Koçgirilerin tarihi ve 1920'deki Osmanlıda konumu: Koçgiriler 19. yüzyılın başlarında, Osmanlılar ile arası bayağı iyi olan bir Kürt aşiretiydi. Meşhur Hamidiye alaylarından birini yönetiyor, geniş bir bölgenin mültezimliğini yapıyor, yani aşar vergisini ve diğer pek çok tarımsal vergiyi toplayan yerel derebeyi yöneticilerdir. Anadolu'nun bazı yerlerinde bunlara ayan da denir. Devlet sistemi iyiden iyiye bozulan Osmanlı, içte de son yıllarında böylesi ayanların oyuncağı olmuştu. Zira sık sık parasız kalıyor, kapitülasyonlarla kurulan reji idarelerinin ya da ayan-mültezim denen ve kendi ürettiği derebeylerin vereceği avanslara muhtaç kalıyordu.
Koçgiri ağaları ise, pek çok Kürt aşiretini yönetmenin gücü ile Osmanlıyı esir alan Ayanlardan birisiydi. Rahmetli İsmail amcamın dediğine göre Koçgiri ağaları İstanbul'da geldiklerinde, bayağı büyük bir kalabalık, Koçgiri ağalarının zenginliği, ihtişamını görmek için Beşiktaş rıhtımına doluşmuş. Ben de onun bu sözünden ve diğer anlattıklarından (ve diğer başka büyüklerimin duyduklarından) isyanın padişahın ve Osmanlı devletinin isteğiyle çıktığını anladım.
İsyan ile ilgili bu gerçek, hem Kürtçülerin, hem de Türkçülerin kabullenmediği olgudur. Osmanlı devleti, o kadar işgal kuvvetlerine teslim olmuştu ki, Kürdistan düşüncesini bile destekliyordu ya da nakit para uğruna Kızılbaş ve Kürt bir aşirete teslim olabiliyordu.
Gerçeğin Kürtçüler arasında kabullenilmeyen kısmı da, Kürt aristokratlarının, mutlak gücü eline geçiren her kişi ya da zümre gibi yozlaşmasıdır. İsyanın amacı da Kürdistan kurmaktan ziyade, Koçgiri ağalarının egemenlik alanlarını arttırmaktır. Diğer Kürt ve Alevi topluluklarının isyana destek vermeyip, Ankara hükümetinden yana olmasının sebebi de budur. Geriden imdat gelmedi denilmesi de, bu isyana verilmeyen destek ile ilgilidir ve (birazdan anlatacağım) Koçgiri kıtlığı ile de ne kadar gaddar oldukları belli olan ve kardeş olan iki ağanın diktatörlüğüne girmek istememeleridir.
İsyan öncesinde de Koçgiriler, genel anlamda Sivas ili ve civarında çok güçlüdür ve Sivaslıların, İstanbul hükümeti yerine Ankara hükümetine desteği tercih etmesinin bir sebebi de Koçgiriler ve diğer ayan- mültezimlerin bölgedeki güçleridir. Aslında genel olarak Kurtuluş savaşında iç isyanları çıkaranlar (eğer Gayrı Müslümler değiller ise) ayan da denen mültezimler çıkarmıştır.
Yılmaz Özdil, Koçgiri isyanının , Konya (Delibaş Mehmet) isyanı ile aynı gün çıktığını yazıyor, sebebi her ikisinin de Osmanlı sarayının emri ile çıkmış olmasıdır.
Atatürk'te Osmanlıyı çürüten mültezimlik sistemiyle beraber (fiili olarak) 1925'de aşar vergisini de kaldırmış, aşar vergisini de kaldırmıştır. O dönem vergi gelirlerinin %60ı civarını sağlayan bu verginin kaldırılması, ilk başta ekonomiyi çökertecek gibi görünse de, sonraki yıllarda Türkiye'de tarım yapılan arazilerin üç kattan fazla artmasını sağlamıştır.
(Tesadüf, bugün de aşar vergisinin kaldırılmasının yıldönümüymüş.