İslamiyette en çok tekrarlanan sözlerden biri de Muhammed'in son peygamber olduğudur. İslamda Allah'a denk varlıklar olduğunu söylemek (şirk koşmak, eş koşmak) büyük günahken, peygamberin pek çok dengi vardır. Pek çok kişiye Hüccet-ül İslam, Bedüüzaman, gavs gibi unvanlar verilmiş, bu unvanlara da pek itiraz eden olmamıştır.
Biz toplum olarak yıllarca, peygamberin doğumunu kutlama kisvesi altında, Fettullah Gülen'in doğum gününü kutladık. Hem de 23 Nisanın üstünü kapatacak bir şekilde, tüm haftaya yayarak. İmam Hatipler için yılın olayıydı, tüm sene buna hazırlanırdı. Bunun böyle olduğu, 15 Temmuza kadar ret edildi. 15 Temmuzdan sonraki yıl bir günlüğüne kutlandı, ertesi yıl, miraç kandili ile kutlandı. Hatta 15 temmuzda, fizik kitaplarında F kuvvetlerinin G yüklerini çekmesi-kaldırması; matematikte F şehrinden G şehrine gitmeyi bile yasakladılar.
F.G, onlarca şeyhten en güçlüsüydü çünkü NATO onu seçmişti, onun önü açılmıştı. Öte yandan laik devlete karşı bayrağı da o açmıştı. Devlete sızmayı o başlatmıştı. Ateist, solcu hayranları vardı. 2013 aralığına kadar da diğer tüm tarikatları yöneten bir orkestra şefi gibiydi. Sonra iktidar kavgasında kaybedince kafir oldu.
Buna çok da şaşırmamak lazım. Humeyni'de, İran'da devrim yaptıktan sonra, kendi politikalarını benimsemeyen mollaların cübbelerini almıştı. Siyaset, din adamlarına karşı da acımasızdır.
Şimdilerde Fettullah Gülen'i diğer tarikatlardan ve Nurculardan ayırma gayreti var. Tüm tarikatlar birbirinden siyasi olarak ayrılır. Siyasi olarak uzlaşıyorlarsa, başka mezhep ve dinlere karşı da birliktedirler. Fettullah Gülen, Said-i Nursi'den farklı şeyler söylememiş, Nurcu öğrenci, evlerinde ve yurtlarında bolca risale (kitapçık demek, Nursi'nin yazdığı Risale-i Nur kitabının kısa adı)
Fettullah Gülen, Said-i Nursi ne derse onu yapmıştır. Bazı gizli güçlerin desteği ile, 1974 Kıbrıs'ın kurtarılmasından sonra emekli de olmuş, bir anda etrafında bir kalabalık birikmiştir. Bu gizemli yükselişi, 12 Eylül ile birden füze hızına ulaşmıştır. Sadece o değil, bütün tarikatlar yükselişe geçti. Çünkü ne 12 Mart, ne 12 Eylül, tarikatlara hiç bir şey yapmadı ve tarikat şeyhlerinin çoğunun, hiç hapis anısı yoktur. 1970'den beri tarikat liderlerinin dokunulmazlığı var. O çok ağladıkları 28 Şubat sürecinde olan, türbanını çıkarmak istemeyen kadınlara, imam hatiplilere ve meslek liselilerine oldu. Şeyhler mürit ve para kazanmaya devam ettiler. Son kırk-elli yılın evliyalarında, çile konusu eksiktir.
Bu yazının asıl konusu şudur ki, bu din adamlarının makam olarak peygamberle yarışması, bunu bazen kendilerinin, bazen de onların sırtından isim kazananların yapması.
Mesela Mevlana, hiç bir eserinde evliyalığını ya da çilekeşliğini anlatmaz. Oysa Ahmet Eflaki, onun çocukken bile çok az yemek yediğini yazmış ve onun hakkında bir sürü şey uydurmuştur. Eflaki, Ariflerin Menkılbeleri adlı kitabında, Mesnevi, Kuran şerhidir diyen birini azarlar ve Mesnevi Kuran'ın kendisidir der. Ah Bunu Türk halkı, şeyh uçmaz, müritleri uçurur diye anlatmıştır. Bazı durumlarda da şeyh, kendi kendisini uçurmaya çalışmıştır.
Buna bir kaç örnek vereyim. Ünlü hadis derleyicisi Buhari, kendi kitabında yazdığına göre, esrarengiz bir yerde, günler süren, yeme-içme-namaz-uyku molası olmayan bir sınava tabi tutulmuştur. Ona hadisler, rahiv senetleri de karıştırılarak sorulmuş, o da doğru söylemiştir. Said-i Nursi de, İstanbul'da esrarengiz bir medresede, kendisinden başka şahidi olmayan bir sınava tabi tutulmuştur. Olayın olduğu tarihte, tesadüfe bakın ki, İslamcıların çok sevdiği 2. Abdülhamit'in kendisini akıl hastanesine attığı zamana denk geliyor. Bu şahıs, kendi yazdığı kitap için, benim malım değil, Kuran'ın malıdır diyor. Yani yazdıklarını Kuran ile bir tutuyor. Yazdıklarının, tıpku Kuran gibi eleştirilmemesini istiyor. Mevlana'nın Eflaki araacılığı ile yaptığını, Nursi, kendisi yapıyor.
Artık bunu pek çok din adamı yapıyor. Mesela bu yaz ölen bir tarikat şeyhi, kendisi on yıldan fazladır felçli ve bir yıla yakındır da felçli, kadınlar başını açtıkça hastalandığını söylemişti. Karaman'da kırk beş çocuğa tecavüz edilirken veya yolsuzluklar olurken kendisine bir şey olmuyor tabi.
Bir de, bu yaz boyunca ne kadar çok din adamı ya da din ile ilgili açıklamaları yüzünden ünlü olmuş bazı yazar çizerler de öldü. Bu kimsenin de dikkatini çikmedi nedense.
Sevgili okurlarım, kendisini peygambere şirk koşanlara da yüz vermeyin.