En başta Ekim 2017'de ne yazmışım: https://onbinkitap.blogspot.com/2017/10/doksanli-yillar-6-uzan-ailesi-ve-yesim.html
Uzan ailesi ve 2002'de neden oldukları deprem, sadece para sahibi bir ailenin, tüm ülke, hatta dünyaya meydan okuması hikayesidir. Uzan ailesi, sadece devlete değil, A.B.D gibi süper güçlere de meydan okumuş bir aileydi. Bunun sonucunda kayboldular. Haklarında çıkan en yaygın efsaneye göre, Paris'te yaşayan Cem Uzan harcindeki bireyleri, Ürdün'de, Akabe körfezinde bir adadaymış. Ürdün kralı, ülkesine çok yatırım yapan bu aileye bir ada vermiş ve aile burada yaşıyormuş. İnternette dolaşan bir videoda, Ürdün kralının yatındaki kilolu şahsın, Cem Uzan'ın ağbisi ve Yeşim Salkım'ı eski kocası Hakan Uzan olduğu söyleniyor.
Ailenin, bu yazıyı ilgilendiren tarihi seksenlerde başlıyor. Aile ve yatrımları, önce 12 Eylül yönetiminde, sonra Turgut Özal ve ANAP iktidarında katlanarak büyüyor. 1984'de Adabank, 1988'de İmar Bankası kuruluyor. İmar Bankarı yıllarca, en çok faiz veren banka, çok kazandıran banka diye, tüm yasakları aşarak, reklamlar yapıyor. Hikayenin asıl başladığın yer ise, 1990'da, 12 Eylül anayasasına aykırı olarak kurulan Star televizyonu ile başlıyor. Kanalın bir ortağıda, dönemin cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın büyük oğlu Ahmet Özal. Ahmet Özal ile ortaklıkları 1992'e kadar sürüyor. Ahmet Özal'da kendi kanalı olan Kanal 6'ı kuruyor, o başka bir öykü. Aile, kitle iletişimin gücü ile birbiri ardına yatırımlar yapıyor. Özelleştirmelerde çok ucuza çimento fabrikaları satın alıyor, yeni ihaleler alıyor, yeni televizyon ve radyo kanalları kuruyor. Aile, televizyonun gücü ile kendinden geçip, siyaseti şekillendirmeye çalışıyor. 1987 yerel seçimlerinde pek çok belediyeyi kazana SHP ve solun önünü kesmek için, 1994 yılında patlayan İSKİ skandalını kullanıyor. Her akşam ana haber bülteninin %80 kadarını buna ayırıyor. En sonunda SHP, yeni kurulan RTÜK aracılığı ile bu yayımları engelleyince, holding çalışanları Star binası önünde gösteri yaptı. İSKİ skandalını kullanarak sadece Uzan ailesi değil, Aydın Doğan ve Dinç Bilgin'in medya grupları da açıkça SHP-CHP'ye saldırdı. O zamanlar bu holding medyasına merkez medya deniliyordu. Merkez medya o zamanlar, siyasal İslamı iktidara getirmekle meşguldü. ( https://onbinkitap.blogspot.com/2017/10/doksanli-yillar-7-yetmez-ama-evetcilik.html ) Doksanlarda Leman dergisi ve solcu radyolar haricinde muhalif medya yoktu. ( https://onbinkitap.blogspot.com/2023/01/brujuva-dergisi-leman.html) Bir ara Hasan Cemal'in Cumhurieyet gazetesini bile DYP ve Tansu Çiller'in peşine takmış, en nihayetinde gazeteyi krize sürükleyip, istifa ederek merkez medyaya geçmişti. SHP-CHP ise kendi iç çekişmelerinden, kendi seçmenini DSP ve Ecevit'e kaptırmıştı.
Uzan ailesi, sadece SHP ile uğraşmadı, DSP ve Ecevit'e de saldırdı. Önce ANAP, sonra DYP'yi destekledi. ANAP'da Mesut Yılmazcı oldu. DYP'de Demirel, cumhurbaşkanı olmadan evvel birini işaret etmemişti (yada ben öyle hatırlıyorum). Görünürde en yakın aday İsmet Sezgin'di. İsmet Sezgin, Türk siyasetinde ilginç karakterdir. Demirel'in siyasette ilk yıllarından beri yanında olmuş, Hakkı Devrim'in yazdığına göre Demirel, Erbakan ve Türkeş', partisinden uzaklaştırıp, ne akar, ne kokar İsmet Sezgin'i gençlik kolları başkanı yapmıştır. Sezgin, bir Siirtli olarak, siyasette Siirtlilere yardım etmiş, Siirt'e yatırım yapmış ama genelde Aydın milletvekili olmuştur. Turgut Özal'ın ani ölümünden sonra, Nisan 1993 'de Demirel cumhurbaşkanı seçilince, Kasım ayındaki asıl parti kurultayına kadar bir başkan seçilecekti. O günlerde Kasım'a kadar İsmet abi diye bir slogan çıktı. Oysa kurultayı Tansu Çiller kazandı. Sonra bir kaç ay Tansu Çiller'i desteklediler. ( https://onbinkitap.blogspot.com/2022/04/tansu-cillerin-siyasi-tarihi.html). Sadece Star 1 (sonradan Star) kanalı ile yetinmeyip, müzik dünyasını yönlendirmeye Kral tv'yi, şifreli erotik kanala Teleon'u falan çıkardı. Daha bir kaç televizyon ve radyo kanalı kurdu. Medyanın getidiği siyasi gücü, toplumsal gücü çok sevdiler. Hatta iddialara bakılırsa Hakan Uzan, Yeşim Salkım ile evli iken, genç popçu kızlara asılmak için Kral tv'yi kullanıyordu. Daha yeni ilk kasetini yapmış pop şarkıcısına kafayı takıyor, evli bir erkekle ilişkisi olan bu kızın, kendisi ile de birlikte olmasını istiyordu. Kız kabul etmeyince de, kanallarının magazin programlarını kullanarak linç ettirmişti. Gaztecilik faaliyetleri sebebi ile pek çok bilgiyi ve kaseti (ses ve video kaydı) şantaj için kullanıyorlardı. Bunlardan bir kısmı aile çökünce ortaya çıktı, Gülben Ergen'le ilgili olanı internet sitelerinde gezdi. Anladığım kadarı ile ülkemizde uzun zamandır hemen herkesin yediği haltların kasetleri var. Ülkemizde böyle şantajlarla yönetiliyor. Elinde olanlara ricam, salsın piyasaya. Sizde varsa başkalarında da vardır, ülke kurtulsun. Elime geçse salacağım internete, bu da ayrı konu.
Star ilk özel televizyon oldu ama sonrası çabuk geldi. Gazete patronları, televizyonun gücünü anlamışlardı. Yıllarca müritlerin evlerine televizyon sokturmayan tarikatlar da kendi kanallarını kurdu. Sonuçta meclis pes etti ve özel kanalları serbest bıraktı. Kanalları kontrol edebilmek için uzaya yerli uydu Türks-Sat gönderildi. Yerli kanallar bu uyduya doluşsun diye kirası düşük tutuldu. Diğer uydular için başka bir çanak anten alındığından ( Yeni nesile ve sonraki nesillere not, karasalda çok fazla kanal yokyu, uydular için çanak anten gerekliydi. Bu yüzden balkonlar, çanak anten tarlası gibiydi. Dijital platformlarda henüz yok yada yeni emekleme düzeyindeydi.), bu da daha pahalıya mal olduğunda, yerli kanallar Türksat'a doluştu. İkinci çanak anten, PKK'nın yayın organı Roj TV için takılır oldu. (Bu sayede Kürt evleri kendisini belli ediyordu.)(Önce TRT 6 (TRT Şeş), sonra doğunun yerel kanalları Kürtçe yayımlar yapmaya başlayınca, Roj tv ve türevlerine ilgi azalarak bitti.) Doksanların ilk yılları, televizyonların özgürlük devriydi. Kırmızı nokta ve zayıf şifreli soft porno filmler, bir zamanlar yasaklı, Gece Yarısı Ekspresi gibi sinema filmleri falan, kolayca gösteriliyordu. Star'a geçen Levent Kırca ve Olacak O Kadar siyasileri yerden yere vuruyordu. Önce yılın apttaları diye duyurulan bir skeçten sonra, reklamlar jeneriği girilmeden, dört büyük partinin reklamı gösterildi. Sonra Tansu Çiller'in siyasi hayatını bitiren meşhur Jet Ski skeci ile beraber RTÜK (Radyo Televizyon Üst Kurulu) kuruldu. Erotik yayın yapan Teleon ve onunla gündüzleri aynı frekansı kullanan Kral TV bir ay kapandı. Sonra Teleon temelli kapandı. Televizyonların özgürlük devri yavaş yavaş bitti. Bu süreçte en çok kapanan, Huysuz Virjin sebebi ile Show tv olmuştu.
Diğer yandan aile içinde durum kötüydü. Bankacılık ve diğer faaliyetlerde, medya gücüne dayanarak bir sürü yolsuzluk ve dolandırıcılık yapıyordu Uzan ailesi yada Uzanlar.5Nisan krizi ve 1999 bankacılık krizleri, öfkeyi bu aile ve şirketlerinin üzerine çekmişti. Artık sadece sol değil, sağ partilerde bu aileden nefret ediyordu. Aile dolandırcılığını uluslar arası boyuta taşımış, Amerikalı Motorola başta olmak üzere uluslar arası hukuksuzluklar yapmıştı. Aile üyeleri birden bire, teker teker, resmen şirketlerde hiç görev almamış Cem Uzan'a devrederek kayboldu. Cem Uzan'da ancak siyasi dokunulmazlıkla kurtulacağını düşünüp, çabucak siyasete atıldı. Ancak bir eksikliği vardı, gazete ve dergileri yoktu. 1999'da Star'ın gazetesi de oldu. Ülkede internet halen çok pahalıydı ve halen kağıt gazetelerden bilgi alınmıyorduysa da, uzun makaleler, kağıt gazetelerden okunuyordu. Gazete halen ihtiyaçtı. Twitter henüz kurulmamıştı. Türkiye'de en yaygın sosyal ağ, daha o yıl kullanılan Ekşisözlük'dü. MIRC sohbet kanalları demode olmuş, MSN yaygınlaşmıştı (Şimdi MSN'de kalmdı, hatta Facebook'da demode oldu). Gazeteyi o dönemin dağıtım tekelleri Yay-Dağ veYay-Sat gibi kurumlar satmadı, Uzanlar kendi dağıtım firmalarını kurdu. Star satan bayilere diğer yayımların ambargosu kondu, o zamanlar gazetede bayi payı % 4'dü, uzanlar %20'e çıkardı. Sonra diğer medya kartelleri de bayi payını arttırmak zorunda kaldı. Star gazete grubu, bugün unutuluş, Vikipedya'da bile adı bulunmayan bazı kısa süreli dergiler falan da çıkardı.
Derken parti kurma ve örgütlenme zamanı geldi. 2002 Ağustosunda aile, eski ANAP milletvekili, rahmeti (diyemeyeceğim) Hasan Celal Güzel'inYeniden Doğuş Partisini satın aldı (örgütlenecek vakti yoktu, seçimler yaklaşıyordu. Parti örgütü büyük ölçüde Telsim, Uzan çimento grubu, Star yayın grubu dağıtıcıları ve bayileriydi. (Millet vekili adaylarının da çoğu öyleydi. Özellikle o zamanın 2 GSM operatöründen biri olan (Sonradan Vodaphone oldu, Kıbrıs'ta halen Telsim adını kullanmakta) Telsim'in bayileriydi. Cem Uzan 178 miting yaptı. Mitinglerinde dönemin ünlü şarkıcılarına konser verdirdi. Pek çok yerde döner (et döner) ekmek-ayran dağıttı, kuzu kestirdi. Cem Uzan yer yer günde üç mitinge gitti. Ben Yalvaç mitingine gitmiştim. Cem Uzan'dan önce Nihat Doğan, Ebru Yaşar, Nadide Sultan ve şu an adını hatırlamadığım, o dönemin ünlü bir popçusu, Cem Uzan'dan önce konser verdi. Cem Uzan'dan sonra da Ebru Yaşar konser verdi. O dönem için popüler olan bu şarkıcıların, Yalvaç gibi küçük bir ilçeye gelmesi hayaldi (halen de hayal). Nihat Doğan çok ateşli konuşmuştu, dinleyen de zannetsin ki Cem Uzan tüm bu kötü düzeni değiştirecek. (Yandaşlık ve yalakalıkta o zamalar da yetenekliydi.) Cem Uzan'sa gür sesi ile bağırıp, çağırıyordu. (Yalvaç'da döner-ayran falan dağıtılmadı, ama pek çok yerde dağıtılmış. Hatta Uzan'ların halkı kazıkladığı bazı yerlerde miting, döner-ekmek dağıtımından ibaret olmuş, Cem Uzan hiç gelmemiş.)
Genç partinin tek propagandası mitnigler değildi. Holdingin gazete, dergi, televizyon ve radyoları sürekli propaganda yapıyordu. Telsim kullanıcılarına da bol bol mesaj geliyordu. İnternete de bol bol reklam veirliyordu. Cem Uzan'ın uçuk vaatleri, daha seçim kampanyası sırasında espiri konusu olmuştu, seçimlerden sonra da uzun yıllar internet mizahına malzeme oldu. Cem Uzan % 7,25 ile % 10 barajının altında kaldı ve seçilemedi. Gene de umutluydu, biraz daha çaba ile gelecek seçimlerde barajı aşabilirdi. Kaldı ki bu seçim sonuçları da mucizeydi zira yukarıda belirttiğim gibi parti teşkilatları da para zoru ile Genç parti teşkilatı kurmuş Telsim bayilerinden falan oluşuyordu.
Oysa asıl kötü günler yeni başlamıştı. Diğer holding medyası, DYP-ANAP ve MHP (hatta CHP ve HDP) oylarını bölsün diye Cem Uzan ve Genç partiye fazla saldırmıyordu. Uzan grubu asıl saldırıyı ondan sonra gördü, ailenin tüm kirli çamaşırları, belirsiz bir iddia bile olsa manşete taşındı. BDDK'nın yetkileri hızla arttırıldı. Kurul sadece banka ve ortaklarının değil, bağlı bulunduğu holding, iştirakler ve batık kradi sahiplerinin de her şeyine el koymaya yetkili hale getirildi. Ailenin tüm servetine güzelce el kondu. Gene de Cem Uzan direndi. Kanalalrı esklisi gibi saldırganca yayın yaptı. Bir mitngde Erdoğan'a şerefsiz başbakan deyince Star kanalı bir ay kapandı. Kanal çalışanlarına gönüllü ücretsiz izin belgeleri imsalatıldı. Grubun yabancı müzik yayını yapılan bir kanalına haber dairesi kuruldu, bir ay boyunca Cem Uzan oradan yayım yaptı. Derken yaşadığı villaya baskın yapıldı ve havuzun altında gizli Telsim kontör kartları ele geçirildi. (O zamanlar 16 rakamlı şifre kartlarının olduğu kontör kartları satılırdı.) Bu olaydan sonra, Telsim-Vodophone kontör kartları ikili şifre halinde satılır oldu. Cem Uzan yurt dışına kaçtı.
Gene de Genç parti 2007 seçimlerine 2.29 oy aldı Mehmet Ağar'ın Demokrat partisinden (eski ANAP ve DYP'nin birleşmesi), Erbakan'dan miras Saadet partisinden biraz az. Gazeteler 2 seksen uzandı diye manşetler attı ama bence bu da başarıydı zira adını her gün duyduğumuz partiler bu orana ulaşamamıştı. Genç parti daha sonraki seçimlere katılmadı.
Aslında Genç parti olgusu, paranın tek başına neler yapabileceğinin bir ispatı olarak defalarca incelenmesi gereken bir olgudur.