sanki nanna'nın inekleri ağıllarına bağlanmak için hevesliymiş gibi görünüyordu. tuğlayı yere koydu, eve girdi ve sanki sayıların en derin sırlarını (?) bilen nisaba'mış gibi, evin zemin planını belirlemeye başladı. ilk defa bir ev inşa eden genç bir adam gibi, tatlı uyku gözüne girmiyordu. bir inek yavrusunu gözleyen bir inek gibi, sürekli endişeyle eve gidiyordu. ağzına az yemek alan bir adam gibi, yorulmadan dolaşıyordu. efendisinin niyeti onun için açık hale gelmişti, ningirsu'nun sözleri onun için bir sancak gibi göze çarpıyordu. ev inşaatından dolayı kalbi yüksek sesle çarpan (?) birisi …… uğurlu bir kehanet sözü söyledi. bu onu son derece mutlu etti.
543-550. bir oğlağa kehanette bulundu ve falı uğurluydu. ……'a tahıl attı ve görünüşü doğruydu. gudea bir rüya kehaneti için yattı ve uyurken ona bir mesaj geldi: vizyonda efendisinin evini zaten inşa edilmiş gördü, e-ninnu gök ile yeri ayırıyor. bu onu son derece mutlu etti.
551-561. çizgileri en mükemmel şekilde çekti; kutsal uzga'da (?) bir sığınak kurdu. evde, enki temel kazıklarını çaktı, eridug'un kızı nanše, kehanet mesajlarıyla ilgilendi. lagaš'ın annesi, kutsal gatumdug, tuğlaları çığlıklar arasında (?) doğurdu ve an'ın ilk doğan kızı bau, onları yağ ve sedir özüyle serpti. ev için bakım sağlamak üzere en ve lagar rahipleri evin hizmetine verildi. anuna tanrıları orada büyük bir hayranlıkla durdular.
562-577. ev inşaatından sorumlu gudea, ev için taşıma sepetini kafasına, sanki kutsal bir taçmış gibi taktı. temeli attı, duvarları yere koydu. bir kare çizdi, tuğlaları bir ip ile hizaladı. tapınağın yerinde ikinci bir kare çizdi ve "bu, 1 ban kapasiteli bir kavanozun çizgi işaretidir (?)" dedi. tapınağın yerinde üçüncü bir kare çizdi ve "bu, yavrularını kanatları altına alan anzud kuşudur" dedi. tapınağın yerinde dördüncü bir kare çizdi ve "bu, kudretli bir aslanı kucaklayan bir panterdir" dedi. tapınağın yerinde beşinci bir kare çizdi ve "bu, tüm ihtişamıyla mavi gökyüzüdür" dedi. tapınağın yerinde altıncı bir kare çizdi ve "bu, bolluk dolu bir tedarik günüdür" dedi. tapınağın yerinde yedinci bir kare çizdi ve "bu, e-ninnu'nun sabah şafakta toprak'ı ay ışığıyla yıkamasıdır" dedi.
578-590. ahşap kapı çerçevelerini yerleştirdiler, bunlar mavi gökyüzünde giyilen bir taç gibiydi. gudea, bir ahşap kapı çerçevesinde oturduğunda, oradan sanki göğü kucaklayan devasa bir ev gibiydi. evi inşa ederken ve ona ahşap iskeleler yerleştirirken, bu, enki tarafından ziyaret edilen nanna'nın lagünü gibiydi. evi tepeler kadar yüksek yaptılar, onu gökyüzünün ortasında bir bulut gibi yüzdürdüler, boynuzlarını bir boğa gibi yükselttiler ve onu abzu üzerindeki gišgana ağacı gibi tüm toprakların üzerinde başını kaldırmasını sağladılar. ev, gök ile yer arasındaki boşluğu tepeler gibi dolduracak şekilde başını bu kadar yüksek kaldırdığı için, bu, yüksek otlar arasında büyüyen lüks bir sedir ağacı gibiydi; e-ninnu, sumer'in binaları arasında en çekici şekilde süslendi.
591-601. ahşap kirişleri eve yerleştirirken, abzu'nun ejderhaları gibi bir arada dışarı çıkıyorlarmış gibi görünüyorlardı, onlar …… gökyüzünün …… gibiydiler, onlar …… eteklerinin büyük yılanları gibiydiler. ev için kesilen kamışlar, birlikte uyuyan dağ yılanları gibiydi. üst kısımları lüks sedir ve servi ile kaplandı ve onlar, sedir iç odasına görmek için harika olan beyaz sedirler yerleştirdiler. onları iyi parfüm ve değerli yağ ile işlediler. evin çamur duvarı, abzu'nun bolluğu (?) ile kaplandı ve onun ……'ını ona bağladılar. böylece e-ninnu tapınağı, an'ın …… eline yerleştirildi.
602-616. hükümdar evi inşa etti, onu büyük bir dağ gibi yüksek yaptı. onun abzu temel kazıklarını, büyük bağlama kazıklarını, enki ile e-engura'da danışabilecek kadar derine yerleştirdi. göksel temel kazıklarını evin etrafına, tanrıların libasyon yerinde su içen savaşçılar gibi yerleştirdi. e-ninnu'yu, bağlama kazığını sabitledi, dua eden büyücüler şeklindeki kazıklarını çaktı. şehrinin hoş kavaklarını gölgelerini atacak şekilde dikti. lagaš yanına, büyük bir sancak gibi, şar-ur silahını yerleştirdi, onu korkutucu yerine, şu-galam'a koydu ve ondan korkunç bir ışıltı yayılmasını sağladı. gir-nun tahtında, yargı yapılan yerde, lagaš'ın sağlayıcısı boynuzlarını güçlü bir boğa gibi yükseltti.
617-624. büyük taşları levhalar halinde getirmek bir yıl sürdü ve onları şekillendirmek bir başka yıl sürdü, ancak iki veya üç günü boşa geçirmedi. sonra her birini yerleştirmek bir günlük iş gerektiriyordu ama yedinci günde hepsini evin etrafına yerleştirmişti. levhalardan kesilmiş parçaları merdiven olarak kullandı veya onlardan havuzlar şekillendirdi ve onları evde yerleştirdi.
625-629. büyük avluda diktiği stelaya "avluyu …… kral, lord ningirsu, gir-nun'dan gudea'yı tanıdı" adını verdi.
630-635. kan-sura kapısında diktiği stelaya "rakipsiz, enlil'in sel fırtınası olan kral, lord ningirsu, gudea'ya lütfuyla baktı" adını verdi.
636-641. doğan güneşe karşı diktiği stelaya "enlil'in gürleyen fırtınası olan kral, rakipsiz efendi, lord ningirsu, gudea'yı kutsal kalbiyle seçti" adını verdi.
642-646. šu-galam'a karşı diktiği stelaya "adıyla yabancı ülkelerin titrediği kral, lord ningirsu, gudea'nın tahtını sağlamlaştırdı" adını verdi.
647-650. e-uru-ga'ya karşı diktiği stelaya "lord ningirsu, gudea için iyi bir kader belirledi" adını verdi.
651-654. bau'nun iç odasının (?) yanında diktiği stelaya "an'ın gözleri e-ninnu'yu biliyor ve bau, gudea'nın yaşam kaynağıdır" adını verdi.
655-664. efendisinin evini tam olarak kendisine söylendiği gibi inşa etti. gerçek çoban gudea, onu gök ile yer arasındaki boşluğu dolduracak kadar yüksek yaptı, ona yeni ay şeklinde bir taç taktırdı ve onun ününü yüksek yaylaların kalbine kadar yaydı. gudea, ningirsu'nun evini bulutlardan çıkan güneş gibi ortaya çıkardı, onu lapis lazuli tepeleri gibi büyüdü ve beyaz alçıtaşı tepeleri gibi hayranlıkla bakılacak şekilde durdu.
665-672. kapı yuvalarını vahşi boğalar gibi dikti ve onları pençeleri üzerinde oturan aslanlar gibi ejderhalarla çevreledi. kutsal terasını (?) abzu kadar saf bir yer üzerine yükseltti. standartlarının metal uçlarını abzu'nun kutsal geyiklerinin boynuzları gibi parıldatıyordu. gudea, ningirsu'nun evini gökyüzündeki yeni ay gibi hayranlıkla bakılacak şekilde yaptı.
673-687. evin yerleşik kapı yuvaları, abzu'nun yanında duran la?ama tanrıları gibidir. odun deposu (?), büyük bir lagünün dalgaları (?) gibi görünüyor, yılanlar suya dalmış (?). onun ……, …… korkutucu doludur. onun ……, gökyüzünün ortasında yüzen bir ışıktır. kralın girdiği kapı'da bir kartal, vahşi bir boğaya bakarak yükseliyor. kapının üzerindeki eğri ahşap direkleri, gökyüzü üzerinde uzanan bir gökkuşağı gibidir. kapının üst lentosu, e-ninnu gibi, gürleyen, uğultulu fırtınalar arasında duruyor. onun etkileyici kaş şeklindeki kemerliği (?), tanrıların hayran bakışlarıyla karşılaşıyor. onun beyaz tahtı …… evin, gök ile yeri birleştiren sağlam temelli bir lapis lazuli dağıdır.
688-695. büyük yemek salonunu akşam yemekleri için yerleştirdiler: sanki an kendisi bal ve şarap dolu altın kapları yerleştiriyormuş gibi. yatak odasını inşa ettiler: bu, sayısız dağlar arasında meyve veren kutsal meš ağacı olan abzu'dur. tanrıların kalplerini sevinçle dolduran inşaatı tamamladı.
696-721. gerçek çoban gudea bilge ve gerçekleştirmekte de yeteneklidir. silahların asıldığı iç oda (?) ve savaş kapısı'nda, altı başlı vahşi koç ve …… başlı savaşçıları yerleştirdi. şehre bakan, heybetli yerinde, yedi başlı yılanı yerleştirdi. şu-galam'da, korkutucu kapısında, ejderha ve hurma ağacını yerleştirdi. güneşin doğuşuna bakan, kaderlerin belirlendiği yerde, orada zaten bulunanların yanına utu'nun standardı olan bison başını dikti. kan-sura kapısında, gözetleme yerinde, tanrıların korkusu olan aslanı yerleştirdi. tar-sirsir'de, emirlerin verildiği yerde, balık adamı ve bakırı yerleştirdi. bau'nun iç odasında (?) kalbin rahatlayabileceği yerde, magilum teknesini ve bisonu yerleştirdi. bunlar ningirsu tarafından öldürülen savaşçılar olduğu için, ağızlarını libasyon yerlerine çevirdi. lagaš'ın hükümdarı gudea, onların isimlerini tanrıların arasında gösterdi.
722-729. evde yerleştirilen sedir kapılar, yukarıda kükreyen ıškur gibidir. e-ninnu'nun kilitleri bizonlar, kapı menteşeleri aslanlar, kapı sürgülerinden vahşi boğalara hışıran boynuzlu engerekler ve korkunç yılanlar çıkıyor. kapı yapraklarının kapandığı pervazlar, pençeleri üzerinde yatan genç aslanlar ve panterlerdir.
730-737. evde çakılan parlak çatı çivileri, kurbanı sıkıca tutan ejderhalar gibidir. kapılara bağlı parlak ipler, abzu'yu ayıran kutsal nira? gibidir. onun ……'ı keş ve aratta kadar saf, onun ……'ı toprak üzerinde gözünü açan korkunç bir aslandır; yanından tek başına geçen kimse oradan geçemez.
738-758. e-ninnu'nun korkutuculuğu, tüm toprakları bir giysi gibi kaplar. ev! an tarafından rafine gümüş üzerine kurulmuş, sürme ile boyanmış ve göksel ihtişamla ay ışığı gibi çıkar. ev! önü sağlam temellere oturtulmuş büyük bir dağdır, içi büyülerle ve uyumlu ilahilerle yankılanır, dışı gök, bollukta yükselen büyük bir evdir, dış toplantı salonu anuna tanrılarının yargı verdikleri yerdir, onun ……'ından dua sözleri duyulur, yiyecek kaynağı tanrıların bolluğudur, evin etrafına dikilen standartları, parlak dağın üzerinde kanatlarını açan anzud kuşudur. e-ninnu'nun kil sıvası, edin kanalından alınan uyumlu karıştırılmış kil, efendisi lord ningirsu tarafından kutsal kalbiyle seçilmiş ve gudea tarafından göksel görkemlerle sanki üzerine sürme dökülüyormuş gibi boyanmıştır.
759-769. ahırından tereyağı ve süt getirilir. büyük fırınından büyük kekler ve kruvasanlar çıkar. onun ……'ı sığır ve koyunları besler. yiyecek rasyonları evi …… bir uzga tapınağı gibidir. şarap mahzeni (?) bir şarap akan dağ gibidir, bira fabrikasından tağris'in yüksek su seviyesinde olduğu kadar bira gelir.
770-780. ambarı mücevherler, gümüş ve kalay ile doludur. koç arabası deposu yerde duran bir dağ gibidir. davul salonu kükreyen bir boğa gibidir. avlusu kutsal dualar, sim ve ala davullar ile yankılanır. evden önce döşenen taş merdivenleri, prenses sevinciyle yatan bir dağ silsilesi gibidir. çatıya çıkan (?) üst merdivenleri, dağlara kadar net bir şekilde görülen bir ışık gibidir. evine yakın dikilen "bozkırdaki siyah bahçe" adındaki bağı, şarap akan bir dağ gibidir ve korkutucu ve ışıltılı bir yerde yetişir.
781-798. evin çevresindeki yedi taş, sahibiyle danışmak için oradadır. cenaze sunuları için şapeli temiz abzu kadar saf bir yerdir. evde kurulan taş havuzlar, suyun asla kesilmediği abdest rahibi kutsal odası gibidir. güvercinlerin yaşadığı yüksek surları …… eridug ……. e-ninnu güvercinlere dinlenme sunar, büyük dalları ve hoş gölgesi ile koruyucu bir örtüdür, orada kırlangıçlar ve diğer kuşlar yüksek sesle cıvıldar. içinde bir festival olduğunda enlil'in e-kur'u gibidir. evin büyük korkutuculuğu tüm toprak üzerine yayılır, övgüleri yüksek dağlara ulaşır, e-ninnu'nun korkutuculuğu tüm toprakları bir giysi gibi kaplar.
799-803. ev, efendisi tarafından en ihtişamlı bir şekilde inşa edildi. ningišzida tarafından bir kaide üzerine inşa edildi. temel kazıkları, lagaš'ın hükümdarı gudea tarafından çakıldı.
804-812. e-ninnu'nun restorasyonu için, toprak üzerinde güneş gibi yükselen, …… kumda büyük bir boğa gibi duran, meclisi hoş ay ışığı gibi aydınlatan, lüks yeşil etekler kadar zengin olan ve hayranlıkla bakılacak olan ev, ningirsu'ya övgüler olsun!
813-814. bu, "ningirsu'nun evi'nin inşası" ilahisinin ortasıdır.
815-819. ev, toprak'ın bağlama direği, gök ile yer arasındaki boşluğu dolduracak kadar yüksek büyümüş, e-ninnu, gerçek tuğla işçiliği, enlil'in iyi bir kader belirlediği, hayranlıkla bakılacak yeşil tepe, tüm topraklar üzerinde öne çıkan!
820-823. ev, göklere kadar uzanan büyük bir dağdır. gökyüzünün ortasını dolduran utu'dur; e-ninnu, dağ toprakları üzerine pençelerini açan beyaz anzud kuşudur.
824-829. tüm insanlar (?) onun önüne yerleştirildi, tüm toprak (?) ona ayrıldı. anuna tanrıları orada hayranlıkla durdular. bilge olan hükümdar, bilgili olan, o tanrısal topluluğun önünde yere kapandı. secde ederek (?) yere dokundu, dilekler ve dualarla; şehrinin tanrısı olan hükümdar dua etti.
830-833. ekmek yiyen eve daha fazla ekmek ekledi, koyuna ihtiyaç duyan akşam yemekleri için koyun ekledi. evin önüne …… bolluğu gibi sıralanmış kapları dizdi.
834-841. anuna tanrılarına gitti ve onlara dua etti: "ey lagaš toprağında hayranlık uyandıran tüm anuna tanrıları, tüm ülkelerin koruyucuları, bir barajdaki büyük bir çatlağa benzer emriniz, onu durdurmaya çalışan herkesi alıp götürüyor. üzerine baktığınız değerli genç adam uzun bir ömür yaşayacak. ben, çoban, evi inşa ettim ve şimdi efendimin evine girmesine izin vereceğim. ey anuna tanrıları, benim adıma dua edin!"
842-850. gerçek çoban gudea bilge ve gerçekleştirmekte de yetenekli. onun dost koruyucusu önünden gitti ve dost koruyucu cin onu takip etti. efendisi lord ningirsu için gudea, yore evine, eski evine, yaşam alanına çok sayıda hediye verdi. e-ninnu'ya, efendisine gidip ona dua etti:
851-862. "efendim ningirsu, şiddetli suları geri çeviren efendi, emirleri öncelikli olan, enlil'in erkek çocuğu, savaşçı, bana emrettiğiniz şeyi sadakatle yerine getirdim. ningirsu, evinizi sizin için inşa ettim; şimdi neşe içinde içeri girmenize izin vereceğim! tanrıçam bau, e-mi bölümlerinizi sizin için hazırladım: onlarda hoş bir konaklama yapın."." çağrısı duyuldu, kahramanı lord ningirsu, gudea'nın duasını ve yalvarışını kabul etti.
863-870. yıl sona erdi ve ay tamamlandı. yeni bir yıl başladı, bir ay başladı ve bu ayda üç gün geçti. ningirsu eridug'dan geldiğinde, güzel ay ışığı toprak'ı aydınlatarak parladı ve e-ninnu yeni doğan suen ile yarıştı.
871-882. gudea, karnelyan ve lapis lazuli ile bir hamur yaptı ve köşelere uyguladı. zemini değerli yağ ile serpti. orada çalışan ……'ı (mi?) evden çıkardı. şurup, ghee, şarap, ekşi süt, gipar meyvesi, peynirle kaplanmış incir kekleri, hurmalar, …… ve küçük üzümler, ateşle temas etmemiş yiyecekler, şurup ve ghee ile hazırladığı tanrılar için yiyeceklerdi.
883-891. gerçek tanrının geleceği gün, gudea sabahın erken saatlerinden itibaren akşam yemeğiyle meşguldü. asari evin bakımıyla ilgilendi. ninmada onun temizliğini sağladı. kral enki, onunla ilgili kutsal sözler verdi. eridug'un baş arındırma rahibi nindub, onu tütsü dumanıyla doldurdu. kutsal ilahiler söylemede yetenekli olan, değerli ayinlerin hanımı nanše, ev için ilahiler söyledi.
892-906. kara koyunları kırpıp göklerin ineğinin memesini sağdılar. e-ninnu'yu temizlediler, ılgın ağacı ve …… süpürgeleriyle cilaladılar. hükümdar, tüm şehri diz çöktürdü, tüm toprağı yere serdi. yükseği düzleştirdi, tesadüfi sözleri reddetti (?); cadıların tükürüğü (?) yollardan temizlendi. şehirde sadece hasta bir kişinin annesi iksir uyguladı. bozkırın yaban hayvanları, tümü bir araya çömelmişti. bozkırın aslanları ve ejderhaları uyuyordu.
907-909. gün, dua için, gece, ibadet için idi. ay ışığı …… sabahın erken saatlerinde. sahibi …….
910-924. savaşçı ningirsu, evine, evin sahibi geldi. o, vahşi bir boğaya bakan bir kartaldı. savaşçının evine girmesi, savaşa gürleyerek giren bir fırtınaydı. ningirsu evine girdi ve o, festival olduğunda abzu'nun tapınağı oldu. sahibi evinden çıktı ve o, lagaš toprakları üzerinde yükselen utu oldu. bau'nun e-mi bölümlerine gitmesi, gerçek bir kadının evini ele almasıydı. yatak odasına girmesi, yüksek suda tağris nehrinin gitmesiydi. yanında oturduğunda, o, kutsal an'ın kızı olan hanım, meyve veren yeşil bir bahçeydi.
925-928. gün ışığı ortaya çıktı, kader belirlendi. bau, e-mi bölümlerine girdi ve lagaš toprağı için bolluk oldu. gün ağardı. lagaš'ın utu'su toprak üzerinde başını kaldırdı.
929-933. ev, semiz öküzler ve koyunlar aldı. kaplar açık havada kuruldu ve şarapla dolduruldu. lagaš toprağının anuna tanrıları lord ningirsu etrafında toplandı. evde arındırma tamamlandı, kutsal sözler yerine getirildi.
934-943. büyük kaplardan şarap dökülürken …… e-ninnu'da yığıldı. nindub, tapınağı gürültü ve ses (?) ve geceleri gündüzleri taze ekmek ve dişi geyik sütüyle doldurdu; enlil'in soylu sevgili oğlu, savaşçı ningirsu'yu uyandırdı. ningirsu, tüm büyük güçlerle başını kaldırdı ve …… ritüeller, …… için (?) kutsal yer e-ninnu.
944-956. tanrısal görevleriyle, yani adil olanın elini yönlendirmek; kötü yapanın boynunu boyunlukla sıkıştırmak; evi güvende tutmak; evi hoş tutmak; şehri ve girsu'nun kutsal yerlerini eğitmek; uğurlu bir taht kurmak; bitmeyen günlerin asasını tutmak; ningirsu tarafından çağrılan çobanın başını yüksek tutmak, sanki mavi bir taç giymiş gibi; ve e-ninnu'nun avlusundaki deri giyimlileri, keten giyimlileri ve başı kapalı olanları görevlerine atamak, gudea, ıg-alim'i, büyük kapı (ig gal), gir-nun'un direği (dim), girsu'nun baş memuru, sevgili oğlunu lord ningirsu'ya tanıttı.
957-970. tanrısal görevleriyle, yani evi temiz tutmak; ellerin her zaman yıkanmasını sağlamak; kutsal ellerle efendiye su sunmak; kaplara bira dökmek; şişelere şarap dökmek; bira fabrikasında, saf gücün evidir, papsir kanalının suyu gibi köpüren arpa birasını yapmak; kusursuz sığırların ve keçilerin, tahılla beslenen koyunların, taze ekmeğin ve dişi geyik sütünün geceleri gündüzleri hazır olmasını sağlamak; yemeği ve içeceği sunarak (?) soylu enlil'in sevgili oğlu, savaşçı ningirsu'yu uyandırmak, gudea, šul-šaga'yı, saf el yıkamalarının efendisi (šu-lu?), e-ninnu'nun ilk doğan oğlunu, ningirsu'ya tanıttı.
971-982. tanrısal görevleriyle, yani yedi başlı gürzü taşımak; an-kar evinin kapısını, savaş kapısını açmak; hançer bıçaklarıyla, mitum gürzüyle, "sel fırtınası" silahıyla ve marratum sopasıyla, savaş aletleriyle tam olarak vurmak; enlil'in düşman toprağını sular altında bırakmak, gudea, lugal-kur-dub'u, savaşta tüm yabancı toprakları boyun eğdiren savaşçı šar-ur, e-ninnu'nun güçlü generali, asi topraklara karşı şahin, generalini, lord ningirsu'ya tanıttı.
983-989. göksel mitum gürzü, yabancı topraklara karşı kudretli bir fırtına gibi kükredikten sonra -- savaşta sel fırtınası olan šar-ur, asi topraklar için sopa -- efendi, asi toprağa, yabancı ülkeye, öfkeli sözlerini fırlattıktan, onu delirttikten sonra (metin burada bozulmuş gibi görünüyor ve bazı satırlar eksik olabilir),
990-992. tanrısal görevleriyle, gudea, efendinin ikinci generali kur-şuna-buruam'ı, enlil'in oğluna tanıttı.
993-1005. tanrısal görevleriyle, yani lagaš toprağı adına yalvarmak; onun için uğurlu dualar ve yalvarmalar yapmak; eridug'a giden savaşçıyı neşeyle karşılamak; ve ningirsu eridug'dan gelene kadar (?) inşa edilmiş şehrin tahtını sağlam tutmak; gudea ile birlikte doğru çobanın yaşamı için burun önünde el ile dua etmek, gudea, danışmanı lugal-si-sa'yı, lord ningirsu'ya tanıttı.
1006-1014. tanrısal görevleriyle, yani istemek; emretmek; doğru konuşanla işbirliği yapmak; kötü konuşanı ……; e-ninnu'da kutsal tahtta oturan savaşçı ningirsu'ya bilgi vermek, gudea, šakkan'ı, vahşi koçu, e-duga'nın bakanını, ……, lord ningirsu'ya tanıttı.
1015-1023. tanrısal görevleriyle, yani suyla temizlemek; sabunla temizlemek; beyaz kaplardan yağ ve (?) sabunla ……; onu taze otlarla serpilmiş yatağına tatlı uykuya teşvik etmek; onu dışarıdan (?) e-duga'ya, yatak odasına girmesini sağlamak ve onu oradan ayrılmak istememesini sağlamak, gudea, e-duga'nın sorumlusu olan kinda-zid'i lord ningirsu'ya tanıttı.
1024-1034. tanrısal görevleriyle, yani yıldızlarla süslenmiş kutsal arabayı koşmak; önüne pirig-kaše-pada adlı eşek aygırını koşmak; eridug'dan ince bir eşeği aygırla ……; onları neşeyle sahipleri ningirsu'yu taşımalarını sağlamak, gudea, aslan gibi kükreyen, sel fırtınası gibi yükselen, ningirsu'nun aceleci memuru, eşek çobanı olan en-šeg-nun'u lord ningirsu'ya tanıttı.
1035-1040. tanrısal görevleriyle, yani tereyağını bol yapmak; kremayı bol yapmak; kutsal keçilerin, sağım keçilerinin ve ningirsu'nun annesi olan dişi geyiğin tereyağı ve sütünün e-ninnu tapınağında akmamasını sağlamak, gudea, dişi geyiklerin çobanı en-lulim'i lord ningirsu'ya tanıttı.
1041-1047. tanrısal görevleriyle, yani tatlı tonlu tigi çalgısını doğru akort etmek; e-ninnu'nun avlusunu neşeyle doldurmak; algar ve miritum çalgılarını, e-duga'nın enstrümanlarını e-ninnu'da ningirsu'ya, müziğe kulak veren savaşçıya sunmak, gudea, sevgili müzisyeni ušumgal-kalama'yı lord ningirsu'ya tanıttı.
1048-1057. tanrısal görevleriyle, yani kalbi yatıştırmak; ruhları yatıştırmak; ağlayan gözleri kurutmak; yas tutan kalpten yası uzaklaştırmak; denizi gibi yükselen, fırat gibi yıkayan, sel fırtınası gibi vuran, enlil'in düşman bir toprağı sular altında bıraktıktan sonra sevinçle taşan efendinin kalbini ……, gudea, balag davulunu lugal-igi-?uš'u lord ningirsu'ya tanıttı.
1058-1069. bau'nun yedizleri zazaru, ıškur-pa-e, ur-agrunta-ea, ?e-gir-nuna, ?e-šaga, zurgu ve zargu, lord ningirsu'nun çocukları, sevgili lukur bakireleri, sayısızlar için bolluk yaratanlar, gudea adına dostça ricalarla lord ningirsu'ya ilerlediler.
1070-1081. tanrısal görevleriyle, yani büyük tarlaların zenginleşmesini sağlamak; lagaš'ın setlerinin ve hendeklerinin taşana kadar dolmasını sağlamak; ezina-kusu'nun, sahibine uygun ovanın, gu-edina'nın oluklarında başını yüksek kaldırmasını sağlamak; iyi tarlalar buğday, arpa ve her türlü baklagiller sağladıktan sonra, lagaš toprağının mahsulü olan sayısız tahıl yığınlarının yığılmasını sağlamak, gudea, gišbar-e'yi, enlil'in arazi ölçüm uzmanını, gu-edina'nın çiftçisini lord ningirsu'ya tanıttı.
1082-1087. tanrısal görevleriyle, yani ımin-şatam'ın, gu-edina'nın habercisinin, bataklıklardan elde edilen sazan ve levrek (?) miktarı ve yeşil sazlık alanlardan elde edilen yeni kamış sürgünleri miktarı hakkında ningirsu'ya e-ninnu'da bilgi vermesini sağlamak, gudea, lama'yı, gu-edina'nın balıkçılık müfettişini lord ningirsu'ya tanıttı.
1088-1099. tanrısal görevleriyle, yani açık alanı, hoş yeri yönetmek; gu-edina, hoş açık alan hakkında talimatlar vermek; kuşlarının çoğalmasını sağlamak (?); yuvalarında yumurtlamalarını sağlamak (?); yavrularını yetiştirmelerini sağlamak; ningirsu'nun sevdiği kırsal alanın hayvanlarının çoğalmasının azalmamasını sağlamak, gudea, gu-edina'nın habercisi dim-gal-abzu'yu lord ningirsu'ya tanıttı.
1100-1106. tanrısal görevleriyle, yani şehirleri inşa etmek; yerleşim yerleri kurmak; ıri-kug duvarı için muhafız evleri inşa etmek; onun kutsal sakin zabıtası olan büyük başlı beyaz sedir gürzünün evin etrafında devriye gezmelerini sağlamak, gudea, lugal-ennu-iri-kugakam'ı lord ningirsu'ya tanıttı.
1107-1117. kutsal an, yerini uygun hale getirdi. enlil, onun üstüne bir türban (?) sardı. nin?ursaga onu onaylayarak baktı. eridug'un kralı enki, onun temel kazıklarını çaktı. saf kalpli, gerçek efendi, suen, onun güçlerini gök ve yerde en büyük yaptı. ningirsu, onu filizlenen tohumların tapınakları arasında kalbiyle seçti. anne nanše, ona lagaš toprağının binaları arasında özellikle ilgi gösterdi. ancak en güvenilir soyun tanrısı evi inşa etti ve adını ünlü yaptı.
1118-1124. nanše'nin güçlü müdürü, ningirsu'nun başarılı çobanı bilge ve gerçekleştirmekte de yetenekli; evin inşasından sorumlu olan adam, lagaš'ın hükümdarı gudea, ev için hediyeler yapacaktı.
1125-1142. ev inşasından sorumlu hükümdar, lagaš'ın hükümdarı gudea, ona "dağları eğilen" arabayı sundu; bu araba korkunç bir ışıltı taşır ve üzerinde büyük korkutuculuk biner ve önünde hizmet etmek için eşek aygırı ud-gu-dugduga ile birlikte; yedi başlı gürz, acımasız savaş silahı, kuzey ve güney için dayanılmaz silah ile birlikte; bir savaş sopası, mitum gürzü, aslan başlı nir taşından yapılan, yüksek topraklar önünde asla geri dönmeyen silah ile birlikte; hançer bıçakları, dokuz standart, "kahramanlık gücü" ile birlikte; savaşta meş ormanı gibi tınlayan yayı, savaşta şimşek çakması gibi hızlı okları ve dilini çıkaran bir aslan, bir pirig aslan veya korkunç bir yılan gibi olan kılıfı ile birlikte -- krallığın gücü ile donatılmış savaş güçleri.
1143-1154. bakır, kalay, lapis lazuli levhaları, rafine gümüş ve saf melu?a karnelyanı ile birlikte, dev bakır kazanlar, dev …… bakır, an'a layık parlayan bakır kadehler ve kavanozlar, açık havada kutsal bir masa kurmak için …… düzenli sunuların (?) yerinde kurdu. ningirsu, lagaš şehrini ……. yatak odasının içinde, evin dinlenme yerinde yatağını kurdu; ve herkes (?) enlil'in oğlu ile sokaklarda kuşlar gibi dinlendi.
1155-1181. görevleriyle, yani kanalları akışkan suyla doldurmak; bataklıkları sazan ve levrek (?) ile doldurmak ve balıkçılık müfettişinin ve bent müfettişinin görev yerlerinde durmalarını sağlamak; büyük suları tahıl taşıyan teknelerle doldurmak; tonlarca, yığınlarca ve tonlarca -- lagaš toprağının mahsulü -- yığılmasını sağlamak; sığır ağıllarının ve koyun çiftliklerinin kurulmasını sağlamak; sağlıklı koyunların etrafında kuzuların bol olmasını sağlamak; koçların sağlıklı koyunlara salınmasını sağlamak; sağlıklı ineklerin yanında çok sayıda buzağının durmasını sağlamak; üreme boğaların aralarında yüksek sesle böğürmelerini sağlamak; öküzlerin düzgün bir şekilde koşulmasını ve çiftçilerin ve öküz sürücülerinin yanlarında durmalarını sağlamak; eşeklerin semer taşımasını ve onları besleyen sürücülerin arkalarından takip etmelerini sağlamak; büyük bakır ……'ın eşeklere bağlanmasını sağlamak; ana değirmenin üretmesini (?) sağlamak; ningirsu'nun genç köle kadınlarının evini ……; ……'ı düzeltmek; e-ninnu'nun avlusunun neşeyle dolmasını sağlamak; ala davullarının ve balag davulunun sim davullarıyla mükemmel uyum içinde çalmasını ve sevgili davulu ušumgal-kalama'nın alayın önünde yürümesini sağlamak; e-ninnu'yu inşa eden hükümdar, gudea, kendisi lord ningirsu'nun önüne girdi.