Yazıya, öğretmenlik yada eğitimle ilgili bazı ansiklopedik bilgileri vermekle başlayayım. Eğitimin tek işlevi öğretmek değildir. İlk akla gelen odur. Matematik ise matematik, felsefe ise felsefe, dikiş-nakış ise dikiş nakış, yani okulun ders programındaki dersleri öğretmektir. Yani kişiye b,lgi ve beceri vermektir. Öte yandan okullar yardımı ile öğrenci sosyalleşir, yeni insanlarla tanışır. Ufku açılır, yeni düşünme metodları geliştirir. Öğrenciye devletin ideolojisi, millet-bayrak-vatan gibi kavramlar öğretilir. Bunlar eğitimin açık işlevleridir.
Bir de eğitimin gizli işlevleri vardır. Gizli derken, açıkça ifade edilmeyen işlevlerdir bunlar. Bunlardan en çok kullanılanı çocuk bakıcılığıdır. Veliler bilir ki, okullarda bulunan, öğretmen denilen yetişkinler, çocuğa bir şey öğretmeseler bile, gün boyunca kendisine ve başkalarına zarar vermesini mümkün olduğunca önler ve onlar da çocuk olmadan rahat ederler. Eğitimli biri olmak, yada okulunuzu markasının -adının değeri de sizi değerlendirir. Merkezi bir okul yada üniversite de okumak, sizi ülkenin ve dünyanın her yerinden insanlar tanımanızı sağlar. Bu tanıdık edinmenin bir yan işlevi de eş seçim havuzunu genişletmek yani eş bulmayı kolaylaştırmaktır. İnsanlar genelde en yakınındakilerle yada kültürel olarak en benimsediği ile evlenmeye meyillidir. Oysa devletler, halkının evlilikler yolu ile karışmasını ister. Bir kaç sene önce bir haber çıkmıştı. Erasmus sayesinde bir milyon çocuk doğdu diye. Dinci medya Erasmuslar bir milyon piç doğdu diye haber yapmıştı. Gerçekte o çocuklar basbayağı evlilik çocuklarıydı ama Erasmus ile Avrupa Birliğinde bir milyon karma evliliğin bir başarı olmasıydı.
Eğitim gibi öğretmenliğin de farklı işlevleri vardır. Öğretmen sadece ders anlatıcısı değildir. Öğrenciyi terbiye eden, onun nasıl oturup-kalkmasını, konuşmasını öğreten kişidir. Öğretmen bunu sadece öğrenciye ders anlatarak yapmaz, aynı zamanda rol-model olarak yapar. Bu yüzden öğretmen, gün yirmi dört saat, yılda üç yüz altmış beş gün öğretmendir. Alkol-sigara içmemeli, kumar oynamamlı, kötü söz söylememelidir. Zira çocuklar (ve gençler) her dediğinizi yapmazlar ama her yaptığınızı yaparlar.
Öğretmen, aynı zamanda meslek olarak da örnek olmalıdır. Öğretmenin durumuna bakarak öğrenci, yüksek öğrenim görmeye heves etmelidir. Oysa günümüzde öğretmenler işsizlik ve geçim sıkıntısı çekerken bu mümkün müdür? ( https://onbinkitap.blogspot.com/2020/12/ucuz-ogretmenin-ya-da-iscinin-yahnisi.html ) ( https://onbinkitap.blogspot.com/2021/04/ucretli-ogretmenli-sorunumuz.html ) (https://onbinkitap.blogspot.com/2020/12/turkiyede-ogretmenligin-meslek-olmamasi.html) ( https://onbinkitap.blogspot.com/2023/03/harry-potter-wendesday-ve-ozel-okullar.html)
Sonuçta okula giden öğrencilerin, bir üst okula gitmesi için heveslendirmeye öğretmenler yada üniversitenin öğretim üyeleri yetmemektedir. Öğrenciler onlara bakıp, okula gitmekten vazgeçmektedir. Okullarda buna çare olarak, kariyer günleri adı altında seminerler, konferanslar düzenlemekte bulmaktadırlar. ( https://onbinkitap.blogspot.com/2021/04/sucluluk-duygusu-ile-insanlari-yonetmek_30.html ) Ha bire kariyer günleri düzenleyip, Ted Talks düzenliyorlar.
Bu Ted sohbetlerinin bir kısmını youtube ve alkislarlayasiyorum'da falan izledim. İlham verenler adı altında bolca başarı hikayesi var. Hikayeleri birbirine benziyor. İyi gelirli ve iyi eğitimli bir aileden gelmişler. ailenin sayesinde iyi okullarda okuyup, gerektiğinde özel ders almışlar. Sonra icabında yeni bir üniversite okumuşlar. İş yerinden memnun olmadıklarında, ailelerinin verdiği sermaye ile kendi işlerini kurmuşlar, gene aile çevresi sayesinde işlerini büyütmüşler. Hayatları boyunca hiç zorbalığa uğramamış, zorbalanmamışlar; hiç kimse mütivasyonlarını kırmamış, senden adam olmaz dememiş. Sonra bu kişiler TED yada Kariyet günlerinde gençlere nasıl böyle başarılı olduklarını anlatıyor büyük bir kibirle. Gençlere hedefinizden vazgeçmeyin, ona doğru yönelin falan diyorlar.
Şu son zamanları (2023 Temmuz) haberine bakalım. Furkan Yıldırım ile ilgili habere bir bakalım. En başta kendisini tebrik edeyim. KendisiTürkiye'de özel bir liseyi ve özel bir üniversiteyi bitiriyor, sonra Harvard'a burslu doktora yapmaya gidiyor. Üniversite sınavında Türkiye 37. (otuz yedinci) olup, burslu fizik okuyor, çünkü ideali bilim adamı olmak. İşte burada aile desteğini görüyoruz. Çünkü sınavda Türkiye 37. veya benzeri bir üst derece yapmışsanız, Fizik değil, tıp, hukuk, bilgisayar, elektronik mühendisliği falan okursunuz ki mezun olur olmaz hemen yüksek ücretli bir işe girebilesiniz. Ayrıca Furkan bey mevcut doktora tezini yarıda bırakmış, bu zor konuya yönelmiş. Eğer dargelirli bir aileden geliyorsan, bir an önce doktoranı yapıp, doçent, profesör falan olmaya çalışırsın. Yani bilimde ufuk açılması da ailenin desteği ile ilgili.
Ailede böyle bir destek yoksa (yani rol model olarak destek verme) gerekli rol model, öğretmendir. İlk, ortaokul ve lise seviyesinde öğrencinin, aileden sonraki rol modeli öğretmendir. Ara ara okulara getirdiğiniz meslek sahipleri öğretmenlerin yerini tutamaz. Aristo'nun, İskender'i eğitmesi için, istediği ücreti yüksek bulan Filip, onun yerine okuma-yazma bilen bir köle alırım demiş.Aristo'da Filip'e, o zaman iki tane kölen olur, demiş.
Günümüz öğretmenleri ne yazıkki bu eğitici-entel köleliğe doğru evriliyor, tabi çocuklarımız da.